KERKÜK KATLİAMI 60. YILDÖNÜMÜ ANISINA

KERKÜK KATLİAMI 60. YILDÖNÜMÜ ANISINA

DR. ŞEMSETTİN KÜZECİ

Irak’ta varlık mücadelesi veren Türkmenler, büyük bir oyunun kurbanı olmaktadırlar. Bin yıllık tarihe sahip olan Türkmenler, 1918 yılından beri asimilasyona karşı direnmektedirler. Osmanlının ardından İngiliz mandası, Kraliyet, Cumhuriyet, Baas Partisi, “Güvenlik Bölgesinde” Kürt yönetimleri ve dikta Saddam rejimleri Türkmenleri asimile etmeye, Türk varlığını silmeye çalışmıştır. Irak’ta şehadet şerbetini içen bu insanların tek günahları “Türk olmaktı. Çünkü Osmanlının son döneminde Avrupa coğrafyasından çekilen Türklerin artık Ortadoğu coğrafyasında da silinmeleri istenilmiştir.

Osmanlı’dan sonra Irak’ta Türk varlığını koruyan temel öğe millî şuurdur. Din, tarikat ya da mezhep farklılıkları ön plana çıkmamıştır. Tek etkin olan unsur milliyetçilik olmuştur. Türkmenler bu bedeli 100 yıldır ağır bir şekilde ödüyorlar ve ödemeye de devam edecek gibi gözüküyor.

Irak, Suriye ve İran başta olmak üzere Ortadoğu için hazırlanan 22 ülke haritası, yeniden dizaynı ve şekillendirme projeleri özellikle de Irak ve Suriye’deki Türkmenlerin varlığını tehlikeye sokmuştur. Irak ve Suriye’de yıllardır sahipsiz kalan Türkmenler, Atatürk’ten sonra yeterince ilgi görmemişler. Türkiye tarafından adeta bir üvey evlat muamelesi görmüşler şeklinde Türkmenler tarafından değerlendiriliyor.

ABD’nin Irak’ı işgali sonucu Irak’ta derin bir nefes alma hayalini kuran Türkmenler, tam tersine daha da zarar gördüler. Bölgede güçlü devletlerin sinsi oyunlarının hedefi oldular. Tarih boyunca bu topraklarda kardeşçe yaşayan Arap, Kürt, Türkmen ve Hıristiyanlar bugün birbirine kan kusturuyorlar. Batılarının kirli emelleri doğrultusunda satranç taşları gibi bir sağa bir sola kaydırılıyorlar, öne çıkmak tehlikeli ve geriye gitmek ise zaten ölüm demektir…

Bölgede Türk varlığı gün geçtikçe tehlikeye giriyor. Türkmenlerin silahlı mücadele imkânları kısıtlı, siyasî ve coğrafî konumları da elverişli olmadığı için bölgede sırtlarını dayadıkları ve güvendikleri tek ülke Türkiye’dir. Türkiye ise, bölgede gelişen gelişmeler karşısında politikasını, öncelikli olarak kendi menfaatlerini ve stratejisini ABD, İngiltere, İran ve Yahudi lobilerinin bölgedeki faaliyetleri doğrultusunda belirliyor. Bu bağlamda Türkmen politikası arka planda, zaman zaman tozlu raflara kaldırılıyor.

1991 yılından beri bölgede bir Kürt devleti projesi üzerinde plan yapan ABD, İsrail ve İngiltere, Türkiye’yi bu plana daha doğrusu bu projeye dâhil etmek istiyorlar. Bugün bu projenin son aşamasına gelindiği bir acı gerçek olsa bile, Türkiye müttefiklerini ikna edip onları bu sevdadan caydırmalıdır. Oysaki Türkiye “1 Mart Tezkeresi” ni kabul etseydi bugün yaşadığımız olayların hiçbiri yaşanmazdı belki de!.. Bunu da net olarak ABD’nin Irak’ı işgal eden komutanları tarafından ikide bir Türkmenlerin yüzüne vuruyorlar. Gidin sizi Türkiye başarsın…!

Türkiye’nin Irak politikasındaki stratejisi mezhebe veya etnik gruplara dayalı olmamalıdır. 2006-2008 yıllarında Türkiye’yi modeli olarak gören Irak’ın bütün icracı bakanlıkları, Türkiye’nin devlet sistemini benimseyerek Türkiye’ye akın ediyorlardı. Ancak 16 Ekim 2017 olaylarından sonra ikili ilişkilerde yakınlaşma vardır. Buna da en fazla sevinen Türkmenlerdir. O tarihten önce Irak, Türkiye’ye düşmanca davranmaktaydı. Hâlbuki bölgedeki savaş, Iraklıların savaşı değil; sanki ABD, İran ve Türkiye savaşı gibi gözüküyor.

Irak’ta siyasi gelişmeler doğrultusunda her zaman olduğu gibi fatura yine Türkmenlere kesiliyor. Gerilim tırmanıyor, kaçırma olayları, IŞİD ve diğer terör örgütleri, suikastlar ve toplu katliamlar bitmek tükenmek bilmiyor.

Bin yıllık Türk çimentosuyla ılımlı, uyumlu ve hoşgörülü bir şekilde yaşayan Ortadoğu’nun artık bu çimentoyu ortadan kaldırarak, ufalanması isteniyor.

14-17 Temmuz 1959 tarihinde gerçekleşen ve tarihe bir kara leke olarak kazınan “Kerkük Katliamı” 60. Yılında hale güncelliğini korumaktadır. Bu katliamın katilleri idama olmalarına rağmen Türkmen halkının vicdanında şimdiye değin unutulmamıştır.

Allah yâr ve yardımcımız olsun, Tanrı Türkü ve Türkiye’mizi ve Türk dünyasını korusun!..

 

Previous articleÇanakkale Savaşı’nda  Vatan Uğruna Hayatını Esirgemeyen Atalarımız Yana Yana Yatıyor
Next articleALTMIŞINCI YARA (14 Temmuz Katliamı anısına)
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ Araştırmacı, eğitimci, gazeteci, şair, yazar Şemsettin Küzeci; 1965 yılında Kerkük’te doğdu. 1989 yılında Musul Üniversitesinden mezun oldu. 5 Yıl Kerkük’te lise öğretmenliği yaptı (1992-1996). Kerkük Televizyonu, Bağdat Türkmence radyosunda “gençlik ve spor” programları hazırlayıp sundu (1992-1995). Yazılarını Bağdat’ta Türkçe yayınlanan “Yurt” gazetesi, “Kardeşlik ve Birlik Sesi” dergilerinde yayınladı. 1993 yılında Irak rejimi tarafından tutuklandı. Üç ay Tikrit muhaberatında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 2015 yılında Musalla Lisesinde Lise öğretmeni olarak çalıştığı mesleğinde kendi isteği üzerinde Kerkük’te emekliye ayrıldı. 1996 yılında siyasi nedenlerden dolayı Irak’ı terk ederek Türkiye’ye yerleşti. 1999 yılında Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilciliğinde Basın Yayın ve Enformasyon Şube Müdürü olarak çalıştı (1999-2003). Kerkük Gazetesi'nin Türkiye temsilciliği ve Türkmeneli TV’de muhabir, programcılığı ve haber müdürü olarak çalıştı (2005-2009). 2008 yılında “Irak Basın Tarihi” üzerine Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünde “Osmanlı’dan Günümüze Irak’ta Basın Tarihi” konulu yüksek lisansını ve 2010 yılında Hollanda'da Global Lahey Üniversitesinde “Irak Televizyonları” üzerine doktorasını yaptı. 2009-2019 yılları arasında Türkmeneli Vakfı Kültür Merkezi'nde Basın ve Kültür Müdürü, 4 Şubat 2019 ile 14 Temmuz 2020 tarihleri arasında (ORSAM) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde Türkmen ve Medya uzmanı olarak görev yaptı. 16 Temmuz 2020 tarihinden beri Türkmeneli Vakfı Başkanlığından basın danışmanı olarak görev yapmaktadır. Sürekli basın kartı sahibi olan Küzeci, aynı zamanda Kerkük Gazetesi genel yayın yönetmeni ve Türkiye temsilcisi görevini sürdürmektedir. 2020 yılından beri Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şb. Yönetim kurlu üyesidir. Irak Türklerini; Türkiye, Türk dünyası ve uluslararası faaliyetlerinde gerçekleşen onlarca kongre, kurultay, konferans, bilgi şöleni ve toplantılarda temsil etti. 400’ye yakın uluslararası hizmet, takdir, teşekkür, onur belgesi, plaket ve ödül almıştır. 2006’da Irak, Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili yapmış olduğu ilmî ve edebî çalışmalarından dolayı, Azerbaycan’da VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi tarafından kendisine “Fahrî Doktora” Payesi verildi. 2022 yılında da Türk Dünyası Akademisi tarafından kendisine “Fahri Profesörlük” Unvanı verildi. Küzeci’nin bazı eserleri ve yazıları Arapça, Azerbaycan Türkçesi, İngilizce ve Rus, Özbek, Kazak dillerine tercüme edilmiştir. Basılmış 60 adet eserinden bazıları; Suçum Türk Olmaktır, Kerkük şairleri, Irak Basın Tarihi, Türkmeneli Edebiyatı, İçimizdeki Kerkük, Kerkük Soykırımları, Kerkük’ün Mili Şairi Mehmet İzzet Hattat, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, Nevruz Çiçekleri (Türk Dünyası Kadın Şairleri), Ortadoğu’da Türk Katliamları, Sinan Sait, Türkmen Milli Takımı, Şehit Hüseyin Demirci (Tembel Abbas), Sarmaşık Duygular, Osmanlıdan Günümüze Irak’ta Türkçe Dergiler, Kerkük’ten Azerbaycan’a, Horyatlarım, Kerkük Katliamı, Telaferli Felekoğlu, Kerkük’ten Sesleniş, İçimizdeki Kerkük, Telafer Şairleri… İletişim: www.skuzeci.com skuzeci@gmail.com (+90) 533 255 26 60