
Alİ BAYATLI- Bağdat/ Cuma günü Riyad’da toplanacak olan Arap liderlerinin düzenleyeceği küçük zirve, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistinlileri Gazze Şeridi’nden Mısır ve Ürdün’e zorla göndermeyi öngören planına karşı bir tepki olarak öne çıkıyor. Bu toplantı, Filistinlilerin yerinden edilmesini reddetmek konusunda Arap dünyasında nadir bir görüş birliğine ulaşarak, stratejik bir siyasi dönüşüm noktasını temsil ediyor.
Birmingham Üniversitesi Dış Politika uzmanı Ömer Karim, bu zirvenin onlarca yıldır Filistin davası ve Arap dünyası için en önemli buluşma noktalarından biri olduğunu belirtiyor; çünkü toplantı, Trump’ın provokatif politikalarına karşı bir platform işlevi görüyor. Suudi hükümetine yakın bir kaynağa göre, Arap liderler “Trump planına alternatif olarak, Gazze için yeniden inşa planı” üzerine görüş alışverişinde bulunacaklar. Bu girişim, 1948’de yaşanan “Nekbe” acısını yeniden canlandırmayı engellemeyi hedefliyor.
Trump’ın iki hafta önce açıkladığı ABD planı, Gazze Şeridi üzerinde ABD kontrolü kurarak yıkılan bölgeleri “Orta Doğu Riviera’sı”na dönüştürmeyi öngörüyordu; bu plan, yaklaşık 2.4 milyon Filistinlinin Mısır ve Ürdün’e zorla gönderilmesini içeriyordu, ancak geri dönüşlerine dair net bir strateji sunmuyordu. Buna karşılık, önerilen Mısırlı plan, Gazze’nin yeniden inşasının üç aşamalı bir süreç içinde gerçekleştirileceğini öne sürüyor. İlk aşamada, altı ay boyunca ağır ekipmanlarla enkaz kaldırılacak ve Filistinliler için üç güvenli bölge belirlenecek; geçici konutlar sağlanırken insani yardımlar da akmaya devam edecek. İkinci aşama, halkın yerinde kalmasını esas alarak uluslararası bir inşa konferansı düzenlemeyi, üçüncü aşama ise iki devletli çözüme yönelik siyasi bir yol haritası başlatmayı hedefliyor.
Katar, bölgenin geleceğinin tamamen Filistinlilerle ilgili olduğunu vurgularken, üst düzey yetkililer, her alternatif planın Hamas’tan arındırılmış olması gerektiğini belirtiyor; çünkü Hamas’ın varlığı, ABD yönetimi ve İsrail tarafından kabul edilemez bulunuyor. Ömer Karim, Arap dünyasının tüm unsurlarını bir araya getiren güçlü bir birlikteliğin, ABD baskılarına karşı dayanışma gösterilmesinde elzem olduğunu ifade ediyor.
Bu süreçte, planın finansmanı da en büyük zorluk olarak öne çıkıyor. Bir Arap diplomat, Fransız ajansı France Press’e verdiği demeçte, finansmanın nasıl sağlanacağının temel engel olduğunu belirtti; bazı ülkeler, örneğin Kuveyt, insani nedenlerle para aktarımı yapacakken, diğer Körfez ülkeleri belirli şartlar talep edebiliyor. Ömer Karim ayrıca, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Katar ve Mısır garanti vermedikçe harcamaktan kaçınacaklarını ifade etti.
Sonuç olarak, Riyad’daki bu Arap zirvesi, Trump’ın provokatif politikalarına karşı Arap liderlerinin ne denli kararlı olduklarını ve Filistinliler için daha aydınlık bir gelecek inşa etmek adına birlik olmaları gerektiğini ortaya koyuyor. Bu toplantı, bölgesel zorluklara karşı dayanışma ve iş birliğini pekiştirerek, Arap dünyasının geleceği için stratejik bir dönüm noktası oluşturmayı hedefliyor.