
Zengezur Koridoru’nun: Tarihsel Arka Planı, Güncel Dinamikleri Ve Gelecek Perspektifi
Ahmet SAĞLAM
Sovyet Dönemindeki Etnik Ayrılıklar ve Dil Politikaları
Çarlık Rusya’dan başlayarak Sovyetler Birliği döneminde etnik ve dilsel ayrılıklar artırılmıştır. SSCB’de yaşayan halklar arasında ortak dil Rusça olarak belirlenmiş, halkların kendi dilleri ise lehçeler bağlamında keskinleştirilerek ayrılıklar derinleştirilmiştir.
Bu süreçte kültürel ve siyasal hegemonya Rus ve Rusça üzerinden yürütülmüştür.
Sovyetlerden Kalma Yapay Sınırlar ve Bağımlılık Mekanizması
SSCB’nin dağılmasıyla birlikte yeni bağımsız devletler arasında Rusya tarafından yapay sınırlar çizilmiş, devletler arasında tartışmalı bölgeler bırakılmıştır. Bu alanlarda çıkan çatışmalarda Rusya zaman zaman ara bulucu, zaman zaman taraf olarak konum alarak bölgedeki hâkimiyetini sürdürmüştür.
SSCB döneminde büyük fabrikalarda üretimin “beyni” Ruslar iken, dağılma sonrası bu uzmanların Rusya’ya göç etmesiyle birçok fabrikalar kapanmış, yeni devletlerin Rusya’ya ekonomik bağımlılığı bu bağlamda artarak devam etmiştir.
Azerbaycan–Ermenistan Çatışmaları ve İran’ın Rolü
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmalar yıllarca körüklenmiş, Azerbaycan topraklarının işgaliyle birlikte Azerbaycan ve Ermenistan arasında büyük bir düşmanlık oluşturulmuştur. Bu çatışmalarda Rusya ara bulucu ya da denge unsuru olarak devrede olarak bölgenin kendine bağımlılığını devam ettirmiştir.
İran ise hem Ermenistan’ın işgali altındaki Azerbaycan topraklarında nüfuz kazanmış hem de güçlü bir Azerbaycan Devleti’nin önünü kesmeye çalışmıştır.
İran’ın temel motivasyonları:
- İran’daki Azerbaycan Türklerini kontrol altında tutmak.
- Türk dünyasının ekonomik değerlerine Rusya ile birlikte hâkim olmak.
- Türkiye ile Türk dünyası arasında aynı zamanda AB ile Türk dünyası arasında kara ve demir yolu bağlamında stratejik bir konumda yer almak.
- Çin’den Avrupa’ya uzanan ticaret yolu üzerinde stratejik konumunu korumak olarak özetlenebilir.
Zengezur Koridoru’nun Stratejik Önemi
Zengezur Koridoru yalnızca Azerbaycan ile Nahçıvan arasında ulaşımı kolaylaştıran bir hat değildir. Aynı zamanda;
- Türkiye’nin Türk dünyasına,
- Türk dünyasının Avrupa’ya, kara yoluyla bağlanmasını sağlayacak stratejik bir koridordur.
Bu özelliğiyle koridor, Yeni İpek Yolu projeksiyonunun merkezinde yer almaktadır. Ancak bu koridora en büyük itiraz sadece Ermenistan’dan değil, Rusya ve İran’dan gelmektedir. Çünkü koridorun açılmasıyla birlikte Azerbaycan–Nahçıvan–Türkiye bağlantısı İran’a ihtiyaç duyulmadan gerçekleşecektir. Aynı zamanda bölgedeki kalkınma misyonu Rus hâkimiyetine takılmadan ilerleyecek ve Rusya’nın arka mahallesi olarak gördüğü bölgedeki hâkimiyeti zayıflamış olacaktır. Ermenistan’ın ise bu konuda endişesi mevcutta koridor üzerindeki az da olsa hâkimiyetini kaybetmek olarak özetlenebilir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Nahçıvan ve Zengezur Koridoru Vizyonu
Zengezur’un önemi tarihsel olarak da dikkat çekmektedir.
- 1932 yılında İran ile Türkiye’nin yaptığı sınır anlaşmasıyla Türkiye, Nahçıvan’a kara bağlantısını kazanmıştır.
- Atatürk, Nahçıvan’ı “Turan Kapısı” olarak görmüş ve bu konuda Moskova’ya gönderilen heyetlere hassasiyet göstermelerini istemiştir.
- Bolşeviklerin Nahçıvan’ı Ermenistan’a vermek istemesine rağmen Türkiye’nin girişimleri sayesinde Nahçıvan Azerbaycan toprağı olarak kalmıştır.
Bu gelişmeler, Zengezur Koridoru’nun güncel bir konu olmanın ötesinde, köklü bir jeopolitik mesele olduğunu da göstermektedir.
İlham Aliyev’in Karabağ ve Zengezur Stratejisi
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Karabağ ve Zengezur bağlamında izlediği strateji, çok boyutlu bir denge politikasına dayanmaktadır. Aliyev, Azerbaycan’ın diaspora gücünü oluşturmuş ve etkin biçimde kullanarak II. Karabağ Savaşı’nda stratejik kazanımlar elde etmiştir. Aynı zamanda ülkesinin stratejik ve ekonomik potansiyelini bölgesel kalkınmayı destekleyecek projelerle pekiştirmiştir. Özellikle Hazar Denizi’ne komşu devletlerle “Dostluk Bağları” çerçevesinde geliştirilen kalkınma modellerine verdiği destekle bölgedeki ekonomik iş birliğini güçlendiren adımlar olarak öne çıkmıştır.
Bununla birlikte Aliyev, savunma sanayii başta olmak üzere teknolojik yatırımlara öncelik vererek Azerbaycan’ın askerî ve stratejik kapasitesini artırmayı hedeflemiştir. Karabağ Savaşı öncesinde Batı’yı ve Rusya’yı ikna etme noktasında yürütülen diplomasi, İsrail ile geliştirilen iş birliği ve en önemlisi Türkiye ile kurulan stratejik ortaklık bu sürecin en kritik bileşenleri olmuştur. Türkiye’nin askerî kabiliyeti, savaş tecrübesi ve diaspora gücü, Azerbaycan’ın savaş sürecinde ve sonrasında önemli avantajlar elde etmesini sağlamıştır.
Nitekim, SSCB sonrası bağımsızlık kazanan ülkelerin (Rusya hariç) askerî açıdan zayıf kaldığı, teknolojik altyapılarının ise yetersiz olduğu düşünüldüğünde; Türkiye’nin Azerbaycan ordusuna sağladığı eğitim, tecrübe aktarımı ve stratejik destek II. Karabağ Savaşı’nın sonucunu belirleyici olmuştur. Azerbaycan, Türkiye ile kardeşlik hukuku çerçevesinde uzun vadeli askerî iş birliği sayesinde yalnızca savaş alanında değil, askerî strateji geliştirme konusunda da önemli kazanımlar elde etmiştir.
Savaş sonrası süreçte ise Aliyev, Türkiye’nin altyapı alanındaki tecrübelerinden faydalanarak Karabağ’ın imar çalışmalarını başlatmış; altyapı, güvenlik ve yeniden yerleşim politikaları aracılığıyla bölge halkının güvenini kazanmıştır. Yine Aliyev’in bölgedeki Ermeni nüfusa yönelik dostane ve kapsayıcı yaklaşımları, ayrım yapmadan bölge halkının ekonomik ve sosyal yaşam alanlarının iyileştirmesi için çabaları dünya kamuoyu başta olmak üzere Ermenistan kamuoyunda da olumlu şekilde karşılık bulmuştur. Böylece Azerbaycan, yalnızca kendi toplumunun değil, uluslararası kamuoyunun da desteğini kazanarak bölgedeki barış ve istikrarın inşasında önemli bir aktör konumuna yükselmiştir.
Trump’ın Uluslararası Barış ve Refah Yolu Gerişimi
8 Ağustos 2025 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde bir araya gelmiş ve ortak deklarasyon imzalamıştır.
Bu deklarasyonla Zengezur (Turan) Koridoru, “Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu Bağlantı Projesi” adıyla 99 yıllığına ABD’nin işletmesine devredilmiştir. Böylece koridorun açılması yönünde farklı ve tarihî bir eşik daha geçilmiştir.
Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye’nin First Lady’lerinin Çin’de birlikte verdikleri fotoğraf, bölgeye gelecek baharın ve barışın sembolü olabilir.
Şanghay İş Birliği Örgütünün (ŞİÖ) 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, 1 Eylül 2025 tarihinde Çin’in Tianjin şehrinde düzenlendi. Zirvede; Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mehriban Aliyeva, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın eşi Anna Hakobyan’ın birlikte verdikleri fotoğraf bölgenin ve uluslararası kamuoyunun dikkat çekti.
Sembolik ama derin anlamlar taşıyan bu kare, bölge için yeni bir dönemin işareti ve umutların yeşermesi olarak yorumlandı. Pek çok gözlemciye göre bu fotoğraf, Güney Kafkasya’da barış ve bereket dolu bir baharın habercisi olarak da ifade edildi.
Zengezur (Trump) Koridoru’nun Muhtemel Etkileri
Diplomatik ilişkiler bağlamında ele alındığında
- Azerbaycan–Ermenistan barışı ile Azerbaycan–Ermenistan arasında diplomatik ilişkileri güçlendirebilir
- Türkiye–Ermenistan ilişkilerini geliştirebilir
- Ermenistan’ın Batı ile aradığı yakınlığı artarak devam edebilir
- Azerbaycan’ın İsrail ve ABD ile bağları daha da güçlenebilir
Ulaşım bağlantıları açısında ele alındığında
- Avrupa, Asya ve Türkistan (Orta Asya) arasındaki kara ve demir yolu hatları çeşitliliği gelişebilir
- Türk dünyası Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğrudan bağlanır
- Kazakistan başta olmak üzere bölgenin enerji kaynakları Hazar üzerinden yapılacak taşımacılığı gelişebilir
Ekonomik açıdan muhtemel etkileri ele alındığında
- Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığı azalabilir
- İran ve Rusya’nın bölgedeki ticarete olan etkileri azalabilir
- Bölgeye gelecek istikrarla birlikte bölge yatırımları çeşitlenerek ticaret canlanabilir
Küresel ticaret bakımından muhtemel etkileri
- Çin bağlımda proje Kuşak ve Yol Girişimi açısından stratejik bir girişim lakin, ABD kontrolü gibi konular ileride problem çıkarabilir
- Avrupa’ya giden ticaret yolları çeşitlenebilir
- Tarihî İpek Yolu’nda olduğu gibi kültürel ve ekonomik çeşitlilik tekrar artabilir. Bu sayede bölgenin refah düzeyi tekrar yükselebilir
- Bölgedeki güç dengeleri, iş birliği içinde olursa bölgedeki istikrar ve refahı artabilir. Şayet iş birliği sağlanmazsa Rusya, Çin, ABD ve İran’ın müdahaleleri bölgeyi yeniden çatışma bir alana dönüştürebilir.
Sonuç Olarak Bölgenin Geleceğini Ne Bekliyor?
Koridorun istikbali yalnızca Azerbaycan ve Ermenistan’ın barışına bağlı değildir. En kritik soru:
- Rusya, Çin ve İran, ABD’nin bölgedeki girişimlerine nasıl tepki verecek?
- ABD’nin koridorda tekelleşmeye gitmesi hâlinde yeni çatışmalar tetiklenebilir mi?
Özetle bu noktada küresel güçlerin iş birliği veya çatışmaları bölgede ya refahı ya da çatışmaları beraberinde getirebilir.
Ahmet SAĞLAM / 10.09.2025 / Ankara / www.saglamahmet.com