Irak’ta Seçimden Sonra Siyasi Gelişmeler
Ali BAYATLI – BAĞDAT / Irak’ta istikrar ve kalkınmanın güçlendirilmesine yönelik sürekli çabalar çerçevesinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Sayın Mohammed Al-Hassan, 18 Kasım 2025 Salı günü Duhok ilinde düzenlenen Altıncı Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu’nda yaptığı konuşmada, daha iyi bir gelecek inşa etmenin, kamu yararını önceliklendiren bilge bir liderlik gerektirdiğini vurgulamıştır. Al-Hassan, Irak halkının yaratıcı ve üretken bir potansiyele sahip olduğunu belirterek, halkın kalkınma ve ilerleme projelerine etkin katkı sağlayabileceğini ifade etmiştir. Özel Temsilci, “Gelecek mücadele siyasi değil, entelektüel ve bilimsel bir üstünlük alanıdır” diyerek, Irak’ın bu tür geleceğe dönük projeler için sağlam temeller atmaya başladığını belirtmiştir.
Al-Hassan, bölge halklarının, kriz ve işgal süreçlerinden sonra ciddi bir yük altında olduğunu vurgulamış ve özellikle Irak ile Ortadoğu’nun insanlık medeniyetlerinin beşiği olması sebebiyle bu yükün hafifletilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu bağlamda, BM’nin Irak’a her türlü desteği sunmaya hazır olduğunu belirten Al-Hassan, göç eden Ezidilerin kendi bölgelerine geri dönmelerinin, DEAŞ’a karşı mücadelenin tamamlanması açısından kritik bir adım olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca, Irak Anayasası’na saygı gösterilmesinin, federal ilkelere bağlı kalınmasının ve sıradan vatandaşların siyasi anlaşmazlıklardan uzak tutulmasının, sosyal ve yaşam istikrarı açısından önemine dikkat çekmiştir.
Diğer taraftan, Duhok kentinde Irak Cumhurbaşkanı Mesud Barzani ile Irak Federal Başbakanı Sayın Mohammed Shia Al-Sudani arasında üst düzey bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Toplantıya, önde gelen siyasi liderler de katılmıştır. Görüşmede, son parlamento seçimlerinin başarılı ve sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi nedeniyle tebrik ve kutlamalar paylaşılmış, seçim sonuçlarının Irak halkının çıkarlarını yansıtması ve halkın geleceğe dair beklentilerini güçlendirmesi gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, seçim yasasının daha adil bir temsil sağlaması amacıyla gözden geçirilmesi gerekliliği üzerinde durulmuş ve Irak ile bölgedeki siyasi gelişmeler tartışılmıştır.
Buna ek olarak, sosyal medyada ve çeşitli haber kaynaklarında, Şii akımı temsil eden Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu’nun mevcut Başbakan liderliğinde İmar ve Kalkınma Koalisyonu ile birleşerek yeni parlamentoda en büyük blok oluşturacağı ve hükümetin kurulmasına karar verecek çoğunluğa sahip olacağı yönünde yaygın haberler yer almaktadır.
Aynı bağlamda, “Egemenlik” İttifakı Başkanı Sayın Khamis Al-Khanjar, forumda yaptığı konuşmada Irak’taki Sünni bileşeninin meşru taleplerini vurgulamış, adil bir devlet inşa edilmesinin, tüm vatandaşlara eşit fırsatlar sunmanın ve ekonomik durumu iyileştirmenin gerekliliğini belirtmiştir. Al-Khanjar, forumun, bölge ve dünya genelinde yaşanan jeopolitik dalgalanmalar, artan bölgesel gerilimler ve derin ekonomik dönüşümlerin sorumluluğunu paylaşmayı zorunlu kıldığı kritik bir dönemde gerçekleştirildiğini ifade etmiştir. Ayrıca, bölgesel güvenliğin sağlanması için devletin egemenliğinin, kurumların birliğinin ve güç araçlarının tek elde toplanmasının şart olduğunu vurgulamış, bu ilkelere aykırı hareket etmenin, ister silahlı gruplara destek olsun ister devletin kurumları dışında yönetim olsun, ulusal ve bölgesel güvenliği tehdit edeceğini belirtmiştir.
Al-Khanjar, Irak’ın bugün vatandaşın öncelikli olduğu politikalar geliştirmesi, kaynakları adil dağıtması ve devlet ile toplum arasındaki güveni güçlendirmesi gerektiğini vurgulamış, bunun tüm bileşenlerin beklentilerini karşılayan istikrarlı bir gelecek ve sürdürülebilir kalkınma ve barış için tek yol olduğunu ifade etmiştir.
Bu açıklamalar ve üst düzey toplantılar, Irak’ın kurumlarını güçlendirme, kalkınmayı teşvik etme ve istikrarı sağlama yolunda kararlı adımlar attığını göstermektedir. Bilge liderlik, adil politikalar ve etkin uluslararası iş birliği ile devletin birliğine ve Anayasa’ya bağlı kalınması, Irak halkı için yeni bir inşa ve refah döneminin önünü açmaktadır.
Günümüzde Irak, bölgenin kritik bir merkezi olarak öne çıkmakta, iç ve dış çıkarların kesiştiği bir noktada yer almakta ve siyasi, jeopolitik ve ekonomik derin dönüşümlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Al-Hassan’ın açıklamaları ve Irak siyasi liderlerinin toplantıları, ülkenin geleceğe yönelik yönelimleri ve istikrar ile kalkınmayı sağlamak için olası stratejileri açıkça ortaya koymaktadır.
Politik açıdan, Al-Hassan’ın liderlik üzerine vurgusu, Irak’ın siyasi ve mezhepsel bölünmeleri aşacak merkezi ve etkin bir yönetime ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. “Gelecek mücadele entelektüel ve bilimsel bir üstünlük alanıdır” ifadeleri, siyasi çatışmaların yönetiminin ötesinde insan kaynaklarının geliştirilmesi, bilgiye ve inovasyona dayalı ekonomi yatırımlarının stratejik önemini ortaya koymaktadır.
Sosyal ve insani açıdan, göçmenlerin, özellikle Ezidilerin, kendi bölgelerine geri dönüşü, DEAŞ’a karşı mücadelenin tamamlanması ve toplumsal istikrarın yeniden sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Bu yaklaşım, silahlı çatışmaların çözümünün yalnızca askeri zaferlerle sınırlı olmadığını, insani ve sosyal boyutların da dikkate alınması gerektiğini göstermektedir.
Akademik ve politik açıdan, Cumhurbaşkanı Mesud Barzani ile Federal Başbakan Mohammed Shia Al-Sudani’nin görüşmeleri, kurumların birliğini güçlendirme ve adil seçim politikalarını uygulama yönündeki ciddi çabaları ortaya koymaktadır. Seçim yasasının gözden geçirilmesi, vatandaş-devlet güvenini artırmak ve siyasi gerilimi azaltmak için önemli bir adımdır.
Bölgesel analiz açısından, Al-Khanjar’ın açıklamaları devlet egemenliği ve kurumların birliğinin, ulusal ve bölgesel istikrar için önkoşul olduğunu vurgulamaktadır. Bu durum, Irak’ın hem devlet istikrarını koruma hem de bölgesel ve uluslararası baskıları yönetme gibi ikili bir zorlukla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
Bilimsel ve akademik perspektiften, ekonomik kalkınma ve kaynakların adil dağılımına verilen önem, Irak’ın sosyal ve ekonomik gerçeklerini anlamaya dayalı bir strateji olarak öne çıkmaktadır. Kaynakların adil dağılımı, sosyal sermayeyi yeniden inşa etmek, iç çatışmaları azaltmak ve sürdürülebilir yatırım ve insan kalkınması ortamı yaratmak açısından kritik öneme sahiptir. Devlet-toplum güveninin güçlendirilmesi, gelecekteki siyasi, ekonomik ve güvenlik krizleriyle başa çıkma kapasitesini doğrudan etkileyen merkezi bir faktördür.
