
Şanghay İş Birliği Örgütü Gövde Gösterisi Gibi Toplantı Yaptı
Ahmet SAĞLAM
Şanghay İş Birliği Örgütü’nün (ŞİÖ) temelleri, sınır güvenliği ve ekonomik iş birliği ittifakı çerçevesinde Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından 1996 yılında atılmıştır. O dönemde “Şanghay Beşlisi” olarak bilinen bu oluşum, 15 Haziran 2001 tarihinde Şanghay’da Kazakistan Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti, Kırgız Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Tacikistan Cumhuriyeti ve Özbekistan Cumhuriyeti tarafından kurulan daimî bir uluslararası örgüt hâline gelmiştir. 2002 yılında Devlet Başkanları Konseyi’nin St. Petersburg’daki toplantısında ŞİÖ Tüzüğü imzalanmış ve 19 Eylül 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Örgüte üye sayısı, 9 Haziran 2017’de Astana’da düzenlenen zirvede Hindistan ve Pakistan’ın katılımıyla sekize yükselmiş; gözlemci statüsünde bulunan İran ise 17 Eylül 2021’de örgüte tam üye olarak dâhil olmuş ve böylece üye sayısı dokuza ulaşmıştır. En son 2 Temmuz 2024’te Belarus’un örgüte tam üye olmasıyla, Şanghay Beşlisi, “Şanghay Onlusu” hâline gelmiştir. Örgütün iki gözlemci üyesi ise Afganistan İslam Cumhuriyeti ve Moğolistan’dır.
Şanghay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ), bugüne kadar gerçekleştirilen en geniş katılımlı zirvesini 1 Eylül 2025 tarihinde 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi olarak Çin’in Tianjin kentinde düzenlemiştir. Zirveye, diyalog ortağı olarak Türkiye’yi temsilen Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılmıştır. Toplantının gündeminde, İkinci Dünya Savaşı sonrası şekillenen uluslararası düzenin günümüzde yeniden biçimlenmesi ve yeni dünya düzeniyle birlikte ortaya çıkan güvenlik kaygıları ön plana çıkmıştır. Bu zirvenin, İngiltere, ABD ve İsrail’in güvenliği ve ticareti temelli yeniden şekillenen dünya düzenine karşı “Bura da ben de varım” mesajı içerek şeklinde küresel ve bölgesel gelişmelerin ele alındığı bir platform şeklinde düzenlendiği görülmektedir.
Zirvede alınan kararlar incelendiğinde, ŞİÖ’nün 1 Eylül 2025’te kabul ettiği Tianjin Deklarasyonu, örgütün uluslararası sisteme ilişkin vizyonunu ortaya koyan kapsamlı bir belge olarak öne çıkmaktadır. Deklarasyonda, II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası düzen hatırlatılarak, günümüz jeopolitik istikrarsızlıkları ve güvenlik tehditleri karşısında Birleşmiş Milletler (BM) merkezli, adil, çok kutuplu ve kapsayıcı bir uluslararası düzen talebi vurgulanmıştır. Terörizm, aşırılık, bölücülük, uyuşturucu kaçakçılığı ve sınır ötesi suçlara karşı kolektif mücadeleye dikkat çekilmiş; Ortadoğu’daki çatışmalar, İran’a yönelik güvenlik kaygıları, Gazze’deki insani kriz ve Afganistan’daki siyasi istikrarsızlık konularında uluslararası iş birliğine çağrı yapılmıştır.
Deklarasyonun ekonomik boyutunda, “Bir Kuşak, Bir Yol” girişimi temelinde Avrasya ölçeğinde ticaret, yatırım, dijital ekonomi, enerji güvenliği ve ulaşım koridorlarının geliştirilmesi ön plana çıkmaktadır. Dünya ekonomisi içinde bu girişimin önemi vurgulanırken, Rusya’nın daha önce önerdiği yerel para birimlerinin kullanımının artırılması, dolar ve euronun ekonomik hegemonyasına dikkat çekilmesi, ŞİÖ Kalkınma Bankası’nın kurulması ve adil enerji dönüşümü için ortak stratejiler geliştirilmesi üzerinde durulmuştur. Böylece, dünyanın ekonomik düzeninin önemli bir parçası olan Doğu’nun iş gücü ve üretiminin dolar ve euro hegemonyasında baskılanmasının önüne geçilmesi ve çözüm yollarının aranmasının amaçlandığı düşünülmektedir. Ayrıca siyasi ilişkilerde dolar ve euronun bir ekonomik yaptırım aracı olarak kullanılmasının önüne geçmeye çalışmak olarak da bu girişim yorumlanabilir. Malum Ukrayna ve Rusya savaşında Rusya bu durumu tüm boyutlarıyla hissetmişti.
Teknolojik alanda ise, çağımızın mesleklerini dönüştüren yapay zekânın üye devletler tarafından uyumlu şekilde kullanılması ve bu teknolojinin karşılıklı, barışçıl, şeffaf ve güvenli bir biçimde uygulanması için iş birliği mekanizmalarının oluşturulması önerilmiştir. Sosyal ve kültürel boyutta ise, eğitim, sağlık, turizm, gençlik ve kültür alanlarında toplumlar arası etkileşimin güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Çevre, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma konuları da deklarasyonun önemli unsurları arasında yer almaktadır.
Ayrıca, 2026–2035 Strateji Belgesi ile ŞİÖ’nün kurumsal gelişimi için yol haritası belirlenmiş ve örgütün 25. yılına doğru “barış, kalkınma ve refah” vizyonu teyit edilmiştir. Ulaşım ve ticaret rotaları bağlamında, Kuzey–Güney ve Doğu–Batı koridorları ile yeni demiryolu projeleri (örneğin Çin–Kırgızistan–Özbekistan hattı) desteklenmiş, böylece Kırgızistan ve Özbekistan gibi Türk devletlerinin ticari rotalar üzerindeki önemi vurgulanmıştır. Ekonomik iş birliğini destekleyen diğer bir gelişme ise gümrüklerin dijitalleşmesi, “akıllı gümrük” uygulamaları ve tarım-gıda güvenliği iş birliğinin geliştirilmesidir. Bu Çin’in artan e – ticaret hacminde yeni bir adım olarak da yorumlanabilir.
Zirve kapsamında, liderler Tianjin Deklarasyonu dışında bölgesel ve ulusal gündemlerine ilişkin açıklamalarda bulunmuşlardır. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan-Çin ilişkilerinin stratejik ortaklık temelinde hızla geliştiğini, ülkesinin Çin’in küresel inisiyatiflerini desteklediğini ve “Bir Kuşak, Bir Yol” çerçevesinde güvenilir bir ortak olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Azerbaycan’ın Avrasya’da önemli bir ulaştırma ve lojistik merkezi hâline geldiğini, Orta Koridor’un güçlendiğini ve Zengezur Koridoru’nun bölgesel barış ve iş birliğini pekiştireceğini ifade etmiştir.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım-Cömert Tokayev ise, ŞİÖ Plus Zirvesi’nde örgütün yapıcı gündeme odaklanması gerektiğini belirtmiş, BM’nin özellikle Güvenlik Konseyi reformunu savunmuş ve Çin’in “Küresel Yönetişim İnisiyatifi”ni desteklemiştir. Ayrıca ŞİÖ Kalkınma Bankası ve ulaştırma koridorlarının geliştirilmesini önermiş, yapay zekâ için küresel etik standartların belirlenmesini, Hazar Denizi çevresel sorunlarının çözülmesini ve Astana’da Su Problemleri Analiz Merkezi ile 2026’da Bölgesel Ekoloji Zirvesi’nin düzenlenmesini teklif etmiştir.
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ise, zirvede örgütün dönüşümü ve etkinliğinin artırılması, güvenlik alanında ortak mücadele mekanizmalarının geliştirilmesi ve Afganistan ile diyalogun canlandırılması konularına dikkat çekmiştir. Ayrıca ekonomik iş birliği ve lojistik ağlarının güçlendirilmesi, iklim ve çevre sorunlarının yapay zekâ tabanlı çözümlerle ele alınması ve gençlik ile insani alanlarda iş birliğinin genişletilmesine vurgulamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Gazze’deki insani krizin sonlandırılamamasına dikkat çekmiş ve BM’nin adalet ve barışı sağlayacak şekilde acil reformlara ihtiyaç duyduğunu ifade etmiştir. Ayrıca Suriye’nin toprak bütünlüğü, Güney Kafkasya ve Orta Asya’da kalıcı barış ve iş birliği, enerji ve bağlantısallık projelerinin önemi ile Orta Koridor ve Kalkınma Yolu girişimlerine vurgu yapmıştır. Türkiye’nin vizyonu, diyalog, diplomasi ve iş birliği temelli, refahı önceleyen bir dünya düzenine odaklanmak olduğunu ifade etmiştir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise, ŞİÖ’nün çok kutuplu ve adil bir dünya düzeninin inşasında önemli rol oynadığını belirtmiş; ekonomik iş birliği, enerji ve ulaşım altyapısı, eğitim ve bilim alanındaki ortak projelerin gelişimini vurgulamıştır. Ayrıca Ukrayna krizinin sorumluluğunu Batı’ya yükleyerek çözüm için Çin, Hindistan ve diğer ortakların girişimlerini değerli bulduğunu ifade etmiştir.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise ŞİÖ’nün barış, güvenlik ve küresel yönetişimde lider rol üstlenmesi gerektiğini vurgulamış; çok taraflı iş birliği, “Bir Kuşak, Bir Yol” projeleri, enerji ve dijital ekonomi alanlarında ortak platformların oluşturulmasını ve insan odaklı, adil bir küresel yönetim hedefini öne çıkarmıştır. Ayrıca medeniyetler arası diyalog ve uluslararası adaletin korunmasının önemine değinmiştir.
Zirve kapsamında, liderler hem Çin Devlet Başkanı ile hem de kendi aralarında birebir toplantılar gerçekleştirerek bölgesel konuları ele almışlardır. Bu toplantılar, Zengezur Koridoru ve bölgesel ticari rotaların gelişmesi, Yeni İpek Yolu’nun canlanması açısından hem Avrupa hem de bölgesel bağlamda önem arz etmektedir. Sorunlu ve çatışmalı bölgelerin devlet başkanlarının geniş kapsamlı katılımı, bu durumun en önemli göstergesidir. Ayrıca Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye gibi ticari yollar ve lojistik açısından kritik ülkelerin zirveye katılımı da ayrı bir önem taşımaktadır.
Zirveye damgasını ise Hindistan, Azerbaycan’ın ŞİÖ tam üyelik başvurusunu ikinci kez veto etmesi vurdu. Çin’in desteğine rağmen Azerbaycan’ın başvurusu oybirliği şartı nedeniyle sonuçsuz kaldı. Buna karşılık Pakistan’da Ermenistan’ın üyelik başvurusunu veto ederek Hindistan’a yanıt vermiş oldu. Bunun üzerine Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Hindistan’ın vetosunu “intikam politikası” olarak nitelendirerek Pakistan ile olan kardeşlik bağını öncelikli gördüğünü ifade etti. 2025-2026 yılları arasında da Şanghay İş Birliği Örgütü’nün dönem başkanlığını Kırgızistan’ın üstlenmesi kararlaştırıldı.
Sonuç olarak ŞİÖ Avrupa Birliği gibi somut bir birliktelik ortaya koyamasa da bölgenin ve üye devlerin ekonomik potansiyeli dikkatleri üzerlerine çekiyor.
www.saglamahmet.com / 01.09.2025 / Ankara