
SITORAI MOHI XOSSA SARAYI
Shoxijahon Urunov*
Sitorai Mohi Xossa Sarayı, XIX-XX yüzyıllara ait benzersiz bir mimari komplekstir ve Buhara emirleri tarafından inşa edilmiştir. Buhara şehir merkezinden yaklaşık 4 km kuzeybatıda, sakin ve temiz havası ile dikkat çeken bir bölgede yer almaktadır. Sarayın özgün mimari yapısı, Doğu sanatının ve geleneksel el işçiliğinin en güzel örneklerini barındırmaktadır.
Bu görkemli saray, Buhara’daki Mangıt hanedanının üçüncü kuşağına aittir. İlk yapılar Nasrullah Han (1826-1860) ve Muzaffar Han (1860-1885) dönemlerinde inşa edilmeye başlanmıştır. Daha sonra, Abdullahad Han (1885-1910) döneminde saray alanına muhteşem bahçeler eklenmiştir. Ancak, sarayın ana yapıları Buhara’nın son emiri Said Emir Alim Han (1910-1920) tarafından inşa edilmiştir.
Sarayın toplam alanı yaklaşık 10 hektar olsa da günümüze sadece 6,7 hektarlık kısmı ulaşmıştır. Kalan bölümler zamanla kaybolmuş veya farklı amaçlarla kullanılmıştır. Sarayın ana giriş kapısı, göz alıcı süslemelere sahiptir ve ihtişamıyla ziyaretçileri hayran bırakmaktadır. Portal bölümünde “Sultan, Allah’ın yeryüzündeki gölgesidir.” anlamına gelen Kufi yazısıyla işlenmiş bir hadis bulunmaktadır. Ayrıca, kapının üst kısmında “Hükümdarların mutluluğu adalet ile inşa edilmiştir.” şeklinde bir başka yazı yer almaktadır. Bu kapıdan yalnızca hükümdar, ailesi ve yüksek rütbeli konuklar geçiş yapabilirdi.
Ana girişten içeri girildiğinde, sağ tarafta hazine odası, sol tarafta ise muhafızların odası yer almaktadır. Sarayın kuzey tarafında bulunan ikinci kapı, havuzun yakınında yer almakta olup günümüzde restore edilmiştir. Eskiden bu kapının balkonundan emirin ahırları ve fil barınağı gözlemlenebilirdi. Saray çalışanları ve görevliler bu kapıyı kullanarak içeri girerdi.
Kompleks, iki ana avluya ayrılmıştır: “Havli Darun” (iç avlu) ve “Havli Berun” (dış avlu). Bu iki avlu arasında, Semerkant kavak ağacından yapılmış kapılarla geçiş sağlanan bir koridor bulunmaktadır. Sarayın girişindeki beyaz kapının üzerine 1905 yılında yazılmış bir yazı mevcuttur:
“Müminlerin emiri, padişahın emriyle üstün derecede onarıldı. Gökyüzü altında böylesine güzel bir yapı yoktur. Onu gören herkes: ‘Selam verdik, bin aferin’ der. Usta Şirin’e tarihini sordum; ‘Ey yüce köşk, yeryüzündeki cennet’ diye yanıtladı.”
İç avlunun en önemli bölümü, selamlık alanına açılan geçittir. Bu bina, 1911-1915 yılları arasında inşa edilmiştir. Binanın iki tarafında çeşitli odalar bulunmakta olup, bunlardan biri zarif bir ahşap revak ile süslenmiştir. Revak, sekiz sütun üzerine oturtulmuş olup, dört oymalı kemer ile tamamlanmıştır. Duvarlarda resmedilmiş yasemin dalları, selam vermeye gelen ziyaretçilerin tevazuunu simgelercesine tasarlanmıştır. Ahşap oymacılığının ünlü ustası Karimjon Takhta tarafından yapılan revak, firuze rengiyle bezenmiş ve her bir detayı sanatsal bir estetik sunmaktadır.
Avlunun merkezinde bulunan mermer havuz, özel bir fıskiye sistemi ile süslenmiştir. İki mermer balık ağzından fışkıran su, havuzun estetik yapısını tamamlamaktadır. Bu fıskiye sistemi, Almanya’dan getirilen mekanizmalar ile çalıştırılmış ve sarayın teknolojik gelişmişliğini gözler önüne sermiştir. Ancak, günümüzde fıskiye aktif durumda değildir. Sarayın iç mekân dekorasyonları ve mobilyaları farklı ülkelerden getirilmiştir. Örneğin, avizeler Polonya’dan, lambalar Avusturya’dan, parke tahtaları Rusya’dan, kapı kolları İngiltere’den, soba seramikleri Almanya’dan, vitray camlar Fransa’dan, aynalar ise İtalya’dan getirilmiştir. Bu unsurlar, Doğu ve Batı mimarisinin uyumlu birleşimini gözler önüne sermekte ve Sitorai Mohi Xossa Sarayı’nı eşsiz kılmaktadır. Saraydaki değerli eşyaların büyük bir kısmı, Rus İmparatorluğu tarafından Buhara Emirliği’ne hediye edilmiştir.
Sarayın en etkileyici bölümlerinden biri olan “Xonai Safed” (Beyaz Oda), olağanüstü güzelliği ve ince işçiliği ile dikkat çekmektedir. Ünlü usta Şirin Muradov tarafından yapılan bu oda, 1912’de inşa edilmeye başlanmış ve 1914’te tamamlanmıştır. Odada ayna üzerine işlenmiş alçı süslemeler bulunmakta olup, bu teknik Buhara’da ilk kez uygulanmıştır. Tiyatral ve sinematik açıdan da büyük öneme sahip olan bu oda, “İf Kalesinin Mahkûmu” adlı filmin bazı sahnelerine ev sahipliği yapmıştır. Yarım ton ağırlığındaki devasa avize Varşova’da üretilmiş, lambaları ise Viyana’dan getirilmiştir. Duvarlardaki dekoratif unsurlar arasında, Rusya’dan getirilen ince cam parçaları dikkat çekmektedir. Alçı süslemelerle çevrili bu aynalar, mekânı 40 bin farklı yansıma ile aydınlatmakta ve olağanüstü bir atmosfer yaratmaktadır. Odada yer alan tunç avize 500 kg ağırlığında olup Polonya’da üretilmiştir. Sarayın bir diğer önemli mekânı “Xonai Intizor” (Bekleme Salonu) olarak bilinen odadır. Ziyaretçiler, emir huzuruna çıkmadan önce bu odada beklerdi. Buradaki dekorasyon üç ana unsurdan oluşmaktadır: duvar süslemeleri, mukarnaslı tavan işlemeleri ve tabana yakın yatay süslemeler. Ayrıca, Venedik’ten getirilen büyük aynalar da mekâna ayrı bir zarafet katmaktadır. Bekleme salonuna bitişik olan “Xonai Bozi” (Eğlence Odası) ise satranç, dama ve domino gibi oyunların oynandığı bir alan olarak kullanılmıştır. Bu odanın dekorasyonunda Fransız vitrayları ve zarif ahşap süslemeler ön plana çıkmaktadır.
*Buhara Devlet Pedagoji Enstitüsü Öğrencisi