BARIŞ PINARI’NIN BÜYÜK BAŞARILARI
Dr. Hicran Kazancı*
9 Ekim 2019 tarihinde, Türk Ordusu’nun başlattığı Barış Pınarı Harekatı başarılı bir şekilde siyasi hedefine ulaşmıştır. PKK/PYD/PYG ve DAİŞ terör örgütlerinden arındırılmış 420 km uzunluğunda ve 32 km derinliğinde bir güvenlik koridorunun sağlanmasını hedefleyen Barış Pınarı, büyük ölçüde amacına ulaşmıştır. Akdeniz’e açılmasını planlanan terör koridorunun ortadan kaldırmasıyla, ABD-Türkiye görüşmesinde, Türkiye kayda değer kazanım elde etmiştir. ABD ise, Suriye’nin Kuzeydoğusunda yer alan Der ez-Zor’a uzanan yolu, kanadı altına aldığı PKK/PYD unsurlarını güneye çekerek, İran’ın Akdeniz’e açılan bağlantısını kesti. Başka bir değişle, hem Türkiye hem de ABD kazandı. Önümüzdeki süreçte, masa oyunları sonuca büyük etki yapacaktır. Türkiye, yetişmiş ve derin deneyimlere sahip olan hariciye mensuplarını sürecin içinde tutarsa, Adana Mutabakatı benzeri tarihe geçen başka bir diplomasi zaferi elde edecektir.
Batılılar Neden tepkili
2000’lı yılların başlarından itibaren ABD tarafından ileri sürülen Genişletilmiş Ortadoğu Projesi çerçevesinde bölgede kurulacak sözde Kürdistan, Irak’ın Kuzeyinde değil Suriye’nin Kuzeyinde kurulmasını planlamıştır. Bu bağlamda, Suriye’nin kuzeyinde kurulacak bir Kürt devletinin Türkiye’ye karşı tehdit oluşturmayacak söylemini, PKK elebaşı Öcalan tarafından Barış Süreci görüşmelerinde defalarca ileri sürmüştür. Kürt halkının varlığı kabul etmeyen Esad rejimine karşı hiç bir silahlı eylemi olmayan PKK, 1984 yılından itibaren batılı ülkelerin desteğiyle Suriye’ye karşı değil, Türkiye’ye karşı silahlı eylemler yapıyorlar. 2011 yılına kadar PKK Terör Örgütün içerisinde yer alan yaklaşık 2000 Suriye kökenli terör unsularının olduğu da bir gerçektir. Dolayısıyla, bölgede kurulacak her hangi bir yapının Türkiye’nin onayı olmadan gerçekleşmeyeceği kantatına varan batılılar, 1900’lı yıllardan bugüne dek Türkiye’ye karşı terör dayatması yapıyorlar. Söz konusu proje, Barış Pınarı Harekatı ile büyük darbe almasıyla, batılı ülkelerin tepside o kadar büyük oldu.
Türkmenler Olarak Çıkaracağımız Dersler
Irak’taki grupların haiz olduğu askeri ve/veya milis güçleri gibi bir silahlı yapısı olmayan Türkmenler, siyaseti besleyen gerçek bir kamu diplomasisinin acilen Kerkük’te teşkil edilmeli. Yani, Kerkük Stratejik Araştırmaları Merkezi gibi Türkmen siyasi partiler üstü bir merkezin oluşturulması. Türkmen siyasi partileri, geleceğe dönük doğru bilgiler ile bilgilendiren bu merkezin çalışanları, bölgenin gerçeğini doğru okuyan ve deneyim ile harmanlanmış yüksek eğitim sahip olanlardan olmalıdır. Başka bir değişle, bölgenin resmi ve mahalli dilini bilemeyen, bilimsel değil ideolojik öğreti doğrultusunda harekat eden ve 2003’ten sonra Türkmenlere yönelik yapılan terör eylemleri ile ilgili uluslararası alanda tanılan bir tek rapor bugüne dek sunamayan kişi/kirşlerden olmaması gerekir. Aksi takdirde, Irak’taki Türkmen siyaseti büyük krizlere gebe olmaya devam eder. Bu bağlamda, Türkmen meselesi ile ilgili yapılan hataları dile getirip yakın geçmişimizle yüzleşmezsek, gelecekte yapılacak hataları garanti altına almış oluruz. Dolayısıyla, Akademik bir çatı altında her türlü eleştirinin saldırı düzeyine ve sübjektiviteye varmama koşuluyla yapılabileceği noktasından harekât ederek, isimlendirerek eleştiri yaparsam ve/ veya yapmışsam bunu kişisel görüşlerimin ifadesi değil, bir tartışmanın bilimselliğe oturtulması ve akademinin bir gereği olarak algılamanızı özellikle vurguluyorum.
*ITC YK ve İdari Heyeti Üyesi