
Kazakistan Bayrağının Tarihsel Kodları
Ahmet Sağlam
Bayraklar, kolektif kimliğin, devlet olmanın ve meşruiyetin en önemli sembollerinden biridir. Hem Türkçe hem de İngilizce sözlüklerde direğe asılan, belirli desene sahip bir kumaş olarak tanımlanan bayrak, otoriteyi, aidiyeti ve sembolik anlamı ifade eder. Türk halkları arasında bayrağın tarihsel kökleri antik dönemlere kadar uzanır ve Kırgızların Manas Destanı gibi epik eserlerde karşımıza çıkar. Erken dönem Türk toplulukları “tuğ”u, başlangıçta Tibet öküzünün kutsal kuyruğundan, daha sonra ise at kuyruğundan yapılmış bir simge olarak hem siyasi alamet hem de ruhani bir sembol şeklinde yüceltmiştir. Modern ulus-devletin standartlaştırılmış bayrağından farklı olarak, Orta Çağ Türk ve İslam siyasi yapılarında tuğ, sancak, livâ, râyet ve çetr gibi pek çok sembol kullanılmıştır. Bunlar kimi zaman hanedanları, kimi zaman boyları, kimi zaman da bireyleri temsil ediyordu.
Dolayısıyla bayrak, tarih boyunca mülkiyetin, kimliğin ve egemenliğin bir göstergesi olarak işlev görmüştür. Modern ulus-devlet bağlamında ise bayrak, kolektif varoluşun ve toprak bütünlüğünün en temel işaretlerinden biri hâline gelmiştir. Ulusal semboller, çoğunlukla mitolojik ve tarihsel motiflere dayanarak yalnızca siyasi otoriteyi temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda etnik meşruiyetin ve kolektif hafızanın da dayanakları hâline gelir. Anthony D. Smith ve benzeri araştırmacıların tanımladığı şekilde mitler, kökenleri açıklayan ve bugünkü amaçlara meşruiyet kazandıran kutsal anlatılardır; bu nedenle ulusal bayraklarda merkezi bir rol üstlenirler. Mitler, geçmiş ile bugün arasında süreklilik kurarak toplulukları nesiller üstü bir sembol altında birleştirir.
Bu çerçeve, tıpkı diğer ulusal bayraklar gibi tarihsel referanslar ve Türk uygarlığına kök salmış mitolojik kodlar içeren Kazak bayrağını anlamak açısından kritiktir.
Kazak Bayraklarının Tarihsel Seyri
Bilinen en eski Kazak siyasi bayrağı, gök mavisi rengiyle anılan Kazak Hanlığı’na aittir. 1917–1920 yılları arasındaki devrimci dönemde ise büyük bir gelişme yaşanmış, Alaş Orda hareketi hem bir proto-hükümet hem de bayrağını oluşturmuştur. Alaş hareketi yalnızca bir Kazak milliyetçi girişimi değil, aynı zamanda Orta Asya’da özerklik ve kültürel birlik arayışındaki geniş bir Türk entelektüel hareketinin ifadesiydi.
Sonraki on yıllarda Sovyet yönetimi altında sosyalist semboller Kazakistan’a empoze edilmiş, 1936–1991 yılları arasında Kazakistan bayrakları SSCB’nin genel standartlarına uygun hâle getirilmiş, ancak küçük bölgesel farklılıklar korunmuştur.
Kesin kırılma, 1991’de bağımsızlığın kazanılmasıyla yaşandı. 4 Haziran 1992’de Kazakistan Cumhuriyeti, onur sanatçısı Şaken Niyazbekov tarafından tasarlanan modern bayrağını kabul etti. Bu bayrak, turkuaz zemin üzerinde otuz iki ışınlı parlak bir güneşi, onun altında süzülen bir bozkır kartalını ve dikey eksende ulusal bir süsleme desenini barındırmaktadır. 2007 yılında ise “Devlet Sembolleri Günü” (4 Haziran) yasalaştırılarak bayrağın ulusal bilinçteki yeri kurumsallaştırılmıştır.
Kazak Bayrağının Mitolojik Kökleri
Güneş
Türk ve Orta Asya halkları arasında güneş, uzun zamandır yaşamın, bereketin ve dişil yaratıcı gücün sembolüdür. Kazak mitlerinde güneş, çoğu zaman ay ile birlikte kardeş veya birbirini tamamlayan eril-dişil figürler olarak görülür. “Kün” (güneş), anaç ve hayat verici kabul edilir. Anadolu ve Hitit dünyasında da benzer şekilde güneş tanrıçası bereketin başında yer almıştır. Kapı tokmaklarından kaşık oymalarına kadar birçok Anadolu eseri, güneş imgesinin günlük hayata nasıl işlediğini göstermektedir. Şaman kozmolojisinde güneş, kötü ruhlara karşı koruyucu bir işlev üstlenmiştir; bu motif Hun ve Yakut geleneklerinde de yankı bulur.
Kartal
Kazakçada “bürkit” olarak adlandırılan kartal, Türk mitolojisinin en kutsal hayvanlarından biridir ve güç, adalet, ilahi iletişim anlamına gelir. Şamanist uygulamalarda kartal, Dünya Ağacı’nın tepesine konmuş göksel bir elçi olarak tasavvur edilirdi. Sadece Orta Asya’da değil, Yunan mitolojisinde ve Orta Çağ Türk sikkelerinde de egemenliğin evrensel simgesi olarak karşımıza çıkar. Kazak kültüründe kartal, göçebe avcılık geleneğinin merkezi unsurudur ve asalet ile kudreti temsil eder. Bayraktaki güneşin altında konumlandırılması, ilahi otorite ile dünyevi gücün uyumlu birleşimini ifade eder.
Mavi Renk
Türkuaz mavi (kök), Türk kozmolojisinde gökyüzünü ve Tengri’nin mekânını temsil eden derin bir anlam taşır. Orhun Yazıtları “üstte mavi gök, altta yağız yer” ifadeleriyle başlar ve insan varoluşunu ilahi ile dünyevi alan arasına yerleştirir. Mavi, bu nedenle ebediyetin, maneviyatın ve meşruiyetin rengidir. Göktürklerden Kazak hanlıklarına kadar Türk bayraklarında sürekli olarak kullanılmıştır. Kazak bağlamında mavi ayrıca birlik, barış ve bozkır göçebe hayatının sınırsız gökyüzü altında süregelen hatırasını yansıtır.
Altın Sarısı
Altın ışınlar ve motifler, ışığı, refahı ve gökten hükümdarlara bahşedilen kutsal karizma anlamına gelen “kut”u simgeler. Türk mitolojisinde bu ilahi ışık, hükümdarlara meşruiyet bahşeden gökten inen altın bir ışık sütunu olarak tasvir edilmiştir. Kazak destanlarında geçen altın saçlı figürler ya da altın boynuzlar da asalet ve kozmik lütfu ifade eder. Bayraktaki altın motifler, bu nedenle kutsal otoriteyi ve ulusal refahı simgeler.
Damgalar ve Sembolik Süreklilik
Türklerin tamga (boy işaretleri) geleneği, sembolik sürekliliğin bir başka katmanını oluşturur. Damgalar, kabile kimliğini, soyu ve mülkiyeti gösteren proto-armalar olarak işlev görmüş, günümüz ulusal bayraklarıyla benzer bir anlam taşımıştır. Orta Asya ve Anadolu’daki arkeolojik buluntular, taşlar, kumaşlar, süs eşyaları ve mezarlar üzerinde bu işaretlerin kullanıldığını ortaya koymaktadır. Her tamga, topluluğun karakterini ve kutsal kökenini yansıtır; tıpkı modern devlet sembolleri gibi.
Kazak bayrağındaki kartal ve güneş motifleri, yalnızca dekoratif değil, damgalara dayalı görsel dilin devamıdır. Kartal figürleri eski Türk sikkelerinde ve kaya resimlerinde, güneş motifleri ise Avrasya bozkırındaki kaya sanatında sıkça karşımıza çıkar. Bu anlamda Kazakistan’ın modern bayrağı, binlerce yıllık kültürel kodları tek bir ulusal sembolde yoğunlaştırmaktadır.
SONUÇ
İnsanlığın tarihine baktığımızda insanlığın, tarihin her bir döneminde nerenden geldiğine ve kim olduğuna dair sorulara cevaplar aradığını görmekteyiz. İnsanlığın bu sorulara cevaplarını da mitolojiyle, tarihle ve inançla verdiği görülmektedir. Mitolojinin, tarihin ve inancın da aynı zamanda milli kimliği şekillendirdiği görülmektedir. Bu bağlamdan bakıldığında günümüzün ulus devletleri milli kimliğini büyük ölçüde mitoloji ve tarihle oluşturduğu ortaya çıkmaktadır. Ulus devlet, tarih ve mitoloji ile kim olduğumuza dair oluşan sorulara cevap verirken, ulus devletin milli kimliğinin kurucu özünü de ortaya koymaktadır. Onun içindir mitoloji ulus devlerin milli kimliklerini şekillendiren en önemli açıklamalardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında da kültürel DNA’ların ön plana çıktığını görmekteyiz. Çünkü insan toplulukları devleti oluştururken kültürel DNA’larla siyasal sitemi kurmaktadırlar ve ulusal simgelerini de bu doğruldu da şekillendirmektedirler. Bunu da kimi zaman bilinçli kimi zaman da bilinçsiz olarak yapmaktadırlar. Çağdaş Kazakistan’ın ulusal bayrağı da Kazak halkının kültürel ve toplumsal DNA’larından şekillendiği ve ulusal bir değer olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Ayrıca Kazak bayrağı Türlerin ortak kültürünün ve ortak yapısının bir kompozisyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Buda Çağdaş Kazakistan’ın kadim Türk yurdu olan Orta Asya’da Türk üst kimliğine verdiği önemi gösteren en kadim örneği teşkil etmektedir.
Makalenin genelinde de görüldüğü gibi Kazak bayrağında kullanılan her bir ulusal simgenin her bir rengin bir alt okuması ve tarihi bir dayanağı bulunmaktadır. Buda büyük toplumların devleşmesinin büyük ideallerin ve derin bir halk kültürünün varlığı ile olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu durum toplumların zaman içinde ne kadar değişirse değişsin tarihi hafızasını, inançlarını, değerlerini hep muhafaza ettiğini göstermektedir. Bununla birlikte bu durum, toplumun kendi kültürünü koruma ve yaşatma otokontrolünün de bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani kültürel ve mitolojik DNA’lar bireyler başta olmak üzere toplumların hücrelerini oluşturan yapı taşıdır. Milli ve yerli bir sistem kurulurken de yerli sistemin bu yapı taşları üzerinde şekillendiği görülmektedir. Bu bağlamda günümüzdeki ulus devletlerin toplumların kültürel DNA’ları ile oluştuğu görülürken, milli kimliğinin özünü de devletin merkezinde yer alan ortak mitolojiden, ortak tarihten ve ortak inançtan aldığı görülmektedir. Bununla birlikte milli kimliği oluşturan mitolojinin, tarihin ve inancın da siyasal sistemin içindeki öncelikli konumunun siyasal sistemin yapısına uygun olarak zamanın trendine göre önemi kaybettiği ya da önem kazandığı veya öncelikli sırasının değiştiği görülmektedir. Bu bağlamda günümüzdeki ulus devletlerin de ortak mitolojinin ve ortak tarihin ön plana çıktığı ve milli kimliğin kurucu özünü şekillendirdiği görülmektedir.
Makalenden genel bir sonucu varmak gerekirse Kazak bayrağında; Kazak devletinin kurucu özünün Kazak etnisitesi olduğu, Türk üst kimliğinin korunduğu ve ülkedeki Türk Atanın Baldarı üst kimliğine vurgu yapıldığı anlaşılmaktadır. Kazak bayrağından çıkarttığımız bu genel sonucun bugün Kazakistan’ın siyasi politikalarında da kendisini gösterdiği görülmektedir. Örneğin Çağdaş Kazakistan’ın yöneticileri Güney Kazakistan Eyaletinin merkezini Türkistan’a taşımış ve hemen akabinde de bu eyalet adını “Türkistan Eyaleti” olarak değiştirmiştir. Bilindiği gibi Türkistan, Türk Dünyasının manevi başkentini oluşturmaktadır ve tüm Türk Dünyasının ortak ve milli değerleri arasında yer almaktadır. Nazarbayev’in bu girişimi, açık bir şekilde Türk Dünyasının milli değerlerine verdiği önemi gösterirken, ulus devlet olan Kazakistan’daki Türk halklarının tek bir üst kimlikte birleştirmeye çalıştığı ve bölgedeki (Türk Atanın Baldarı) Türk Atanın Çocukları üst kimliğine vurgu yaptığını göstermektedir.
Not: Bu makale, Ahmet Sağlam’ın 2019 yılında Türkiye’de yayımlanan “Ulus Devlet İnşası Sürecinde Kazakistan Bayrağına Mitolojik Yaklaşım” adlı kitabının özet bir versiyonu olarak hazırlanmıştır.
www.saglamahmet.com