
Eluca Atalı’dan Şiirler
Kendini Getir
Bize gel…
Yalnız gel, başka hiçbir şey istemem!
Ellerin boş olsun, yanında,
Havada salına salına.
Ayaklarının altında yabancı patikalardan
Toprak izi kalmasın.
Deniz kenarından yalnız geçersen eğer,
Ayaklarını yere sertçe vurmana gerek yok.
Ne gerek var onları kumsalda çırpmaya?
Zaten kum, yabancı ayaklara takılıp kalmaz,
Kendi sahili için yaratılmıştır ancak.
Ayaklarını kaldırıp yeni adım izleri bıraktığında,
O yine önceki izlerin üzerine kayar düşer.
İsyan et,
İnsanı kendisinden koparanlara…
Cep telefonunu fırlat, kır, taşlara vur,
Umursama pahalılığını!
Eşyaları çoğaldıkça hiçleşir insan.
Onlar, insanı kendisinden koparır.
Ya da kapat, bırak bir yere.
Yabancı, dış sesleri doldurma kulaklarına.
Saatini aç!
Aç, fırlat çok uzaklara,
Gücün yettiği kadar.
Deniz kenarından dönüyorsan eğer,
Dalgalara koş, götürsün seni enginliklere!
Doğrudan evinden geliyorsan,
Yanına almayı sakın aklından geçirme.
Masanın üzerine bırak.
Veya kalsın orada, son bıraktığın yerde,
Seni bekleyedursun.
Zaman ne ki, ona kendini teslim edesin?
Varlığını boş çerçeveye sıkıştırasın!
Ben seni zamana mahkûm
Beklemiyorum.
Kendin gel, sadece kendin!
Ellerin yanlarında,
Havada, özgürce oynaya oynaya.
Sadece
Öz varlığını kendinle getir.
Yolda şaşırıp başka semte dönmeyesin diye!
***
Büyüktüm
Peşimden kaç taş fırlattılar,
Saymadım!
Saymayarak büyüdüm.
Bir gün sinirden daha büyüğünü fırlattılar,
En büyüğünü.
O zaman daha büyüktüm!
Gördüm, görmezden gidim.
Saymadığım için
Adresi değişti.
Taş gelip başa çarpacağına,
Taş gelip
Taşa çarptı.
Taş taşa çarptığında
Ne yaman ses çıkarmış?
Sesinden sahibi telaşa düştü…
***