Kerkük üzerinde oynanan oyunlar yüzyıllardır bitmiyor. Bu oyunlar Irak’ın işgalinden sonra daha da arttı. Türkmen şehri olan Kerkük’ü asimile etmek için Barzani ve Talabani taraftarları özellikle işgalden sonra her türlü alçaklığı yaptı. Irak’ın işgalinin ardından Türkmen liderlerin öldürülmesi, tapu dairesinin yakılması, topraklarının gasp edilmesi bunlardan bazılarıdır.
Barzani, 2017’de gerçekleştirmek istediği sözde bağımsızlık referandumunda Kerkük’ü tamamen kontrol altına almak istedi. Türkiye’nin duruşunu aşamayan Barzani güçleri, arkasına bile bakmadan Kerkük’ten kaçmak zorunda kalmıştı. O günlerde Kerkük’ün her yanı Türkmen bayraklarıyla donatılmıştı. Kerkük’ü oldubittiye getirme çabaları o günden sonra durulmuştu.
Geçtiğimiz yıl, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin, Kerkük Operasyonlar Komutanlığı’nın karargâhı olarak kullanılan binayı ve 33 askeri noktanın kontrolünü Peşmerge’ye verme kararından sonra yine bu güçler hareketlenme başlamış, huzur içinde yaşayan halkın bu karardan dolayı huzuru kaçmıştı. Gösterilen tepkilerden sonra bu karardan vazgeçilmişti. Yine sükûnet hakim olmuşken, geçtiğimiz haftalarda Irak’ta Kerkük’ün başına vali olarak terör örgütü PKK’ya yakınlığı ile bilinen KYB Partisi’nin üyesi Rebwar Taha’nın getirilmesiyle Türkmenler yine ayağa kalktı. Kerkük İl Meclisi’nin 5’i Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)’nden, 3’ü Arap ve 1’i Hıristiyan olmak üzere toplam 9 üyesi, Bağdat’ta bir araya gelerek Kerkük Valiliği ve Kerkük Vilayet Meclisi Başkanlığı için Türkmenleri yok sayarak sözde seçim düzenledi ve yine kaosun, krizin fitilini ateşlediler.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan da bu yasadışı uygulamaya “İl Meclisi Seçim Yasası’nın 13. Maddesi, Kerkük’te yönetimin, seçim sonuçlarına bakılmaksızın tüm bileşenler arasında adil şekilde dağıtılmasını öngörüyor. Ayrıca söz konusu toplantının bileşenler arasında hiçbir uzlaşı olmadan, Türkmenlerin yokluğunda, Vali ile Meclis Başkanı seçiminin Kerkük değil, Bağdat’ta yapılması açık ve net şekilde yasa ihlalidir.” tepkisini gösterdi.
Terör örgütü PKK’ya yakınlığı ile bilinen KDP’nin yaptığı açıklamanın içeriğindeki “Başkan Barzani valinin Kürt olmasında ısrar etti” cümlesi, birbirleriyle dirsek temasında Türkmenleri Kerkük’te etkisiz hale getirme dayanışmasını gösteriyor.
Terör örgütü PKK ile mücadelede Türkiye ile anlaşmalar imzalayan, bu manada PKK’ya yardım ve yataklık eden 3 siyasi partiyi kapatan Irak merkezi hükümeti bu korsan seçime gereken müdahaleyi yapmalıdır. Aksi halde Kerkük’te istenmeyen olayların önü açılacaktır.
Geçtiğimiz yıl Kerkük’te yaşananlar sonrası “Irak’ın asli ve kurucu unsurlarından olan Türkmenlerin ana yurdu olan Kerkük’te olanları üzüntü ve kaygıyla karşılıyoruz. Türkmenlerin haklarının korunması bizim için önemlidir ve siyasi pazarlık konusu olmamalıdır, Kerkük Türkmenlerinin haklarını her zaman savunacağız.” diyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da bu son gelişmeler karşısında diplomatik görüşmelerini hızlandırmalı, Türkmenlere kurulan bu tuzağı bozmalıdır.
Kerkük’ü Türkmenlerin elinden almak için her yolu denemeleri hep güncelliğini koruyor. Türkiye bu oyunlar karşısında her daim Türkmenlerin yanında dağ gibi durmalıdır. Türkmenlerin düşmanları bellidir ve Türkiye’den başka onların dostu yoktur.
YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN