Doğumu
Irak Türklerinin milli ses sanatçısı Abdülvahit Küzeci, 1925 yılında Kerkük Musalla-Çay mahallesinde doğdu. Küzeci soyadını baba mesleğinden almıştır. Küzeci kelimesine oğlu eki 1956 yılında Türkiye’ye geldiğinde kendisine verilmiştir. Aslında soyadı Küzeçi’dir. Küzeçi de testici anlamına gelmektedir. Kerkük televizyonunda ve Bağdat Türkmence radyosunda çoğunluk olarak Küzeçi soyadı kullanılmıştır. Hatta TRT THM repertuarında kaynak kişi gösterilen bazı türkülerde bile Küzeci olarak kullanılmıştır. Biz de bu çalışmamızda en doğrusu Küzeci olarak soyadını kullandık.
Eğitimi
Eğitimine İmam Ahmet Mahallesinde Molla Hamdi Cami’sinde Molla Hamdi Efendi Sakallı yanında Kuran’ı Kerim okuyarak başladı. 7 yaşındayken Kuran’ı Kerim’i hatmetti ve tecvit öğrendi.
1932 yılında Kerkük Kalesinde Kildan (Muhammediye) İlkokuluna yazıldı. Kuran’ı Kerim’i hatmettiği için birinci sınıfın tüm kitaplarını su gibi okuyan Küzeci, hocaların dikkatini çekti. Onu hemen 2. sınıfa koydular. Okulda müzik öğretmeni Namık Efendi Küzeci’nin sesini beğendiği için onu her gün sabah sınıfa girmeden önce Küzeci’ye Kemençesiyle ona eşlik Türkçe marş okutuyordu. Onlardan: “Haydi, hizmet ister bu vatan” ve “Anam beni doğurdu, yollara yolladı”. Okulda Molla Sabır’ın büyükoğlu ve Dr. Mustafa Sabır’ın abisi, Fazıl’ın de sesi güzel olduğundan dolayı Küzeci ile birlikte okul münasebetlerinde beraber marş okurlardı. Okul’da 2 sınıf Müslümanlar için bir sınıfta Hıristiyanlar için tahsisi edilmiştir. Küzeci Kuran-i Kerim okuduğunda yan sınıfın kapısından Hıristiyanların sınıf hocası Papaz Efendi onu durup dinlerdi. Küzeci’nin sesine adeta bayılırdı.
Okul’da müzik hocası Namık Efendi’nin destek ve teşvikiyle ilk kez kemence eşliğinde Kerkük hoyrat ve türkülerini seslendirdi. Okul çalışmaları Küzeci için sanatta ilk adım oldu. İlkokulu bitirdikten sonra ortaokula Merkeziye’de başladı. 1944 yılında ortaokuldan mezun olduktan sonra Kerkük Petrol Şirketinde teknisyen olarak işe başladı. 1945 yılında Behice Hatunla evlenen Küzeci’nin 5’i Erkek (Mehmet, İhsan, Murat, Ahmet, Cengiz) ve 5’i Kız (Leyla, Runak, Cumbut, Perihan, Songül) 10 çocuğu vardır.
Sanatı
Küzeci’nin, sanatla tanışması öncelikle babası Hacı Ahmet Rıza Küzeci sayesinde olmuştur. Babası güzel davudi bir sese sahip idi. Sesinin helheleli(zılgıtlı) olması, Segâh makamından çıkan Kesük hoyratını çok güzel bir şekilde ifa edermiş. Küzeci, yaz tatillerinde 3 ay boyunca babasının çalıştığı işyerine gidip yanında çıraklık yapardı. Babası çalıştıkça hoyrat ve makam okurken, Abdülvahit’te babasından makam ve hoyrat usullerini sorarmış, hangi hoyrat hangi makamdan çıkar, öğrenmeye çalışıyormuş. Ayrıca Küzeci, çocukken çok ağlarmış, annesi ile babası bir succade üzerinde ona “Fatma Ana” beşiğinde yapıp ve babası da ona hoyrat söyleyerek uyuturmuş. O hoyratlardan biri de:
Yer yedi
Asman birdi yer yedi
Neçe bin qahramanı
Felek büktü yer yedi
İşte böylece Küzeci’nin ilk rehberi babası olmuştur.
Reşit Külerıza, Topal Hame, İzzettin Nimet gibi Kerkük’ün usta sanatçılarından ve Diyarbakırlı Celal Güzelsesi’ten dinlediği makam, hoyrat ve maniler ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca, Mısır’dan Muhammed Abdülvahap ve UM Külsüm, Türkiye’den Münir Nurettin Selçuk ve Irak’tan Nazım Gazali gibi sanatçıları yakından takip eden Küzeci, Molla Taha ve Molla Sabır gibi Makamşinas’lardan aldığı makam ve mevlit dersleri sayesinde Kerkük’te düzenlenen Mevlidi Şeriflerin en iyi Kuran-i Kerim, tenzile ve ilahi okuyan ismi olmuştur.
Küzeci, 10–11 yaşındayken mevlidi şerifleri takip ederdi. 1940’larda Kerkük’te iki mevlit grubu dini törenler düzenlerdi. Biri Molla Taha diğeri ise Molla Sabır’ın grubu idi. Abdülvahit Küzeci onlarla birlikte tenzile okurdu ve okuduğu makam, hoyratları babasından sorduğu gibi Molla Taha ve Molla Sabır’dan ilahi, tenzile usullerini sorarmış. Makamların girişi, bitişi ve tenzile’leri iyice dinlermiş, eve gittiğinde aynısını tekrarlayıp hafızasına kaydederdi. Küzeci, hoyrat ve makamları birinci derecede babası ve Molla Sabır ile Molla Taha’dan öğrendi.
İlk Müzik Grubu
1944 yılında girdiği Kerkük Petrol Şirketinde Dayı Kadir, Mehmet Kalayı ve İlham Merdan ile birlikte bir müzik ekibi kurdu. Kerkük hoyrat ve Türkülerini okuyarak yaymaya başladılar. Eskiden Kerkük’te düğün ve münasebetlerde müzik aletleri olarak darbuka ve iki kaşık bazen zurna çalınırdı. Büyük evlerin yan taraflarında köşk ve hazne var idi. Düğün ve münasebetlerde Kadınlar orada otururdu. Her düğünde oynayan Allev Ekmekçi de başına testi koyup oynarmış. Abdülvahit Küzeci de bir köşede oturup bunları dinlerdi. Hele hele Reşit Külerıza, İzzettin Nimet’i hiç kaçırmazdı.
Bazı hoyrat okuyanlar ve sanatçılar hoyratı ağızdan ağza alırlarmış, hoyratların adlarını, hangi makamdan hangi hoyrat çıkar, çoğu zaman bilmezlermiş. Makam ve hoyrat usullerini ancak mevlit şinaslar bilirdi. Abdülvahit Küzeci ve arkadaşları bu müzik grubunun kurmalarındaki amaçlarından biri de hoyrat ve makamların adlarını tespit etmek, hangi makamdan hangi hoyrat çıkar. Ayrıca Kerkük müziğini Türkiye ve diğer ülkelere tanıtmak istemişlerdir. Bu amaçla müzik grubu kuruldu. Grubun ses sanatçısı Abdülvahit Küzeci, müzisyenleri Udi Mehmet Kalayı, Kemancı İlham Merdan, Darbuka çalan Dayı Kadır ve daha sonra ses sanatçısı Sati Köprülü’yü de aralarına alarak, Kerkük Petrol Şirketinde çok sayıda konser ve özel geceler düzenlemişlerdir. Ayrıca, düğün, sünnet, nişan, nikâh ve özel münasebetlerde sayısız konser vermişlerdir.
Kerkük’te Kızılay(Hilal-El-Ahmar) açıldıktan sonra Fahrettin Ergeç, Abdurrahman Kızılay, Ali Kaleli, Sami Celali ve Tahsin Cömert gibi sanatçıları gruplarına alarak, gruplarını Kızılay grubu olarak ilan etmişlerdir. Türkmen öğrencilere burs sağlamak ve bazı muhat ailelere yardım etmek amacıyla Kızılay adına birçok geceler düzenlemişlerdir.
1950’lerde Kerkük Petrol Şirketinin Babagürgür salonunda önemli bir konser düzenlemişler. Orada Bahattin El- Naip Küzeci’yi takdim etmiştir. Küzeci birkaç hoyrat ve türkü söyledikten sonra geceye gelen İngiliz yetkilileri Küzeci’nin sesini çok beğenmişler. Personelimiz arasında böyle yeteneklerin olduğunu bilmiyoruz. Demişler. Türkmence bilmemelerine rağmen Kerkük hoyrat ve türkülerini çok sevmişler. Bu gecelere Kerkük’teki hükümet yetkilileri, Kerkük Valisi, Belediye Başkanı ve aileleri ile birlikte önemli şahsiyetler katılıyorlarmış.
Babagürgür bir qızdı
Kerkük üste yıldızdı
Aç gözüv dünyaya bax
Gece deği gündüzdü
Irak Türklerinin Kültür Elçisi ve
Londra’da BBC Radyosu
1952 yılında Kerkük Petrol Şirketi tarafından Londra’ya kursa gönderilen Küzeci’nin, orada BBC radyosu Arapça bölümü için Kuran-ı Kerimden ayetler, bir Arapça makam ve Türkçe servisi için de bazı Kerkük Türküleri banda alma fırsatı olmuştur.
6 aylık kurs için Londra’ya gönderilen Küzeci’nin Kerkük’te Aziz Abdülvahit isminde bir arkadaşı(daire müdürü) Küzeci ile BBC’de çalışan Iraklı Aziz Basri’ye verilmek üzere bir mektup ve 2 paket hurma göndermiştir. Küzeci bir gün bir İngiliz’den BBC Radyosunu sormuş oda tarif etmiş, Küzeci BBC’ye uğrar, Aziz Basri’yi sorar. Hiç görmediği orta yaşlı bir adam gelmiş, tanışmışlar, mektupla hurmayı adama vermiş. Adam da onu BBC’nin bodrum katına indirmiş. Kafeterya’da oturmuşlar, Mektubu okudukça Abdülvahit Küzeci’ye bakıp, gülüyormuş, Abdülvahit Küzeci sormuş efendim neden gülüyorsunuz benimle ilgili bir şey mi yazmış acaba… Aziz Basri de sen sanatkârsın, Kuranı Kerim okuyorsun. Türkçe ve Arapça mama da okurmuşsun. Küzeci demiş, “ama ben profesyonel değilim amatörüm. Müziği severim. Kendim Petrol Şirketinde çalışıyorum. Londra’ya eğitime geldim”. Tamam demiş sizin için burada bir program yapalım. Küzeci’yi almış, BBC radyosunda Arapça bölümüne Hasan Kerimi isminde birisiyle tanıştırmıştır. Kısa bir prova yaptıktan sonra, Iraklı Mahmut Abdülvahap üslubu ve Mısır usulü Yusuf Süresiyle Lokman süresinden 3 ayet Kerim ve Maruf El-Rısafi’nin bir şiirini Lami makamında okuyup kaydetmiştir. Arapça kayıt işleri bittikten sonra Türkçe servisine Refik Bey’in yanına yönlendirmişler. Türkçe servisinde “nardıvannan tıkır mıkır” ve bazı hoyrat havaları okumuştur.
Böylece BBC radyosu Küzeci’nin sesinden her gün akşam hem Kuran-i Kerim ayrıca, Arapça ve Türkçe bölümlerinden hoyrat ve türküler veriliyordu. Bu duruma Irak hükümeti ve Kerkük Petrol Şirketi yetkilileri çok sevinmişler.
Irak’a dönüşünde Abdülvahit Küzeci’yi hava alanında Kültür elçisi gibi resmi bir şekilde karşılamışlardır.
devamı var