Home Yazarlar Önder Saatçi En Büyük Tehlike: Kültür Yabancılaşması

En Büyük Tehlike: Kültür Yabancılaşması

En Büyük Tehlike: Kültür Yabancılaşması

Önder SAATÇİ

Geçenlerde, ikamet ettiğim Isparta şehrinde bir resmî dairede bulunuyordum. Genç bir memurla sohbet etmeye başladık. Memleketimi sordu, Irak Türkmeniyim, dedim. Arkasından şu soru geldi: Sizin ana diliniz Arapça mı?.. 40 yıla yakındır Türkiye’deyim ve hâlâ bu tür sorulara muhatap oluyorum. Kırk yıldır bu ülkenin insanlarına Irak’ta Türkmenlerin bulunduğunu, bu insanların öz be öz Türk olduklarını, Türkiye’ye can u gönülden bağlı olduklarını bir türlü anlatamadım. Türklüğün yalnızca Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunduğu anlayışı da bugünün sorunu değil. Merhum İzzettin Kerkük, hatıralarında, kendisinin 1949’da Türkiye’ye tahsil için geldiğinde, Kerkük’ü tanıyanların ancak belli bir yaşın üstündekiler olduğunu yazıyor. Yani, yaşlılar tanıyordu, demek istiyor. Demek ki biz birbirimize daha o zamanlardan yabancılaşmışız… Irak Türkmenleri, 20. yüzyılın büyük bir kısmında Arapçayla eğitim gördü. Ana dilini yalnızca konuşmada kullanabildi. Türkiye Türkçesiyle de teması birkaç dergi ve gazeteden (Kardaşlık, Beşir, Kerkük, vb.) ibaret kaldı. Bu gazeteler ve dergiler Türkiye’deki soydaşlara ulaşamadığından, Türkiye’dekiler de Irak’taki kardeşlerini hiç tanımadılar. Zaten, geçen asırda Türkiye’deki Sosyalist akımlar Türkiye dışındaki Türklüğü hep görmezden geldi. Maalesef, İslamcı akımlar da Türkiye dışındaki Türklüğü değil, Filistin’i ideal edindi. Böylece, hem Türkiye dışındaki Türkler hem de Irak Türkmenleri millî hafızadan silindi gitti. 70’li yıllardaki TC Kerkük Türk Kültür Merkezi ise geniş kütüphanesiyle, açtığı Türkçe okuma yazma kurslarıyla ve millî bayram kutlamalarıyla Irak Türkmenlerinin Türkiye’yle olan gönül bağlarının büsbütün kopmasını önledi.

Irak Türkmenlerinin Arapça eğitim alması bir zaman sonra onların dikkatlerini Arap dünyasına çevirmelerine sebep oldu. Hatta, zevk dünyaları değişti. Çocukluk yıllarımda Kerkük sinemalarında seyrettiğimiz Arap filmleri, radyo ve televizyonlarda dinleyerek sevdiğimiz Arap şarkıları ve şarkıcıları Irak Türkmenlerinin Türkiye’den ve Türk dünyasından manevi bakımdan uzaklaşmasına sebep oldu. O yıllarda âdeta bir fanusun içine tıkılmış olan Irak Türkmenlerinin gönüllerindeki Türkiye sevdası her ne kadar sönmese de Türkiye’yle kültür bakımından arzu edilen bütünleşme gerçekleşemedi. Türkiye’ye yerleşmek üzere gelen fakat buradaki sosyal hayata uyum sağlayamayarak dönen epeyce Irak Türkmeni tanıdım geçmiş yıllarda. Bunların hepsi kültür yabancılaşmasının sonuçlarıydı.

Bu yabancılaşma bugün maalesef dil birliğimizi de etkilemeye başlamış durumda. Geçenlerde Şemsettin Küzeci kardeşimizle bir telefon görüşmemiz oldu. Bana Irak Türkmenlerinin, Türkmeneli Televizyonunda haber dinlerken Arapça bültenleri tercih ettiklerini, çünkü Türkiye Türkçesiyle verilen Türkçe bültenden bir şey anlamadıklarını söyledi. Konuşmamız bitince aklıma şu geldi. Uydu aracılığıyla Türk televizyonundaki Türk dizilerini hiç kaçırmayan Irak Türkmenleri neden haber bültenlerini Arapça dinlemeyi tercih ediyorlar? Dizilerdeki Türkiye Türkçesi konuşma dili olduğundan mı acaba? Eğer böyleyse Irak Türkmenlerinin Türkiye Türkçesini daha iyi anlamaları için bir şeyler yapmak gerekmez mi? Gerçi, Türkmen okullarına devam eden öğrencilerin Türkiye Türkçesini büyüklerine göre çok daha iyi anladığını biliyoruz. Hatta, ilkokul çağındaki Türkmen çocuklarının, aralarında bazen Türkiye Türkçesiyle konuştuklarını da duydum… Türkmen okulları mutlak surette öğrencisiz kalmamalı, eğitim kalitesi geliştirilmeli, Türkiye’den yardım alınarak bu okulların yaşatılması sağlanmalıdır. Fakat bunlar yeterli midir?

Bence Türkmenler bu konularda mutlaka bir şeyler daha yapmalı. Kerkük’teki Sürekli Eğitim Merkezinde, yetişkinlere Latin harfli Türkiye Türkçesini öğretmeye yönelik bazı kursların verildiğini biliyorum. Fakat Yunus Emre Kültür Merkezinin de Kerkük’te ve diğer Türkmen yurtlarında şubeleri olmalı. Çok daha fazla sayıda yetişkin Türkmen kardeşlerimizin bu kurslara devam ederek Türkiye Türkçesini daha iyi öğrenmelerinin önü açılmalıdır. Türkmenler sosyal medya mesajlarını artık Türkçe yazmalılar, Arapça değil. Araştırmacı-Yazar ve Şair Şemseddin Türkmenoğlu kardeşimiz sosyal medyada Arapça yazılan mesajlara yorum yapmayacağını ve bu gibi mesajlarla ilgilenmeyeceğini ilan etti. Alkışlanmaya layık bu millî tavrın herkesçe benimsenmesi lazımdır. Bir zamanlar dünyanın çeşitli ülkelerine yayılmış Yahudiler kendi dillerini çocuklarına öğretmek için sinagoglarını okul gibi kullanmışlar. İrlandalılar İngilizlerin asimilasyon politikalarına karşı kendi dillerini korumak için mağaraları okula çevirmişler. Türkmenler geçmişte yaşanan bu tecrübeleri de kendilerine bir ibret dersi olarak almalıdırlar.

Türkmenlerin, yalnızca çocuklarına değil yetişkinlerine de okuma alışkanlığını kazandırmaları gerekir. Türkmenler medyanın ve bilhassa internetin çekim alanına girip de bilginin gerçek kaynağı olan kitapları bir tarafa atmamalıdır. Türkmenler Türkiye’ye gelip gittikçe birbirlerine Türkçe kitaplar hediye etmeliler, bunlar Türkiye Türkçesinin Irak Türkmenleri arasında daha da yayılmasını ve daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır. Irak Türkmenleri Ba’s rejimi yıllarında bütün asimilasyon politikalarına rağmen ayakta kalabildiler. Bunu dillerine ve o dilin en içten duygularla yüklü veciz hoyratlarına borçludurlar. Ancak bugünün dünyasında, yalnız konuşma dilimiz olan Türkmenceyle yetinmek bize bir şey kazandırmayacaktır. Türk ve dünya klasikleri hep Türkiye Türkçesiyle yayınlanmıştır. Türk tarihini anlatan kitaplar Türkiye Türkçesiyledir. Hatta bugün Türkiye’de Türkiye Türkçesiyle pek çok dinî eser yayınlanmıştır. Ayrıca bugünün Türkiye’sinde pek çok edebiyat dergisi yine Türkiye Türkçesiyle yayınlanmaktadır. İnternette birçok kültür-sanat sitesi hep Türkiye Türkçesini kullanır. Türkmenlerin bu bilgi kaynaklarından yararlanmaları için mutlak surette Türkiye Türkçesini öğrenmeleri veya bildiklerinin üzerine daha fazlasını koymaları gerekir. Araplar için fasih Arapça nasıl birleştirici ise Türkmenler ve dünyadaki bütün Türkler için de Türkiye Türkçesi öyle olmalıdır. Unutulmamalıdır ki Türkmenler Türkiye’yle kültür bakımından bütünleşmedikçe varlıklarını korumaları her geçen gün daha da güçleşecektir. Şunu da eklemek isterim ki Türkiye Türkçesini öğrenmek birçok Türkmen kardeşimize yeni bir dil öğrenmek gibi gelebilir. Bu fikirlerimize karşı çıkanlar da olacaktır elbette. Hatta, niçin konuşma dilimiz olan Türkmenceyi yazıya aktarmıyoruz diyenler de çıkabilir. Fakat şurası çok iyi bilinmelidir ki Sovyetler döneminde Orta Asya Türklüğünü Ruslar bu oyunla esir aldılar. Her bir Türk topluluğuna konuşma dilinden birer alfabe ve dil bilgisi hazırladılar, böylece lehçe farklarına gömülmüş olan yazı dilleri Türk topluluklarınca anlaşılmaz kılındı, arkasından bu Türk topluluklarının ortak kimliği olan Türklük de zedelendi. Sovyetlerin yıkılmasının üzerinden 20 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen, müstakil Türk cumhuriyetlerinin mensupları ortak bir Türk dili ile iletişim kurmaktan acizdirler. Rusça olmadan bu topluluklar hâlâ sağlıklı bir iletişim kuramazlar. İşte, konuşma dilimizi ortak iletişim ve yazı dili yaptığımız takdirde biz Irak Türkmenlerinin de başına gelecek olan felaket budur.

Bu arada, Şemsettin Küzeci kardeşimiz’den öğrendiğime göre, Erbil Kalesi’nde TİKA tarafından bir Türk Kültür Merkezi kurulacakmış, TİKA ayrıca Kerkük’teki ünlü Kayseri Çarşısını restore etti, inşallah içindeki dükkânlar yakında sahiplerine tekrar verilir. Bunun yanında, geçen yıl çöken Kerkük Osmanlı Kışlası (Saray) da TİKA tarafından tadilata tabi tutulacakmış. Bütün bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin geç de olsa Irak Türklüğünü hatırlaması anlamına geliyor. Bu hayırlı hizmetlerin de artarak devam etmesini candan dilerim. Bu hizmetlerin Türkmenler tarafından sosyal medya kanallarıyla Türkiye’deki soydaşlara iletilmesinde fayda var. Bunlar gönül bağlarımızın güçlenmesini sağlayacaktır. Ayrıca Türkiye’deki Türkmenlerin kurduğu derneklerin de daha etkili faaliyetler yaparak Irak Türkmenlerini Türkiye’deki soydaşlarına tanıtması gerekir.

Kısacası, Türkmenler Türkiye’yi sadece seyahat etmeye, taşınmaya, yerleşmeye, mülk edinmeye elverişli bir ülke olarak görmemeli, Türkiye Türkçesini öğrenmeyi ve Türk kültürüyle bütünleşmeyi de kendilerine hedef edinmelidir.

RELATED ARTICLES

Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler

Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler Fazıl Mustafa* Genel olaraq Türk toplulukları bilim adamları için konuların tarihsel metodoloji üzerinden çözümü aktüel olduğundan sosiolojik metodoloji...

Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi

Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi FİRAS AĞAOĞLU firasagaoglu1@gmail.com  Nüfus sayımları, bir ülkenin demografik ve sosyo-ekonomik yapısını anlamak için vazgeçilmez bir aracı temsil etmektedir. Bilimsel temellere...

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Rusya-Ukrayna arasındaki füze gerilimi) ‘Benden sonrası tufan’ anlayışıyla bir yere varılmaz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(Rusya-Ukrayna arasındaki füze gerilimi) Bunlar bölgeyi, dünyayı büyük bir savaşın eşiğine getirebilir. 'Benden sonrası tufan' anlayışıyla bir yere varılmaz."...

Most Popular

Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler

Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler Fazıl Mustafa* Genel olaraq Türk toplulukları bilim adamları için konuların tarihsel metodoloji üzerinden çözümü aktüel olduğundan sosiolojik metodoloji...

Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi

Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi FİRAS AĞAOĞLU firasagaoglu1@gmail.com  Nüfus sayımları, bir ülkenin demografik ve sosyo-ekonomik yapısını anlamak için vazgeçilmez bir aracı temsil etmektedir. Bilimsel temellere...

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Rusya-Ukrayna arasındaki füze gerilimi) ‘Benden sonrası tufan’ anlayışıyla bir yere varılmaz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(Rusya-Ukrayna arasındaki füze gerilimi) Bunlar bölgeyi, dünyayı büyük bir savaşın eşiğine getirebilir. 'Benden sonrası tufan' anlayışıyla bir yere varılmaz."...

Yok Olmayı İstemiyorsak!

Yok Olmayı İstemiyorsak! Fevzi Türker Osmanlı İmparatorluğu, 623 yıllık tarihinin ilk yarısında bir Türk devleti olarak fetihleriyle esas büyümesinin büyük bölümünü bu dönemde gerçekleştirmiştir. İkinci yarısında...

Recent Comments