VELHASIL
Hiç hesap kitap sormadım
Doğan günden
Açan çiçekten
Yağan yağmurdan
Kardan borandan
Ne de göklerde uçan güvercinden
Arı gibi çiçekten çiçeğe konmadım
İşine karışmadım bir ömür
Mesaiye kalan karıncanın
Hiç kimseden
Ne oyuncak
Ne gülüş
Ne mutluluğu ödünç aldım
Sahibinin izni olmadan
Ne üzüm, ne de kiraz yedim bağlarından
Billah hiç kimsenin buğday ambarlarında da
Gözüm kalmadı
Balıkçı oltasına takılan balıkları da bıraktım özgürlüğe
Kurt kuzunun suyunu bulandırmadım
Zaman zaman insanız ya
İçim içimi kemirmedi diyemem
Gene de hüznü sineye çektik
Mısır ekmeği
Yeterdi mutlu olmamıza
Bulutlarda horon tepenlere
Isırgan otu misali
Gülümseyenlere
Bu şerefsizlerin sofralarına
Oturmadım, oturmam
Doğruluktan hiç cayma derdi babam
Bir kapı kapanırsa, bini aralanır,
Dert etme zaman bunun ilacıdır
Diye der dururdu
Ne şiirlerden dizeler çaldım
Ne ineği çayıra saldım
Öz gölgemde soluklandım
Hüznümü yürek örsümde dövdüm
Şimdi maziye kürek çektikçe
O eski günler alır beni bir yerlere götürür
Para yokluğu yüzünden
Çocukluğumda sinemaya
Gidebilmek için
Ekşi hamurla eski biletleri yapıştırır
Ütüyle çeki düzen verirdim de
Bir seferinde biletçiden tokat yediğimi hiç unutmadım
Şadırvan’da köfte ekmek yiyebilmek için
Babamın dükkanında sigara sattığım oldu
On küsur yaşlarımda da
Cep harçlığı için ırgatlık yaptım
Velhasıl pazarcının akşam pazarı gibi
Şükrettik uyandığımız
Her yeni güne
Nisan 2022, Prizren
Zeynel Beksaç