ELMA
Taşkent ‘ e yeni taşındığım ve iş aradığım günlerdi
Az bir maaşla geçinmeye çalışan eşime üzülerek, ona yardım etme düşüncesiyle yaşardım. Özellikle ay başında kira sorununun baş göstermesi beni çok rahatsız etmişti.
Bir gün mangal (piknik) yapmak için pazara gitmiştik . Kızımı bir kucağıma aldım , bir elinden tutarak götürdüm.
Kızım soğan aldığı tezgahtaki elmaları görünce ” Ben elma yiyeceğim” dedi. Elimdeki para elma ve soğan içindi ..
Ve elma satan kadın, ” Gel kızım, çok tatlı elmalar, kırmızı elmalar senin gibi tatlı elmalar. Elmalardan alın.” diye seslenmeye başladı ve yanına çağırdı.
Orada oturup ağlayan kızıma ve raftaki elmalara baktığımda ne yapacağımı bilemedim
Ekmek yerine elma almak zorunda kaldım.
Eve dönerken çocuklar gün içinde ne yesinler diye düşündüm. Evde un olsa hemen hamur yapıp gazlı fırına koyardım.
Aksi gibi babası işinden dolayı Andican’ a gitmişti.
Sabahı zor ettik.
Birkaç gün sonra başka ihtiyaçları karşılamak için markete gittik. Kızım bana bakıyordu.
Onu kollarımda tutarak açıklamaya başladım .
– Kızım beni anlatsan sana bir şey söyleyeceğim. Seni evde yalnız bırakıp dışarı çıkmak istemiyorum .
Geçen gün yaptıgın gibi, bana eziyet edip etmeyeceğini merak ediyorum .O gün ekmek yerine elma aldık ve sonra sana ekmek bulmak benim için çok zor oldu .
Şimdi patates almaya gidiyoruz, yine ağlarsan
” Elma elma” diye, parayı nereden bulacağım? dedim.
5 yaşındaki kızım gözlerimin içine bakarak şöyle dedi: ” Anneciğim, ben büyüyünce sana çok para vereceğim, bol bol elma ve çikolata getireceğim. Artık ağlamayacağım, söz veriyorum.”
Rafların önünden geçerken, kızım eldivenleriyle gözlerini kapattı. O gün söz verdiği gibi ağlamadı.Sevdiği meyvelere bile bakmadı. Ama ben … Nedense bütün gece ağladım…
Munavvara USMANOVA
Özbekistan Cumhuriyeti’nin onurlu kültür işçisi.
Tercüme:
Cihangir NOMOZOV