
Hamlet Kazımoğlu’nun yirmi beş yaşı için
Ekber Goşalı
Doyasıya göğsüne saramadığın
Yabancı kadının teni…
…yarıya kadar dolu kadehler
yüzüne gözüne bulaşmış
kırımızı rujlu dudakların
izleri bulunan
kültablasında biriken yarıya kadar içilmiş
sigara izmaritleri
elli yaşın yarısında
kazandıkların yarım yamalak hüzün
az buçuk sevinç
ve artı yarım kitaplık şiirin
her zaman sıkacak seni
bir türlü hatırlayamadığın bir anı…
her şey boşmuş gibi gözükecek sana
her şey
evde biriktirdiğin
boş sigara paketleri gibi
haberin bile olmayacak
her gece seni düşünüp
kocasını koynuna alan kadından…
***
Sen kızmısın? – bilmiyorum,
Gencecik hanımmı? – bilmiyorum,
Beyaz kadın.
Beni severmisin? – bilmiyorum,
Belki de sevmezsin – bilmiyorum,
Beyaz kadın.
Bana varırmısın? – bilmiyorum,
Hayır, varmazsındır – bilmiyorum,
Beyaz kadın.
Beyaz kadın,
Gencecik hanımsan – belli etme,
Kızsan – hiç belli etme,
Beni seveceksen – konuşma,
Sevmeyceksen – hiç konuşma…
Bir soru misali beyaz kadın,
Hep böyle beyaz kal…
Bari, bu kirlenmiş dünyada
Bir beyazlık bulunsun…
***
Başımızın üzerinde
Sıktığımız parmaklar
Tetiğe basmak zamanı geldiğinde
Kendinde güç bulamaz
Ağlar.
Temizleyemedi bizi
Su misali akan kanlar
Hepimize küs olan
Ruhlar
İzn vermiyor konuşmamıza.
Ismine YÜREK dediğimiz
Günahlarda boğulmada…
Çıkarın, kardeşlerim, çıkarın
Yüreklerinizi,
Yaralı yerinden mızraklara takın,
Bırakın
Hazarın kıyısına,
Belki Bakünün deli rüzgarları
Temizledi
Yürekleri…
mart 1995
***
Yovşan koklamıyoruz
At binmiyoruz
Ölürsek saracaklarmı allara –
bilmiyoruz.
Yemin ettiğimiz zaman
Yüz sürmüyoruz bayrağa,
Şöyle bir bakmıyoruz
Gökyüzüne,
Aya,
O Altın Çağa,..
Çok oldu kulaklarımız hasret kalalı
Bozkurt sesine,
Sonra da soruyorlar:
-Senin derdin ne?
Ben Hiç Kutlamadım
Ben hiç kutlamadım
Takvimin son yaprağını
Virgülü bildim ömrün,
noktası Allaha kaldı.
peki, ölüme ne kadar var?
Tam bunları düşünürken
Ben seni sevip
Ünlem koydum ömrüme.
***
Toprak
zor günlerinde bayrak tutmuş,
alnı dertten
kırış kırış
olmuş
erkeklerin
adımlarıyla dinlenir
karış karış.
Toprağını
her beldede şehit mezarlarıyla
mühürlenmiş
milletin
bayrağı ebedidir…
***
Bir gün,
her halde bir gün
olanlar olmayacak
olmayanlar olacak.
Ne kurşun sıktık bir kimseye
ne kurşun sıktılar ölelim
yaşam demem ben yaşama
yol yoksa
bir genç ölüme…
Zaten
olanlar olmayacak
olmayanlar olacak…
Ne kurşun sıktılar ölelim
ne kurşun sıktık bir kimseye
yaşam söyledim ölüme
söyledim kendi kendime
zaten tüm yaşamlar
ölüme götürmüyormu insanı..?
Bakma bazı ölüleri bir bölük götürüyor
kim dünyadan ne götürüyor?
Bırak söylesinler falanca
Dünyadan kurşun götürüyor…
(Uyğunlaştıran: Oktay HACIMUSALI)
***