
UYAN TÜRK!
Fevzi Türker
Osmanlı İmparatorluğu’nu yıllarca uğraşıp Birinci Dünya Savaşı sonrasında (1914-1918) yıkabilen batılı emperyalist devletleri, Türklerin kutsal yurdu Anadolu coğrafyasını da bölük pörçük ederek Türksüzleştirmeye çalışmaktadır. Batının uşakları efendilerinin projelerine uygun olarak yapmak istedikleri anayasal değişikliklerle Atatürk’ün kurduğu Türk Cumhuriyetini, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletini de Türkiye milleti olarak değiştireceklermiş.
Yüzbinlerin kanıyla ve canıyla kurulan Türk Cumhuriyeti, Türk-Kürt-Arap federasyonuna dönüştürülecekmiş. Yüce Türk milleti bu hain oyuna gelmeyerek şiddetle karşı koyup cumhuriyetini var gücüyle koruyacaktır. Batının Türkçeye karşı kini, düşmanlığı ve kirli hedefi yeni değildir. Asırlar önce başlayan batının Türk düşmanlığını üç başlıkta özetleyebiliriz:
Kama Tarkan tarafından M.S 370’de kurulan Avrupa Hun İmparatorluğu, Avrupa’nın büyük bölümüne 96 yıl hükmederek onların korkulu rüyası olmuştur.
Haçlıların Kudüs’ü ele geçirmek amacıyla düzenlediği bilinen en büyük çaplı seferlerinin (1095-1291) hezimete uğratılmasında Selçuklu, Memlükler, Atabek gibi Türk devletlerinin büyük rolü olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanları fethinden sonra 1529’da başlayan Viyana Kuşatması, batılıların şuuruna yerleşen başka bir Türk korkusudur.
Batının kötü niyetleri, Türkiye ile sınırlı kalmamıştır. Batı, Türklerin coğrafya isimlerini bile değiştirdi. Mesela Türkistan ismini Orta Asya olarak değiştirdi. Şimdi de Türk olan Balkan ismini Güney Doğu Avrupa olarak değiştirmeye çalışıyor. Benzer şekilde Kıbrıs’ta, Türklerin özgürlüklerini ellerinden alarak yeniden Rumların esiri haline getirmeye çalışmaktadır. Batının hedefinde Türkistan’ın batısıyla doğusu var. Doğu Türkistan’da 25 milyon Türkü Çinlileştirmeye çalışılmaktadır. Doğu Türkistan ülkelerine ise hala Rus zihniyeti hakim.
Milletler, tarihleri boyunca dillerini korumaya ve yaymaya çalışmışlardır. Dünyanın en geniş toprağına (17 milyon km2) sahip Rusya federasyonun nüfusu, toprağına oranla az olduğundan (141 milyon) 22 özerk bölgenin 7’si Türk olan bu bölgelerde 12,6 milyon Türk kökenli yaşamaktadır. Rusya’nın, az olan nüfusunu artırmak amacıyla ülkesindeki azınlıkları Ruslaştırmayı planladığı bilinmektedir. Azerbaycan cumhuriyetinde halkın %98’i Türktür ve Türkçe konuşmasına rağmen, ülke anayasası, devletin dilinin Azerbaycanca olduğunu yazmaktadır. Güney Azerbaycan’ın 45 milyon Türk nüfusu Farsların insafına terk edilmiştir.
Balkan Türklerinin filmlere konu olan Türkiye’ye göçlerinin dramı, batının Osmanlıya karşı başlattığı ayaklanmalar nedeniyle 1912’de başlamıştır. Balkan göçünü, 1996’da faşist Bulgaristan lideri JİVKOV’un Türkleri zorladığı göç izlemiştir. Avrupa’da Türk demek Müslüman demek olduğundan, Sırplarla Hırvatlar, Türklerden öç almak için “uygar” Avrupa’nın gözü önünde 1992-1995 savaşında yapılan katliamlarda yüzbinlerce Müslüman boşnağı şehit etmiştir.
Türklerin Anadolu’da, Türkistan’da, Balkanlarda ve Ortadoğu’da düşmanları çok. Irak ve Suriye’de Türkmenlere uygulanan asimilasyonla katliam yöntemleri, başta İngiltere olmak üzere batının Türklerle ilgili planları dahilinde uygulanmıştır.
Tarihten gelen bunca düşmana ve düşmanlığa karşı dünya Türklerinin umudu Türkiye’nin; her alanda özellikle askeri, teknolojik ve iktisadi olarak çok güçlü olması gerekirken Türkiye Türk dünyasıyla ilgili olarak da uzun vadeli stratejilere sahip olmalıdır. Gerçek manada ivedilikle Türk birliğinin temeli, her alanda Türkiye Cumhuriyeti’nin öncülüğünde atılmalıdır.
Türkiye; Türk dünyasının yetiştirdiği büyük fikir adamı İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” sözüne uygun şekilde her alanda çok güçlü olmadıkça ve gerçek manada bir Türk birliği kurup hayata geçirmedikçe, batı Türkiye’ye ve Türk dünyasına karşı bildiğini okuyup yıkıcı hedeflerini sürdürmeye devam edecektir. Ne demiş atalarımız “Su uyur düşman uyumaz.” Düşman uyumadığına göre, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk dünyası da bu düşmana karşı güçlü ve uyanık olmalıdır!