TÜRKMENLER, 12 MAYIS SEÇİMLERİ ve MİLLİ ŞUUR

TÜRKMENLER, 12 MAYIS SEÇİMLERİ ve MİLLİ ŞUUR

Fevzi Türker

KERKÜK, tarihi Türkmen yurdu TÜRKMENELİ’NİN Araplaştırma ve Kürtleştirme politikalarına ve buna bağlı planlı göç dalgalarına rağmen, TÜRKMENELİ’nin hem kalbi hem de tarihi özelliğini ve kültür merkezi olma durumunu hala korumaktadır. Türkmenli ve başkenti Kerkük’ün Türklüğü ve tarihi özeliği her ne pahasına olursa olsun korunmalıdır. TÜRKMENELİ yurdunu tartışmalı bölge olarak tanımlayan ve geçerliliği 31 Ocak 2007’de sona eren Irak Anayasası’nın 140. maddesi yeniden hayata geçirilirse dolayısıyla da Kürt bölgesine ilhak edilirse, TÜRKMENELİ, Türkmenlerin yurdu olmaktan çıkar ve Türkmenler halk olarak benliklerini kaybederler.

Türkmenler,TÜRKMENELİ  ve özellikle de Kerkük, ciddi tehlikelerle kaşı kaşıya olduğu yıllardır yazılmakta ve dile getirilmektedir. Bu tehlikelerin en ürkütücü olanı, yurdumuz TÜRKMENELİNİN,2003 öncesi ve sonrası yapılan Arap ve Kürt göç dalgalarıyla işgal edilme durumudur. Herkesin bilmesi gerekir ki, toprağı olmayan topluluklar er geç göçe zorlanarak buharlaşırlar ya da işgalciler arasında benliklerini kaybederek yok olurlar. Bu korkunç tehlikeye rağmen Türkmen halkı olarak sanki topraklarımızın işgal edilmesini özümsemiş gibi bir halimiz var.Gösteriş amaçlı ufak işlerle tatmin olduğumuz için öldürücü olan bu tehlikeyi önemsemez olduk.

Türkmen halkı olarak varlığımızı yok edecek boyutlarda olduğunu düşünmemiz ve üstesinden gelmemiz gereken çok sayıda; Türkmen bölgelerini yani TÜRKMENELİ yurdunu tartışmalı bölgeler olarak tanımlayan Irak Anayasası’nın ve geçerliliği 2007’e sona eren 140. maddesinin yeniden canlandırılması ihtimali, bölgelerimize yapılan büyük göç dalgalarının halkımız üzerindeki olumsuz yansımaları, mezhepçilik fitnesi, bölgecilik ve Türklük şuurunun yetersizliği gibi öldürücü tehlikeler var karşımızda.Bu tehlikelerin üstesinden gelebilmek, Türkmenleri uzun soluklu bir mücadeleye hazırlıklı olmalarını gerektirir.

Türkmen davasını daha ileri düzeylere taşımak, ancak milli bir şahlanışla mümkün olabilir. Türkmen davası şu an yere yığılmış hasta bir adama benzemektedir. Yere yığılmış hasta adamı kurtaracak ne bir hekim ne de ilaç var. Bu şahlanış mücadelesini, gerektiğinde mücadeleyi yeraltında sürdürebilecek ve bütün Türkmenleri kucaklayacak caydırıcı silahlı bir Türkmen gücüne de sahip bir kurtuluş örgütü gerçekleştirebilir.

Türkmen kurtuluş örgütünün temeli yıllar önce bilge insan şehit DR.NECDET KOÇAK tarafından atılmıştır. Ancak bu kutsal hedefli kurtuluş hareketi bencillikler, hatalar ve hatta bazı ihanetler yüzünden başarılı olamadığı gibi kurucusu NECDET KOÇAK, zalim Saddam rejimince 16 Ocak 1980’de idam edilerek şehit edilmiştir.

NECDET KOÇAK gibi milliyetçi, inançlı, uzak görüşlü, sabırlı ve birleştirici büyük bir kahramanı Türkmen anaları ne zaman doğuracağı bilinmez ama Türkmen halkının şu an NECDET KOÇAK gibi azimli, yüksek meziyetli, kişisel beklentisi olmayan, milletini seven ve gerekirse milleti için gözünü kırpmadan ölümü seçebilen yiğit bir öndere ihtiyacı vardır.

12 Mayıs 2018’de yapılan genel seçimlerinde, Türkmen seçmenlerin katılımı çok düşük olduğu iddia edilmektedir. Kerkük Türk’tür Türk kalacak iddiasında bulunmamıza rağmen Türkmen seçmenlerin katılımı düşük olduğu söyleniyor. Kerkük Türkmen Cephesi listesinden aday gösterilen 18 adaydan  ancak 3’ü  Kerkük’te kazanabilmiştir. Diğer bölgelerden seçilen 6 vekille toplam 9 Türkmen, meclis üyeliğini kazanmıştır. Bu dokuz vekilin bir kaçı dışında, kaçında milli şuur var veya kaçı açıkça Türkmen olduğunu yeri geldiğinde göğsünü kabartarak söyleyebilir veya Türkmen’in hakkını savunur?

Her fırsatta üç buçuk milyon ve Irak’ın üçüncü büyük unsuru olduğumuzu söylüyoruz ve meclise sadece 9 milletvekili gönderebiliyoruz. Son 15 yılda kış uykusuna yatılmasaydı ve  üç buçuk milyon bilinçli toplum yaratılmış olsaydı, 12 Mayıs seçimlerinde meclise en az 25 Türkmen vekil göndermek mümkün olabilirdi. Peki bu üzücü durumun hatası kimde? Tabii ki hata örgütsüzlükte, mezhepçilik fitnesinde, bölgecilikte, milli şuur eksikliğinde, Türkmen siyasetçilerinde ve partilerimiz ile sivil toplum derneklerimizin çoğunun tabela kuruluşu olmaktan öteye gidememesinde.

Irak Türkmen Cephesi (ITC), Türkmen siyasi partilerin en büyüğü ve en etkilisidir. Sürdürdüğü yoğun seçim kampanyalarına rağmen neden planladığı milletvekili sayısını Kerkük’te ve diğer bölgelerde elde edemediğinin nedenlerini araştırmalıdır ve ona göre de yeniden yapılanmalıdır. Irak Türkmen cephesi (İTC), Türkmenlerin başkenti Kerkük’te konumunu, varlığını ve faaliyetlerini güçlendirmelidir ve diğer bölgelerde başta Bağdat olmak üzere ve diğer Türkmen şehirlerinde de güçlü kadrolarla bürolar açmalıdır, ITC’nin yeniden yapılanmaya gitmesi Türkmenler için bu aşamada milli bir zarurettir. ITC’nin yeniden yapılanması, Kerkük’te ve diğer bölgelerde güçlü bürolara sahip olması, diğer Türkmen partileri için de geçerli sayılmalıdır.

12 Mayıs seçimlerin sonuçlarına başta Kerkük olmak üzere birkaç ilde hile katılarak, sandığa atılan oyların bir kısmı çalınarak başka partilere para karşılığında aktarıldığı bilinmektedir. Kerkük ve Dakuk’ta Türkmenler oy hırsızlığını haftalarca protesto ederek çalınan oylarının ve haklarının geri verilmesini yüksek sesle haykırarak Irak ve Dünya kamuoyuna duyurmuşlardır. Haftalarca devam eden haklı protestolar, Türkmen tarihinde gerçekleştirilen ilk milli şahlanışın başlangıcı sayılır ve halkımızı ilgilendiren olaylarda sürdürülmesi gereken bu kutlu şahlanışın başarılı geçmesinde, TÜRKMENELİ uydu kanalının önemli katkısı olmuştur.

TÜRKMENELİ Uydu Kanalı Türkmenlerin sesini yıllardır, Türkmenlerin kalbi Kerkük’ten dünyaya duyurmaktadır ve duyurmaya da devam etmelidir. Uydu kanalımız şu an Türkmenlerin elinde bulunan yegane etkili silahtır. TÜRKMENELİ Uydu Kanalı, uygulamakta olduğu yayın politikalarını gözden geçirir ve bilimsel temellere dayalı yönlendirici ve daha etkili yayınlara başlarsa, Türkmen milli şuurunu Türkmen coğrafyasının her tarafına yayarak birleştirici olabilir. TÜRKMENELİ uydu kanalı üzerine düşen bu milli görevi, yayın uzmanları, Türkmen siyasi partileri ve Türkmen sivil toplum örgütleriyle işbirliği içersinde yürütebilirse yapacağı yayınlar daha etkili ve daha verimli olacaktır.

Televizyon kanalları dünyanın her yerinde en etkili yayın organlarının başında gelmektedir. TÜRKMENELİ Uydu Kanalı isterse, yıllardır uyumakta olan kimsesiz ve teşkilatsız halkımızı uyandırır, şahlandırır ve Türkmenleri hedef alan bir çok tehlikeyi örneğin milli şuur eksikliğini, mezhepçilik fitnesini, bölgeciliği ve yurt sevgisi azlığını orta vade de yok edebilme gücüne sahiptir.