ÇAĞDAŞ KÜRT ŞİİRİNDEN SEÇMELER

ÇAĞDAŞ KÜRT ŞİİRİNDEN SEÇMELER

Sevgideğer Dr. Zana Baykal’a…

 

— KARANFİL

Sen bir renk

Bende koku

Birleşirsek

Evren hep

Karanfil olacaktır

* * *

Sen bir kalem

Ağlayışın, şiir

Ne istediğin olayım

Bir şişe kan

Yoksa bembeyaz

Bir kâğıt…?

Kubat CELİZADE

 

— ZAFER

Masa üzerinde

Başını son bardağın

Kenarına bıraktı

Kulakları sayık

Sabah kuşlarının

Sesini… Bekliyordu

Abbas ASKER

 

((IŞIK))

Boşluğun gölgesinde duranlar

Can mı veriyordular…?

Damağımızı bir kuru yuvaya dönderip

İçinde ateşi yakmak için

Yoksa.. Canımızı nulu bulutlara

Döndermek için

Ayakları:

Her işi yaparken

Çamurlu yollarda kaydı

Hadi ey bu dünyanın garip şairi

Gel çek saçlarımdan… Yak boyat kalbimi

Sevginin kanı renginden

Ne haber ne kazanç… Bulunur

Senin daldalandan başka bir perde

Geceleri sokaklarda kalan çırayı

Sen yakmıştın

Hadi gel bir de direnelim

Öldükten sonra.

Sabahat TAHİR

 

DANIS

Ben ve sen

Dans ederken

Ellerimiz birleşir

Uzanır ufuk gibi

Bu ufkun üzerinden

Bir güneş bir ay gibi

Doğar batar başlarımız

Bir elektrik teli olabilir

Kollarımız

Bir tabur kuşlar

Durur üzerinde

Ona başka biri dokunursa

Anında güle döner*

Ahmet TAKANE

 

— (HAYIRSIZ BAKIŞLAR)

Ey şiir:

Yeter bu hayırsız bakışların

On dört yaşında

Bir kız gibi

Bakarım saçlarına

Rüzgârlar seslenirken

Bu yüreğimin penceresinden,

Onlar yandırırlar seni

Gözlerinden, sen bu

Yanan ağaçlardan

Güzel… Değilsin.

Latif HALMET

 

MAVİ

Yol başlarını bağlar, eski çağların kalıntıları

Üzerinden atlanırım, varlığımın kasırgaları

Gölgeli yılların uçurumlarına sokulur

Canım eğilir solmuş düşlerin pusularına düşer

Gece batarken. Dinlerin tünelleri ensesinden geleceğin tarihini okurum

Yarın: Yıpranmış yıldız

Şehrin bedeni: Tenasür kokusu

Ak: Martılar, ve perilerin kampeği

Dudaklarım erdemliğin öpüşüne uzanır, belki sokmaların önünü alırım, ellerimi mavi bir şehre uzatırken buzluğa döner…

Boş bedenim karanlıklar dolu

Paslı canımı kumlar delir

Kokmuş masumlarda kanadımı kan ve afyonların içine batırır geçerim beni şeytan yaratmış. Her gelen gölgenin kanadını omuzuma takmadı.

Yağan bir gülün eskiltini bana verdi

Sevda soludur

Şehir çöllük

Güller olgunluğu

Yel gölgelidir

Varlık eski uğurların o şorlu saman kokusu zaman anıların leşi kokusu

Toprakta, bir ömrün yanık kokusu

Azat AHMET

  • Çağdaş Kürt Edebiyatı’ndan, Yurt gazetesi, Bağdat, 20 Mayıs 1993, s 8.
  • Çev. Salah BEHLÜL
  • Rawyar JABBARİ