Behçet Kemal Çağlar’ın Kerkük Manileri

BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR’IN KERKÜK MANİLERİ

        Prof. Dr. İsa Kayacan

Ünlü şairimizin, araştırmacı, sanat ve edebiyat büyüğümüzün, Behçet Kemal Çağlar’ın “Kerkük Manileri”’nden örnekler vermeyeceğiz. O’nun Kerkük Manileriyle ilgili değerlendirmelerinden söz edeceğiz. İstanbul’da yayınlanan “Kardaşlık” Dergisinin Ekim-Aralık 2001 aylarına ait 12. sayısında yer alan Behçet Kemal Çağlar’ın unutulmayan yazılarından biri. Kerkük Manileri, başlığıyla verileni, yayınlananı:

-“Birkaç Salı, Atatürk için yazılmış şiirleri okuyacağımı söyledim ya, artık her uğrayışta Radyo evindeki masamın üstüne Atatürk için yazılmış manzumelerle dolu mektuplar kaplıyor…”

-“Kerkük’te petrol fışkırdığı kadar da mani kaynar. Hele cinaslı mani kafiyeleri aynı imlada, başka manada kelimelerden meydana gelen, his kıvranışlarını, kelime kelime oyunları ile meydana koyan maniler!”

         Dağda gam var,

         Derdim var, dağdağam var,

         Baktım bir dağ baş eğmiş,

         Bildim: O dağda gam var!.

Sonraki satırlarımızda, Behçet Kemal Çağlar anlatımından örnekler vermeye devam edelim: Amansız felek, zalem zaman bu!…Gün olur, yıllar yılı, dayanmış ve dikilmiş duran dağı, birden çökertmek fırsatını bulur!…dağ gider, silinir, tozu bir zaman kalır!… Tıpkı bir büyük adamın çökmesinden sona arkasından kalan inilti gibi:

         Zaman alır,

         Gün gider zaman kalır,

         Yıkılır yüce dağlar,

         Tozu bir zaman kalır,

Eh dünya bu! Dağ yıkılırda, dağ gibi yiğit yıkılmaz olur mu: Yine gerdin ağı sen / karayı sen ağı sen / Zülfün gibi incelttin  / Benim gibi dağı sen!

Kerküklü, kadrini bilmeyen sevgisinden anlamayan, sairliğine saygı beslemeyen Sevgiliyi de bağrına taş basarak terk edecek kadar erkektir: Yalnız hakkının yenmesine razı olmaz;

         Göz açar ah ederem,

         Derdinden darbederem,

         Hakkı yenmiş çobanım,

         Hakkım verin giderem!..

İnsan, Türk olur, yani çoşkun gönüllü, coşgun duygulu olur ve üstelik Dicle kıyılarının hurma bahçeleri içinde Irak semasının bol yıldızları altında oturursa şair olmaz da ne yapar? Kerkük o kadar Türktür ki, Türkiye’nin her meselesi ile bir kere harekete gelir. Türkiye’ye ait mesele Kerkük’ü bir Eğin, bir Edirne, bir Ankara kadar ilgilendirir, içinden sarsar.

Kerküklü, güzelliği insanda, tabiatta da, rüyada, gerçekte de sever. Bilir ki her müstesna güzelliği görüşte başına bir hal gelece, gönlüne bir ateş düşecektir. Yinede memnundur, yine de bu güzel belayı aranan, başına gelen de seve seve, güle güle katlanan bir hali vardır

*Hamle (Günlük Siyasi İl Gazetesi-Muğla İlinin Günlük Siyasi Gazetesi) 17 Eylül 2002