Home Akademik Makaleler Irak-Türkman Edebiyatında Hece Şiirinin Tarihine Bir Bakış

Irak-Türkman Edebiyatında Hece Şiirinin Tarihine Bir Bakış

Irak-Türkman Edebiyatında Hece Şiirinin Tarihine Bir Bakış[1]

                                          Doç.Dr.Sakine Qaybaliyeva,

                    Azərbaycan Milli Elmler Akademiyası, Folklor İnstitutu

 Özet

20. Yüzyılın 50’li yıllarından başlayarak artık Irak-Türkman edebiyatında yeni fikir, yeni cereyanlar oluşmaya başlıyordu. Bu dönemde edebiyat âleminde gerek içerik gerekse de konu açısından zengin yenilik dikkat çekiyordu. Yeni nesil Irak-Türkman şairleri aruzdan daha çok hece veznine üstünlük verirler. Bunun sebebi heca vezninin sadeliyi ile halk üslubuna yakın olması, halkın dilinde yazılması ve onun iç dünyasını kendine özgü tarzda yansıtan bir şiir türü olmasıdır.

   Anahtar sözcükler: Irak, Türkman, Edebiyat, Şiir, Hece, Aruz.

Giriş

Irak ahalisini oluşturan üç halktan biri olan Türkmanlar (sayı olarak Arap ve Kürtlerden sonra) ülkenin Kuzey Batısındaki büyük Türkman bölgesi olan Telefer’in Batısında ve Sincar kasabasının Güneyinde Sino, Tellevi, Meydankulı, Sıbate, buradan daha çok köyden başlayarak Telefer şehri, Efkeni, Butepe, Buhur, Kırmız, İrfi, Mıstah, Şeh İbrahim, Hemre, Termi, Gubuk, Telazze, Harabcemmaş, Cuma ve Malveran gibi yetmişten fazla birçok büyük-küçük köyden sonra Musul şehrinin Nineva, (Yunus Peyğember) Feyseliye Mansur semtleri, Gaziye, Reşidiye, Şirehan, Karakoyunlu, Karayatağ, Selamiye, Yarımca, Kızfehre, Tezharab, Babnet gibi birçok Türkman köyleriyle birlikte elliden fazla Türk soylu, Bektaşi tarikatlı Şebek (Şahbek) diye tanınan Arbçiye, Gökçeli, Toprakziyaret, Heznetepe, Kibirli, Zehrahatun, Tercile, Karatepe, Şebek, Ortaharab, Cinci, Faziliye, Şakuli, Seyyidler, Bahemze gibi şebek Türkman köylerinden sonra Erbil şehrini göstermek lazımdır. Altunköprü, Türkmanların kompakt yaşadığı tarihi Kerkük şehri, daha çok Kerkük-Bağdat yolu boyunca bulunan Tezehurmatu, Yaycı, Kümbetler, Tirkalan, Çardağlu, Leylan, Beşir, Yehyeva, Tirkeşqan, Kızılyar, Ömermenden, Bilava, İlincaq

gibi köyler, Tavuğ bölgesi ve onun İmam Zeynalabidin köyü, Tuzhurmatu Ali, Emirli, Yengice, Bastamlı, Çardağlu, Kokus, Hasadarlı, Şahseven, Elbuhesen, Biravuçlu, Muratlu, Abbud, Zengülü ve böylece birbirinin ardınca Bayat köyleri, Kifri Ali, Aştöken, Birefekire, Tatran, Sendiç, Karatepe, Koruk, Çincal, Alisaray, Decle Çayı üzerinde Karahan (Celevle), Kızlarbat, Hanegin Ali, Zaviye köyü, Şehreban Ali, Mansuriye, Mendeli Ali ve onun Kazaniye bucağı, Bedre Ali boyunca Kuzey-Batıdan Güney Doğuya doğru uzanan geniş, verimli arazilerde yayılmışlar.

Maalesef bu kadar geniş arazide yaşayan Türkmanların sayı hakkında hiçbir zaman sabit bir rakam gösterilmiyor, “belirli kaynaklar bu sayın gerçekte olduğundan az gösterilmesi için çalışıyorlar”.[2]

Irak-Türkman araştırmacısı Dr. Rıza Demirci “Gelecek nüfus sayımı ve IrakTürkmanları” adlı makalesinde bu münasebetle yazır: “Dünyanın birçok ekonomik açıdan gelişmemiş ülkeleri gibi Irak’ta da nüfuz sayımı yaklaşık rakamlara dayandırılmıştır. Birinci Dünya Savaşından sonra – 1921 yılında Irak ahalisinin sayı yaklaşık olarak 2 500 000 gösterilmiştir. 1927 yılında verilen 54 sayılı ahalinin nüfuz sayımı kanunuyla da bu işler yasallaştırılmıştır. Ama şu kanunda dikkate alınmış teze göre ahalinin 19/10/1947 yılında alınan 30 sayılı ek kararla hayata geçirilen sayı esastır. Burada Irak ahalisinin sayı 200 000 göçeri tayfa ahalisi ile 4 816 185 olarak gösterilmiştir. 1957 yılında yapılan nüfuz sayımında bazı küsurlara, yanlışlara yol verilmiş ve özellikle milliyet ve dil birliğinin gerçek varlığının ortaya koyulmasında baskılar olmuştur. Bu nüfuz sayımında Irak ahalisinin sayı 6 339 960’a çatmış, aslında bu zaman statiğe esaslanmayan Irak’taki Türkmanların sayı 300 bini geçmişti. Türkmanlar Irak ahalisinin üçüncü kısmını (Arap ve Kürtlerden sonra) oluşturmaktadır”.[3]

Irak-Türkman edebiyatının çağdaş durumunu ışıklandırmak için ilkönce, bu edebiyatın tarihine, aynı zamanda etki kaynaklarına değinmek isterdik. Genellikle, Irak-Türkman edebiyatının gelişmesini iki istikamette izlemek daha uygun olurdu:

1) Irak Türkmanlarının folkloru

2) Irak Türkmanlarının yazılı edebiyatı.

Geçen yüzyılın 50’li yıllarından başlayarak artık Irak-Türkman edebiyatında yeni fikir, yeni cereyanlar oluşmaya başlıyordu. Bu dönemden itibaren edebiyatın geniş inkişafı için elverişli şerait yaranırdı.

Edebiyata yeni düşünce tarzı geliyordu. Bu dönemde edebiyat âleminde gerek içerik gerekse de konu açısından zengin yenilik dikkat çekiyordu.

Irak-Türkman şiirindeki yenilikleri araştırmacı İ. Daguglu böyle değerlendirir: “Yeni fikir akımları Doğuda başlayınca, başta şiir olmak üzere Türkmen edebiyatı ondan etkilendi. Şairler eski üsluplardan uzaklaşarak tabiata ve insana doğru yöneldiler, toplumun ve insanlığın ilke ve arzularını yansıtmaya, kendi fikirlerini yeni kalıplarda ifade etmeye başladılar”.[4]

Bu edebiyatı temsil edenler arasında yaşlı – tecrübeli, genellikle klasik şiirden beslenen şairler olduğu gibi yeni edebi okullardan etkilenen şairler de vardır. Doğal olarak, yeniliye can atan şair ve yazarlar ne kadar çoktuysa, klasik şiiri -aruzu destekleyen, bu şiirin tamamen edebiyattan uzaklaşmasına, yeni şiirle değişmesine karşı gelenler de az değildi.

Bu devirde yaşayan yeni nesil Irak-Türkman şairleri aruzdan daha çok hece veznine üstünlük verirler. Onlar bunu çeşitli nedenlerle izah ederler. Şair Hayrullah Kazım bunun nedenini şöyle izah eder: “İnsan aruz ile şiir yazarken kalıpları doldurmak için lüzumsuz ve boş kelimeler kullanmaya başvurur”.[5]

Bu günün şairi için aruz ile yazmak zordur. Aruzla Nesimi’nin, Fuzuli’nin muhteşem beyitleri kadar kâmil eserler yaratmak müşkül meseledir. Öte yandan şiirde talep olunan dilin saflığı, sadeliyi ve selisliğini aruzda bulmak kolay değil. Irak-Türkman şiirinde gazelden başka kaside, tahmis, mersiye (ağıt), methiye vs. şiir türleri de yayılmıştır.

70’li yıllardan sonraki nesil şairler arasında bu tür şiir yazmaya devam edenler Rıza Çolakoğlu, Üryan Veli Demirci, Sabah Gözlü, Eşref Dağlı, Fellah Muhabbet oğlu, Musa Coşkun ve Edip Asker’dir.

Irak-Türkman edebiyatında divan şiiri 20. yüzyılın 50’li yıllarına kadar kendi hâkim konumunu korumuştur. Eleştirmen M. Rejioğlu “Şiir Toplumun Olmalı” adlı makalesinde bununla bağlı yazır: “Kökü dışa bağlı olan şu tarz edebiyat ne halkla ilgilendi ne de halkın sesini beyan etti…

Saray ve onun sahiplerine hizmet eden divan edebiyatı halkın acı dolu hayatından çok uzaktır. Ne halkın diline ne de onun maneviyatına yakın olan bu edebiyat büyük filozof ve şair Şihabeddin’in de dediği gibi, edebiyat tarihinde süslü türbelere defnedilmiştir”[6].

20.yüzyılın sonlarına doğru Irak Tükman edebiyatının öncüleri sayılan şairler tarafından hiç de tutulmayan klasik şiirin yerini onların bir iz olarak açtıkları yeni şiir tutmuştur. Onu da kaydetmek lazımdır ki, gazel yazan Türkman şairleri aynı zamanda güzel koşmalar da yazırlar, onların çoğu aruz vezni ile heceyle, bazen hatta serbest vezinde de eserler yaratırlar. Koşma yazan şairlerden Esed Naib, Tevfik Celal Orhan, Mustafa Gökkaya, Reşid Ali Daguglu, İzzeddin Abdı Bayatlı, İsmail Serttürkman, Naseh Bezirgân, Hüseyin Ali Mübarek, Ali Merufoğlu, Felekoğlu ve başkalarını gösterebiliriz. Bu şairlerin çoğu halk edebiyatından beslenir, hoyratlar derliyor ve kendileri de hoyrata benzer bayatılar yazıyorlar. El edebiyatına bağlı olan şairlerin şiirlerinde halk üslubuna yakınlık, sadelik, halk mizahı kuvvetlidir. Burada Naseh Bezirgan’ın “Gönlümün İsteği” şiirini gösterebiliriz:

Bu duman ateş ister,                                                                                       

Yatmış uyanmak ister,

Kölge bir güneş ister.                                                                                    

 Derde dayanmak ister;

 

İnsanlar barış sever,                                                                                       

Hürriyete varmakçın

Yırtıcı savaş ister.                                                                                         

 Kana boyanmak ister.[7]

 

Bu şiirde halk şiirinin kuvvetli etkisi hissedilir. Bu dönemde klasik şiire karşı koyulan ve milli şiir olarak değerlendirilerek Irak-Türkman edebiyatında öztürkçenin zaferine meydan açan hece şiiri hâkim mevkie getirildi. Abdullatif Benderoğlu bu dönemin şairleri tarafından takdirle karşılanan şiiri böyle takdim ediyor: “Hece ölçüsüyle şiirlerini yazan şairlerimiz eski klasik divan şiirinin büsbütün tersi sayılan bir yönteme başvurdular. Şairlerimiz, hece şiiriyle, halkın ruhunu okşayan, halka daha fazla bağlanmayı, halkın acı ve sevinciyle ilgilenmeyi başardılar. Bunlar götürdükleri bu düz yol, eski divan şiirinin hükümranlığını çöktürmek için bir başlangıç noktası olarak tarihe geçti. Şairlerimizin kimileri, bu tür şiirleriyle, çağdaşlık bayrağını taşıyarak, Irak Türkman şiirinin parlak geleceği için sarsılmaz temel ve dayanaklar oluşturdular. Yaşamın çeşitli konularında, şiirlerini ölümsüz dilimizde ve dilimizin güzel hece tartısıyla yazdılar. Halka seslenen, hece şiiriyle Irak Türkmen şiirinin yeni dönüm noktası saptanıldı”.[8]

Araştırmacı Dr. Fazil Mehdi Bayat da konuya böyle münasebet bildirmiştir: “Bu şiirimiz gerçekten de gençlik şiiridir veya öyle sayılmalıdır. Bu şiire Türkman milli şiiri adını vermek belki de daha doğru olurdu. Çünkü Türkman şiiri özellikle bu tür şiirle ilk kez olarak halkımızla ilgilenmiş, halkın dertlerini, cemiyetin arzu ve isteklerini dile getirmekle birlikte, hiç de bize uymayan o ağır ve yabancı sayılan divan edebiyatına da son vermek için bir zemin hazırlamış, giderek yayılarak onun yerini de alabilmiştir”.[9] Hızlı adımlarla gelişmeye başlayan Irak-Türkman edebiyatında hece şiirinin yaranması zaruretini birçok nedenlerle, aynı zamanda divan şiirinin artık dönemin taleplerine cevap vermemesi ve halkın ruhunu okşamaması, kültürel kalkınma, ister Batı, isterse de Türk edebiyatlarında olan cereyanlarla tanışlık, 50’li yılların sonunda Cumhuriyetin duyurusuyla basın organlarının halka yaklaşması, ana diline üstünlük vermesi ve böylece de öztürkçenin zafer kazanması ve diğer nedenlerle izah etmek olur. Hece şiirinde klasik şiire karşı gelinir, ilkönce konu birliği korunur.

Türkman şairleri şiirlerinde içten gelen duyguları coşkun ve etkili bir dille, çevik bir üslupla, bol teşbihlerle, güzel ahenkle iletir ve okuyucunun hafızasında derin izler bırakıyorlar. Bu açıdan Türkman edebiyatının ilk kadın şairlerinden biri Nesrin Erbil’in “Hayat Bestesi” şiiri ilgi doğurur:

Eriyib akşama karışarken gün,

Dura bilersenmi hep öyle gülgün?

Hayat bağçasından bir gül daha der

Bitmeden son demi bu fani ömrün.[10]

Onu da kaydetmek gerekir ki, edebiyatın geliştirilmesi amacıyla yazılan eserlerin az olması nedeniyle Irak-Türkman edebiyatçıları Türkiye ve Azerbaycan şairlerinin neşrolunmuş eserlerini okuyarak veya gizli edebiyatından yararlanarak onların etkisinde kalmışlar. Böylece, onlar edebiyat akımına yeni bir biçim kazandırmaya çalışmış, çağdaş edebiyat ve çağdaş medeniyete yenilikler getirmişler. Birçok şairler klasik aruz ölçülerinden imtina ederek hece ölçüsüne başlamış, bazı şairler ise serbest vezne üstünlük verseler de yaratıcılıklarında hece veznine de başvurmuşlardır. Akademik Hemid Araslı’nın da kaydettiği gibi çağdaş Irak-Türkman edebiyatı genellikle Türkiye ve Azerbaycan edebiyatından etkilenmiştir. Onlarla mukayesede Arap edebiyatının etkisi çok az olmuştur. Gerçekten bu etki Irak-Türkman şairlerinin yaratıcılığında kendisini belirgin şekilde gösterir. Hece şiirini Servet-i Fünun şiirleri ile kıyaslayan Dr. F.M. Bayat yazıyor: “Servet-i Fünuncular Arapça, Farsça kelimelerle kurallardan artıklamasıyla faydalanmış, bu yüzden halka değil, mutlu azlığa müracaat etmişler. Amma kapalı olsa da bile cemiyetin problemlerine yer vermişler.

Yeni şiirimiz ise kendi dilimize bağlı olmakla bütün yabancı söz ve kelimelere yer vermemiş, dilimizin kendi kurallarına bağlı olmuştur. Bu nedenle de Servet-i Fünun şiirinin aksine halkımızın en geniş kitlelerine hitap etmiş, cemiyeti düşündüren meselelere hem kapalı hem de açık şekilde dokunmuştur. Buna göredir ki, yeni şiirimiz klasik şiirimize karşı koyularak cemiyet tarafından desteklenmiş, giderek onun yerini işgal etmiştir”.[11] Hece şiirinin gazeli sayılan lirik şiirler, demek olar ki, bütün Türkman şairleri tarafından yazılmıştır. 20.yüzyılın sonlarına doğru kapsadığı konuların çeşitliliğine göre lirik şiir yazan şairleri böyle tasnif edebiliriz: keder ve ıztırap motiflerine geniş yer veren şairler Besim Demirçi, Muhammedali Ahmed Bayatlı, İzzeddin Abdı Bayatlı, umut ve teselli veren şiirleriyle Mustafa Kemal Ahmed, gurbet ve yalnızlık duygularını yansıtan şiirleriyle Sabir Mardan, Sabir Demirci, Salah Nevres, M.Kamal Ahmed ve başkaları tanınmışlar.

Yapılan araştırmalar gösterir ki, Irak-Türkman şiirinde divan şiirinden çok önceler hece vezni varolmuştur. “Bu şiirin ölçüsü parmakla sayılır. İslamiyet’ten önce Türk şiirinde dikkat çeken dörtlüklerin çoğu hece ölçüsündedir. Bu şiir halkın iç dünyasını kendine özgü tarzda yansıtan bir şiir türüdür. Ölçüsü (7, 8, 10, 11, 12, 14) yani parmak ölçüsüyle sözler hecelenir. Bu ölçü bize Orhun-Yenisey abidelerinden, Dede Korkut destanlarından tanıştır. Yunus Emre, Ahmed Yasevi ve Hatayi gibi şairlerin şiirleri heceyle yazılmıştır. Dolayısıyla bu şiir bizim milli veznimiz sayılır”[12].

Irak-Türkman edebiyatında 50’li yıllardan sonra hece vezninde yazan şairlerin sırası daha da genişlenmiştir – İzzeddin Abdi Bayatlı, Abdullatif Benderoğlu, Ebdüleziz Semin, Receb Hesen, Esed Erbil, Muhammed Ömer Hemzeli, Hisam Hasret, Muhammed Abdulla Kerküklü. Sonrakı devirlerde de büyük yetenek sahibi şairler arasında bu tür şiire başvuranların sayısı çoktur: İsmayıl Serttükmen, Hasan Kevser, Selahattin Nacioğlu, Esat Erbil, Seyfeddin Biravçı, Şemseddin Küzeci, Sami Tütünçü, Salah Behlul, Mustafa Ziya, Saidoğlu, Rıza Çolakoğlu, Şemsettin Türkmenoğlu, Faruk Faik Köprülü, Sabah Abdullah Kerküklü, Hazım Şükür Dakuklu, Fevzi Ekrem Terzioğlu, Mehmet Mehdi Beyatlı ve başkaları.

Muasır Irak Türkman edebiyatçıları arasında hece şiirinin en çok yedi’li ve onbir’li kalıpları kullanılmıştır ve bunlar başlıca olarak halk edebiyatı ürünlerinin özelliklerine bağlı yazılır. Hece şiiri örneklerinde sevgi, aşk konusu geniş bir yer tuttuğu gibi, yurtsal ve ulusal konuların da ağırlığı vardır. Irak Türkman hece şiirinin esas ana temaları vatan, memleket sevgisi (özellikle Kerkük sevgisi), kahramanlık, yiğitlik, yurt ve tabiat güzellikleri, doğduğu yere özlem, sadakat, iztırab, gurbet acısı, kederi, aynı zamanda memleket insanını düşündüren sosyal adaletsizlik, milli kültür ve tarihi konular, milliyetçilik duyğuları, halkın yaşama tarzı, milli değerleri, milli özgürlük mücadilesi veb. sayılabilir. Çağdaş Türkman edebiyatçıları arasında önde gelen şairlerden biri Mustafa Ziya hece ölçüsünde sağlam dili ve akıcı anlatımıyla bir çok konuyu şiirlerinde ele almış, yurd sevgisi, gurbetde vatan özlemini dile getirmiştir. Şair “Gel” şiirinde güzel ve sevimli misralar ortaya koymuş, duyğularını böyle ifade etmiştir:

 

Uzanır memleketten

Gönlüme bir dertli el.

Bir özlem dikenlenir

Ruhumun yuvasında.

 

 Gurbette seni görmek

 Yurdu görmeğe benzer.

Sen yurdum gibi güzel

Şehirler sende gezer[13].

Muasır Irak Türkman edebiyatının diger ilgi çeken önemli isimlerinden biri Şemsettin Küzeci de milli ruhlu ve güçlü düşünceleri ile hem sosyal muhitde, hem de edebiyat çevrelerinde saygı duyulur bir kimliğe sahibtir. Vatansever şairin şiirlerinde bir çok çağdaşları gibi yurduna hitaben bedbinlik, şikayet, küskünlük, yurd özlemi, gurbet acısından doğan duyğular ön plandadır. Ş. Küzeci milli uyanış uğrunda zaman zaman katliamlara uğrayıb varoluş mücadilesi sürdüren ve bu yolda yüzlerce şehit veren Türkman halkının kalemi ile özgürlük savaşı aparan onlarla şairinden biridir. Başı üzerinde daim kara bulutların dönüp dolaştığı doğma yurdunun hasreti ile yaşayan şair “Yurd sevgisi” koşmasında bu acıyı ifade etmiştir:

Acılar yüzünden yurttan göç ettim

Dilimi severken büyük suç ettim

Atamın emeğin erken hiç ettim

      Bilmedim bu gurbet çok çok acıymış

      İnsana en yakın: kardeş bacıymış.

 

…Yurdumdan göçeli evim yastadır

Duydum ki annemin hali hastadır

Diyorlar, çabuk dön son nefestedir

      Dostlarım, yerime anamı görün

      Okşayın gönlünü, halini sorun.

Ata yurdunda ana dili sevgisi suç gösterilerek hapis cezası alan şair büyük işkencelerden sonra bu nedenle gurbete göç etmek zorunda kalmıştır. Onun tüm şiirlerinde yurdunun sabahına umudu büyüktür:

Döneceğiz bir gün ata yurduna

Varacağız halkın tek umuduna

Can azizim Vatan kurban adına

     Bitecek bu gurbet güller açacak

     Dağılır karanlık sökünce şafak[14].

Irak Türkmanlarının halk edebiyatında mani dörtlükleri en çok ilgi çeken manzum örneklerin başında gelir. Türkmanlar mani türüne horyat, hoyrat veya koyrat isimlerini verirler. Hoyrat klasik edebiyat ile halk edebiyatının özelliklerini birleştiren başlıca ve en yaygın nazım türü olarak yazılı edebiyatta da kendine önemli yer bulmuştur. Türkman edebiyatçıları arasında tüm yaratıcılığı boyu hoyrat yazmayan bir şair görmek hiç mümkün degildir. Irak Türkmanlarının yaşadıkları tüm bölgelerde yaygın olan ve sevilen hoyratlarda halkın dünya görüşü, tüm yaşam hikâyeleri: sevinç ve hüzünleri, kederi, üzüntüsü, sevgisi, şikayeti, derin anlamları ile dörtlüklere yansımış, bu gün de Türkmanlara özgün sanat eseri olarak kabul edilmektedir. Eserleri Türkman toplumu tarafından büyük bir zevkle ve ilgiyle izlenen şair ve yazarlar arasında önemli yeri olan Faruk Faik Köprülü hoyratlarında halk ağzını kullanmış, ayrıca vatan, millet, toprak sevgisi, yaşama sevinci, aşk konusu, halk sorunları gibi temaları işlemiştir:

Bu menim hoyrat gönlüm

Eder dad feryat gönlüm

Yar gitti bir de gelmez

Bes sayığla yat gönlüm.

 

Aşk aşığın huyudur

Görünmez bir kuyudur

Neyim varsa apar git

Gönlüm sebil suyudur[15].     

Irak Türkman yazılı edebiyatında tanınmış bir çok isimler güzel dörtlükler yazmışlar, hoyrat türünde sevilen eserler vermişlerdir. Onlar arasında seçilen edebi ürünler vermiş kadın şairler de vardır. Bu şairlerden biri de Remziye Habib Meyyasdır. Şairin özellikle Kerkükü iftiharla anlatan hoyratlarına da dikkat çekelim. Burada yeri gelmişken hemen şunu da ifade edelim ki Irak Türklerinin milli varlık simgesi olan Kerkük’ün vasfı tüm Türkman şairlerinin eserlerinde başlıca konudur. Burada Remziye hanımın Kerkükü mukaddes mekan anlamında bize sunan bazı hoyratlarına yer verdik:

Kerkük’üm aman Kerkük

Etrafı duman Kerkük

Allah’tan sonra sana

Getirdim iman Kerkük.

 

Kerkük başımın tacı

Yürekte bar ağacı

Kerkük’ten vazgeçmerem

Yıllarca çeksem acı[16].

20.yüzyıl Irak Türkman edebiyatında şairlerin heca şiirinin onbirli kalıbında yazdıkları destanlara da sık rastlanır. Destanların çoğu büyük Azerbaycan şairi Tebrizli Mehemmed Hüseyn Şehriyarın “Heyder Babaya Selam” destanına nazire olarak yazılmıştır. Türkman şairlerinin  de yazdıkları destanlarda ata yurdunun güzellikleri, vatana övgü, yigitlik, kahramanlık, aynı zamanda folklor ve halk geleneği üzerine işlenmiş konular ana fikir ve temalardır. “Gürgür Baba’ya Selam”, Ali Marufoğlu “Telafer Destanı”, Abdullatif Benderoğlu “Gürgür Baba Destanı”, Hüseyn Ali Mubarek “Tuzxumatu”, Sabır Rauf Demirçi “Dede Kamber Leylan Destanı”, Hasan Kevser Aktaş “Balım Babaya Selam Destanı”, Selahattin Nacioğlu “Ğulam Baba’ya Selam Destanı”, Esat Erbil “Erbil Kale Destanı”, Mehmet Mehdi Beyatoğlu “Kaytez Baba bir Ömür Destanı”, Rıza Çolakoğlu “Hıdır İlyas Destanı”, Şemsettin Türkmenoğlu “Gürgür Baba”, Burhan Yaralı “Erbil Destanı”, Faruk Faik Köprülü “Türk Dünyasına Selam”, Dr. Sabah Abdullah Kerkük’lü “Vatan Dastanı”, Fevzi Ekrem Terzioğlu “Tuz ve Balam Nurden Destanı”, Hazım Şükür Dakuk’lu “Davut Babaya Selam Destanı” veb. dikkate değer destan yazan şairler Türkman kalıtını ve geleneklerini şiir dizelerinde söz varlığıyla koruma gerekliliğini vurğulamışlar. Ayrıca, bu destanlarda milletin tarihi geçmişinden izler taşıyan ve bölgenin etnik yapısı ile ilgili toponimler (yer adları), oronimler(dağ adları), hidronimler (doğal su olan yer adları) ve oykonimlerin(mesken, yurt adları) geniş bir şekilde yer aldığı görülmektedir. Çağdaş Türkman şairleri sade ve tabii dilde yazdıkları destanlarda milli duygularla yüklü vatan, memleket manzaralarını canlandırmağa çalışmış ve böylece halk şiirinin etkisini yoğun bir şekilde hissettirmişler. Halk edebiyatından önemli ölçüde yararlanmış Türkman şairlerinden biri Dr. Sabah Abdullah Kerkük’lü “Vatan Destanı”nda bugünümüz zevkiyle Vatan, Toprak, Millet sevgisinin önemine dikkat çekmiştir:

Çocuk iken annemizin vasiyeti

Sütüm size Tanrının emaneti

Sevin yavrum vatan toprak milleti

Vatan ile artık erler geveni

Hep halk sever yurd toprağın seveni[17].     

“Heyder Baba” kervanına katılan şairler arasında Selahattin Nacioğlu da “Ğulam Babaya Selam Destanı” ile önemli bir yer almaktadır. Yurt sorunlarıyla yakından ilgilenen, Türk kültürüne bağlı olan şair destandakı ikinci beşlikte Irak Türkmanlarının yaşadıkları esas bölgelerin etnik harıtasını göz önünde bulundurur:

Ğulam Baba, kax gedeğ Mendeliye

Bu aşk meni dönderipti deliye

Yaşım on dört benzediri elliye

Teleferden Mosul, Erbil, Köprüye

Kerkük, Taze, Dakuk, hem Tuz, Kifriye[18].

Hece vezninde yazılan bu tür şiirin üstünlüğü müziksel, melodik olmasıdır ki, ağızdan-ağıza, kulaktan kulağa, yürekten-yüreğe yol bularak duyguları dile getirir. “Bu milli ölçünün yardımıyla şairlerimiz temiz bir dilde şiir yazmaya başladılar”. Bu tür şiirin geniş yayılması divan şiirinin edebiyat tarihinde yerini güzeşte gitmeli olduğunu gösterdi. Çünkü hece vezninde yazılan bu şiir “dilin güzelliğini, Irak Türkmanları arasında yayılmış şivelerin özelliğini yansıtan bir dönem noktası addedilmektedir”.

Sonuç

Bütün zenginliğiyle uzun ve zor bir yol kat etmiş Irak-Türkman edebiyatı önemli türlerle verimli dönemler yaşayarak Türkmanların hayatında halkın sevinci, kederi, kaygıları, en başlıca olarak ise doğma dilini yansıtma açısından önemli rol oynamıştır. Irak-Türkman şiirinde hece ölçüsüyle şiirlerini yazan şairler, eski klasik divan şiirinin büsbütün tersi sayılan bir yönteme başvurdular. Çağdaş Irak-Türkman şairleri, hece şiiriyle, halkın ruhunu okşayan, halka daha fazla bağlanmayı, halkın acı ve sevinciyle ilgilenmeyi başardılar. Onların baş vurduğu bu düz yol, eski divan şiirinin imparatorluğunu çökdürmek için bir başlanğıç noktası olarak tarihe geçdi.

Irak-Türkman şairleri, hece ölçüsüyle yazdıklaı şiirleriyle, çağdaşlık bayrağını taşıyarak, anadilli şiirin parlak gelecegi için sarsılmaz temel ve dayanaklar bıraktılar. Halka seslenen, hece şiiriyle Irak-Türkman şiirinin yeni dönüm noktası saptanıldı. Her bir acıdan sevgi konusu, bu tür şiirlerde geniş bir yer tuttuğu gibi, yurtsal ve ulusal konuların da ağırlığı vardır.

Kaynakça

Said, Sinan, Irak’ta Türk Matbuatı ve Edebi Meseleler, Yayınlanmamış Doktora tezi. Baskı: 1969

Demirci, Rıza, Gelecek Nüfus Sayımı ve Irak Türkmanları, Kardeşlik Dergisi, sayı 6-7, Bağdad: 1970.

Daguglu, İbrahim, Çağdaş Türkman Şiirinin İstikametleri, Kardeşlik Dergisi, sayı 1/2, Bağdad: 1962.

Dadaşzade, Memmed Arif, Doğma Kaynaklara Bağlı, Edebiyat ve İncesenet Gaz. Bakı: 27 fevral 1973.

Rejioğlu, Mustafa, Şiir toplumun olmalı, Kardeşlik dergisi, sayı 1/3, Bağdad: 1962

Benderoğlu, Abdülletif, Irak-Türkmen Edebiyatı Tarihine Bir Bakış, 2 ciltte. I c. Türkman Kültür Müdürlüyü Yayınları (TKMY). Bağdad: 1989, 452 s.

Bayat, Fazil Mehdi, Türkman Tarihinden Yapraklar, Bağdad: 1975, 240 s.

Köprülü, Faruk Faik, Irak Türkmen Şiirine Bir Bakış, Yurt Dergisi, sayı 7, Bağdad: 2006.

Türkiye Dışındakı Türk Edebiyatları Antolojisi. VI. Azerbaycan-Irak (Kerkük) Türk Edebiyatı. T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları/ 1896, Ankara, 1997

Şemsettin Küzeci. Türkmeneli Edebiyatı Körfez Savaşı Sonrası 1991-2003. DGTYB Yayınları, Ocak 2005.

Şemsettin Küzeci. Kerkük Şairleri (Irak Türkmen Şairleri). I.Cilt. Ankara-2006.

Şemsettin Küzeci. Kerkük Şairleri (Irak Türkmen Şairleri). 2.Cilt. Ankara-2007.

Irak Türkleri Çocuk Edebiyatı Antolojisi. Kasım SarıKahya, Prof.Dr. Siham Zengi.Birinci baskı, 2012. Fuzuli Basımevi/Kerkük/Irak.

Səkinə Qaybalıyeva. İraq-Türkman Folklor Mühiti. Bakı, Elm və Təhsil, 2020.

 

[1] Doç.Dr.Sakine Qaybaliyeva, Azərbaycan Milli Elmler Akademiyası, Folklor İnstitutu

[2] Sinan Said, Irak’ta Türk Matbuatı ve Edebi Meseleler (Yayınlanmamış Doktora tezi, Baskı: 1969), s. 27

[3] Rıza Demirci, Gelecek Nüfus Sayımı ve Irak Türkmanları (Kardeşlik Dergisi, sayı 6/7, Bağdad: 1970), s. 60

[4] İbrahim Daguglu, Çağdaş Türkman Şiirinin İstikametleri (Kardeşlik Dergisi, sayı 1/2, Bağdad: 1962), s. 2

[5] Memmed Arif Dadaşzade, Doğma Kaynaklara Bağlı (Edebiyat ve İncesenet Gazetesi, Baskı: 27 fevral 1973), s. 4

[6] Mustafa Rejioğlu, Şiir toplumun olmalı (Kardeşlik dergisi, sayı 1/3, Bağdad: 1962), s.38-39

[7] Memmed Arif Dadaşzade, Doğma Kaynaklara Bağlı, s. 4

[8] Abdulletif Benderoğlu, Irak-Türkmen Edebiyatı Tarihine Bir Bakış (2 ciltte. I c. Bağdad:

Türkman Kültür Müdürlüyü Yayınları (TKMY), 1989), s. 15-16

[9] Fazıl Mehdi Bayat, Türkman Tarihinden Yapraklar (Bağdad: 1975), s. 179

[10] Fazıl Mehdi Bayat, Türkman Tarihinden Yapraklar, s. 185

[11] Fazıl Mehdi Bayat, Türkman Tarihinden Yapraklar, s. 223.

[12] Faruk Faik Köprülü, Irak Türkmen Şiirine Bir Bakış (Yurt Dergisi, sayı 7, Bağdad:2006), s. 39-41.

[13] Türkiye Dışındakı Türk Edebiyatları Antolojisi. VI. Azerbaycan-Irak (Kerkük) Türk Edebiyatı. T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları/ 1896, Ankara, 1997, s. 479.

[14] Şemsettin Küzeci. Türkmeneli Edebiyatı Körfez Savaşı Sonrası 1991-2003. DGTYB Yayınları, Ocak 2005. s. 60.

[15] Şemsettin Küzeci. Kerkük Şairleri (Irak Türkmen Şairleri). I.Cilt. Ankara-2006. s. 134.

[16] Şemsettin Küzeci. Kerkük Şairleri (Irak Türkmen Şairleri). 2.Cilt. Ankara-2007. s. 492.

[17] Irak Türkleri Çocuk Edebiyatı Antolojisi. Kasım SarıKahya, Prof.Dr. Siham Zengi.Birinci baskı, 2012. Fuzuli Basımevi/Kerkük/Irak. s.230.

[18] Səkinə Qaybalıyeva. İraq-Türkman Folklor Mühiti. Bakı, Elm və Təhsil, 2020. s. 69.

RELATED ARTICLES

Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler

Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler Fazıl Mustafa* Genel olaraq Türk toplulukları bilim adamları için konuların tarihsel metodoloji üzerinden çözümü aktüel olduğundan sosiolojik metodoloji...

Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi

Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi FİRAS AĞAOĞLU firasagaoglu1@gmail.com  Nüfus sayımları, bir ülkenin demografik ve sosyo-ekonomik yapısını anlamak için vazgeçilmez bir aracı temsil etmektedir. Bilimsel temellere...

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Rusya-Ukrayna arasındaki füze gerilimi) ‘Benden sonrası tufan’ anlayışıyla bir yere varılmaz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(Rusya-Ukrayna arasındaki füze gerilimi) Bunlar bölgeyi, dünyayı büyük bir savaşın eşiğine getirebilir. 'Benden sonrası tufan' anlayışıyla bir yere varılmaz."...

Most Popular

Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler

Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler Fazıl Mustafa* Genel olaraq Türk toplulukları bilim adamları için konuların tarihsel metodoloji üzerinden çözümü aktüel olduğundan sosiolojik metodoloji...

Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi

Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi FİRAS AĞAOĞLU firasagaoglu1@gmail.com  Nüfus sayımları, bir ülkenin demografik ve sosyo-ekonomik yapısını anlamak için vazgeçilmez bir aracı temsil etmektedir. Bilimsel temellere...

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Rusya-Ukrayna arasındaki füze gerilimi) ‘Benden sonrası tufan’ anlayışıyla bir yere varılmaz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(Rusya-Ukrayna arasındaki füze gerilimi) Bunlar bölgeyi, dünyayı büyük bir savaşın eşiğine getirebilir. 'Benden sonrası tufan' anlayışıyla bir yere varılmaz."...

Yok Olmayı İstemiyorsak!

Yok Olmayı İstemiyorsak! Fevzi Türker Osmanlı İmparatorluğu, 623 yıllık tarihinin ilk yarısında bir Türk devleti olarak fetihleriyle esas büyümesinin büyük bölümünü bu dönemde gerçekleştirmiştir. İkinci yarısında...

Recent Comments