TÜRKMENLERİN GELECEGİ
Fevzi TÜRKER
Son yılların en tehlikeli gelişmeleri bugün bütün şiddetiyle Irakta Türkmenlerin gelecekleri aleyhine işlemektedir. Ancak bu tehlikeli gelişmeler ne bizleri ilgilendirmekte, ne de silkinmemize ve uyanmamıza neden olmaktadır. Türkmenlerin geleceğini karanlıklara götürebilecek Bu tehlikeli gidişatın önüne ne biz kendimiz geçebiliyoruz ne de bu tehlikenin önüne geçebilmemizde ciddi manada dış destek var.
BAAS Partisinin ırkçı, öteleyici ve asimilasyoncu politikalarından kurtulduğumuzu sanmışken hazırlıksız , güçsüz ve halkımızın büyük çoğunluğunun Türklük şuurundan yoksun olduğu nedenleriyle,2003’ten hemen sonra en az BAAS rejimi kadar ırkçı, acımasız ve asimilasyoncu olan Kürt siyasi partilerinin politikalarına karşı da tepkisiz ve sessiz kaldığımızı gördük.
TÜRKMENELİ bölgeleri ki daha sonra ihtilaflı bölgeler olarak adlandırılan bu bölgelerin tamamı hal hazırda PEŞMERGE ile İŞİD işgali altındadır. Bu bölgelerin çoğunda, büyük Kürt göçu sonucunda demografi Kürtler lehine değişmiş ve Türkmenler kendi topraklarımızda, başta yıllardır Türk’tür Türk kalacak dediğimiz KERKÜK olmak üzere nüfus yoğunluğumuzu kaybettik. Nüfusumuzu artıracağımıza, artış yollarını arayacağımıza, yurt dışına göç yollarını arar hale geldik.
TÜRKMEN toprakları ve şehirleri işgal edilirken ve yoğun Kürt göçüne maruz kalırken, Türkmenler arasına mezhep fitnesi sokulmaya başlanmıştır. Mezhep fitnesi, Türkmen birliğini parçalamak isteyen dış güçlerin maşalığını yapan bazı hain Türkmen siyasiler tarafından, ilk önce TELAFER’DE kardeş kavgasına dönüştü,halkını ikiye böldü ve daha sonra başka Türkmen bölgelerinde de uygulanmaya başlandı.Mezhep fitnesini,TELAFER’E ve diğer Türkmen bölgelerine sokanlar, milletimiz tarafından en ağır şekilde cezalandırılmaları gerekirdi.
ABD işgalinden sonra TELAFER’DE uygulanmaya başlayan mezhep fitnesi büyümeden, Türkmen siyasi partilerince veya diğerlerince önlenmiş olsaydı, ne TELAFER’DE kardeş kavgası yaşanırdı ne de halkı Sünni-Şii diye ikiye bölünürdü. TELAFER’LİLERİN Kardeş kavgaları ve bölünmeleri, Musul’un önümüzdeki haftalarda İŞİD’DEN geri alınmasından sonra yurtlarına dönmelerini zorlaştıracaktır.
PEŞMERGE ,PKK ve PYD güçleri Musul’u İŞİD’DEN geri alma öncesinde, stratejik öneme sahip olan TELAFERİ ele geçirme konusunda işbirliğine gidebilirler,çünkü TELAFER konusunda Kürt grupların hepsinin hedefi aynıdır,oda Irak Kürt bölgesini, karadan Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan Kürt koridoruna bağlamaktır.
Mesut Barzani her fırsat’ta Musul’u kurtarma savaşı sırasında PEŞMERGE güçlerinin ele geçireceği bölgelerin Kürt bölgesine bırakılmasını istemektedir .Barzani ayrıca, Musul’un kurtarılmasından önce de Musul halklarının bir araya gelerek,İlin İŞİD sonrasındaki yönetim şeklini görüşmelerini önermektedir.Bu durumda sürgünde yaşamakta olan desteksiz,dağınık ve aralarında herhangi bir örgütlenme olmayan TELAFER ve diğer Musul Türkmenleri ne kadar söz sahibi olabilirler?
Bir ABD yapımı olan Irak-Şam İslam devletinin (İŞİD) hedefi, Irak bölgesel Kürt yönetimini güçlendirmek, topraklarını genişletmek ve Suriye’nin kuzeyinde, Akdeniz’e uzanan bir Kürt koridoru inşa etmektir.Haydar EL İBADİ’NİN kahraman Irak ordusu,birkaç pikapla gelen İŞİD’E karşı hiç direnmeden, tek kurşun sıkmadan Musul’dan çekilmiştir.Yine EL İBADİ’NİN bu kahraman Irak ordusu, hiçbir neden yok iken KERKÜK’TEN çekilerek yerini PEŞMERGE’YE bırakmıştır. Bu tehlikeli gelişmeye ne biz Türkmenleden, ne de Türkiye’den tepki gelmiştir. Bugün Musul’u, İŞİD’DEN geri alma yöntemlerini tartışanlara, Türkmen yurdu olan ve bir zamanlar kırmızı çizgi olarak bilinen Kerkük’ün PEŞMERGE tarafından işgal edilmesine neden seyirci kaldıklarının sorulması lazım?
Türk hükümetlerinin yıllardan beri bölgeyle ilgili izlemiş olduğu yanlış dış politikalar, hem Türkiye’nin milli çıkarlarına ve güvenliğine hem büyük zararlar vermiştir ve vermektedir ,hem de Irak Türkmenlerini zayıf düşürmüş ,hatta yok olma aşmasına getirmiştir.Güdülen hatalı dış politikalar yüzünden, Türkiye’nin bugün Irakta kırmızı çizgisi kalmamıştır.Kerkük için daha önce ”kırmızı çizgimizdir” dediler, oysa Kerkük bugün kaderine terk edilmiştir.Kürtleştirilmek isteniyor.
Kürdistan İşçi Partisinin(PKK) unsurları KERKÜK, DAKUK, TUZHURMATI ve başka Türkmen şehirlerinde cirit atmakta, açıkça faaliyet göstermekte ve Bağdat hükümeti bunlara her türlü maddi ve manevi destek vermekte olduğu bilinmektedir.
PKK’nın bu tehlikeli faaliyetlerine Irak hükümetinin göz yumması, Türkmenler için büyük tehlike arz etmektedir .IRAK TÜRKMEN CEPHESİ Lideri Kerkük milletvekili sayın ERŞED SALİHİ bu tehlikeyi dile getirdiği ve Bağdat hükümetinden bu faaliyetlerin durdurulmasını istediği için,PKK tarafından ölümle tehdit edilmiştir.
PKK’nın KERKÜK’TE yuvalanması, PYD lideri Salih Müslim ,daha sonra HDP lideri Selahattin DEMİRTAŞ’IN KREKÜK’Ü ziyaret etmeleri ve PKK’IN Türkmen lider SALİHİ’Yİ tehdit etmesi, Türkmenler açısından hayra alamet değildir. Sayın ERŞED SALİHİ’YE yöneltilen PKK tehdidi, aslında Türkmen halkına yöneltilmiş açık bir tehdittir ve ciddiye alınması gerekir. Ancak biz Türkmenler her zaman ve her meselede olduğu gibi bu tehlikeli tehdide karşı da kayıtsız ve tepkisiz kalmışa benziyoruz. TÜRKMEN CEPHESİ BAŞKANI ERŞED SALİHİ’YE sahip çıkmalıyız, ona her desteği vermeliyiz ve etrafında etten duvar örerek kenetlenmeliyiz.