Irak’ta Değişim Arayışı ve Siyasal Dönüşümün Zorluğu
Ali BAYATLI – BAĞDAT/ Irak’ta neredeyse her vatandaş, ülkesinin içinde bulunduğu siyasi yapıyı değiştirme arzusundan söz ediyor. Halkın büyük bölümü, 2003’ten bu yana ülkeyi yöneten siyasal elitlerin yolsuzluk, fakirlik ve çöküşten başka bir şey getirmediğini düşünüyor. İktidar sahiplerinin refah içinde yaşarken, sıradan Iraklıların payına yoksulluk ve umutsuzluk düştüğüne inanılıyor.
Vatandaşlar bu sisteme duydukları tepkiyi açıkça dile getiriyor, mevcut yönetimin başarısızlığına dair sayısız örnek sunuyorlar. Ancak “değişim nasıl sağlanabilir?” sorusu geldiğinde sessizlik başlıyor. Birçok kişi, şiddetten ve mezhepsel çatışmadan uzak, en azından istikrarlı bir ortamda yaşamayı tercih ediyor. Halk arasında sıkça söylenen bir deyişle, “ölümü gören sıcağa razı olur.”
11 Kasım 2025’te yapılması planlanan parlamento seçimleri, Irak için sıradan bir seçim olmanın ötesinde anlam taşıyor. Bu seçimler, geniş bir halk hareketi ya da sandığa duyulan yeni bir inançtan ziyade, 7 Ekim 2023’ten bu yana Orta Doğu’da yaşanan bölgesel değişimlerin gölgesinde gerçekleşiyor.
Iraklı seçmen, seçimlerin genellikle aynı yüzleri yeniden getirdiğini bilse de, bu kez uluslararası ve bölgesel baskıların yoğunluğu nedeniyle farklı bir atmosfer hissediliyor. Bu seçimler, belki köklü bir değişim getirmeyecek; ancak siyasi oyunun kurallarını yeniden şekillendirebilir.
Geçmiş deneyimler, halk iradesinin tek başına değişimi sağlamaya yetmediğini gösterdi. 2021’deki seçimlere katılım oranının yüzde 20’nin altına düşmesi, toplumsal umutsuzluğun en açık göstergesi oldu.
Bu dönemdeki en dikkat çekici gelişmelerden biri, ABD Başkanı Donald Trump’ın Bağdat’a geleneksel bir büyükelçi yerine özel bir başkanlık temsilcisi atama kararı oldu. Bu karar, Washington’un Irak’ı egemen ve istikrarlı bir devlet olarak değil, doğrudan müdahale gerektiren siyasi-güvenlik dosyası olarak gördüğüne işaret ediyor.
Yeni temsilci Mark Savaya, Irak kökenli Hristiyan bir Amerikalı. Göreve atanmasının hemen ardından yaptığı açıklamada, amacının “dış etkileri azaltmak ve silahın yalnızca devletin elinde bulunmasını sağlamak” olduğunu belirtti. Bu mesaj, İran’ın Irak içindeki etkisini sınırlamayı hedefleyen açık bir uyarı olarak değerlendiriliyor.
Washington’un bu tutumu, Irak’ı enerji ve altyapı alanlarında kendi çıkarları açısından kilit bir ülke olarak gören stratejik yaklaşımıyla doğrudan bağlantılı. Nitekim Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani’nin Amerikan şirketlerine kapıları açmasının ardından, ABD’nin bölgedeki ekonomik çıkarlarını koruma isteği daha görünür hâle geldi.
Amerikan girişimlerine paralel olarak, İsrail basınında Irak’tan gelebilecek olası güvenlik tehditlerine ilişkin endişeler artıyor. İran’ın Irak’taki silahlı gruplar üzerindeki etkisini genişletmesi, Tel Aviv’in dikkatini bu yöne çevirdi. Bazı İsrail kaynaklarına göre, Washington aracılığıyla Bağdat’a doğrudan uyarılar iletildi. Bu durum, Irak’ı ABD, İran ve İsrail arasındaki hassas bir güvenlik üçgeninin merkezine yerleştiriyor.
Irak’taki değişim dinamiklerinin bugün halk iradesinden çok uluslararası baskılarla şekillendiği görülüyor. Trump’ın “sert güç” yaklaşımı, son yıllarda sandıkların başaramadığı dönüşümü dış müdahale yoluyla zorlayabilir.
İran’ın bölgedeki etkisi ise önceki yıllara kıyasla belirgin biçimde azaldı. İran’a yakın Iraklı gruplar, artık kendi ekonomik çıkarlarını korumayı Tahran’ın politik hedeflerinden daha öncelikli görüyor. Bu da ülkede yeni güç dengeleri doğurabilir; kontrolsüz silahların etkisini azaltıp daha bağımsız bir siyasal yapının önünü açabilir.
Bağdat Operasyonlar Komutanlığı, yaklaşan seçimler öncesinde en yüksek güvenlik alarm seviyesine geçtiğini duyurdu. Tüm seçim cihazları ve ekipmanlarının, Yüksek Seçim Komisyonu’na güvenli bir şekilde teslim edildiği belirtildi.
Komutanlık, seçim merkezlerinin korunması ve oy sayım sürecinin güvenliği için kapsamlı önlemler aldıklarını, ayrıca güvenlik güçlerine yönelik eğitim programları yürütüldüğünü açıkladı. Bu eğitimlerde, seçim sürecinde bilgi kirliliği ve söylentilerle mücadele konularına da özel önem veriliyor.
Yüksek Seçim Komisyonu’na göre şu ana kadar 300’den fazla uluslararası gözlemci onay aldı. Ayrıca 1500 civarında yerli ve yabancı gazeteci seçimleri takip edecek.
Komisyon, seçimlerin yalnızca biyometrik kimlik kartları ile yapılacağını ve oy verilerinin üç aşamalı güvenlik sistemiyle korunacağını açıkladı. Bu uygulama, seçimlerin şeffaflığına ve güvenilirliğine katkı sağlamayı amaçlıyor.
Birleşmiş Milletler ve Arap Ligi’nin de seçim gözlem sürecine katılması bekleniyor.
Irak bugün, seçimlerin ötesine geçen bir dönüm noktasında bulunuyor. Değişim talebi güçlü olsa da, ülkenin geleceği artık yalnızca iç dinamiklerle değil, uluslararası ve bölgesel güç dengeleriyle şekilleniyor. 2025 seçimleri, yalnızca sandık sonuçlarının değil; Irak’ın egemenlik, istikrar ve bağımsız karar verme kapasitesinin de test edileceği bir süreç olacak.
Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, hükümetin hedefinin tüm silahların devlet kontrolünde toplanması olduğunu bir kez daha vurguladı. Ancak bu hedefin, ülkedeki yabancı askerî varlık sona ermeden tam anlamıyla gerçekleşemeyeceğini belirtti.
Reuters’a verdiği demeçte Sudani, uluslararası koalisyonun Irak’tan 2026 Eylül ayına kadar kademeli olarak çekilmesi için plan hazırlandığını, IŞİD tehdidinin artık ciddi bir boyutta olmadığını ifade etti. “Bugün Irak’ta güvenlik ve istikrar sağlanmış durumda. 86 ülkenin hâlâ bu koalisyonda yer alması için mantıklı bir gerekçe kalmadı,” diyen Sudani, yabancı askerî varlığın gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Başbakan ayrıca, silahın devlet otoritesine devrinin ulusal bir hedef olduğunu vurgulayarak, silahlı grupların ya güvenlik kurumlarına entegre olmaları ya da tamamen silah bırakıp siyasete yönelmeleri gerektiğini söyledi.
Lübnan’daki Hizbullah benzeri oluşumlarla kıyaslamalara da değinen Sudani, Irak’ın koşullarının tamamen farklı olduğunu belirterek, “Irak’ta savaş ve barış kararları yalnızca meşru devlet kurumları tarafından alınır. Hiçbir tarafın ülkeyi dış çatışmalara sürüklemesine izin verilemez,” ifadelerini kullandı.
