
Irak: Ekonomik Reformlar ve Enerji Dönüşümü
Ali BAYATLI – BAĞDAT
Irak ekonomisinin mevcut yapısı artık görmezden gelinemeyecek kadar kırılgan bir tablo ortaya koyuyor. Her mali yılda yaklaşık 150 trilyon dinarlık kamu harcaması yapılırken, vergi gelirleri yalnızca 3 trilyon dinar seviyesinde kalıyor. Bu derin uçurum, mali sistemdeki yapısal zaafları ve Irak’ın hâlâ büyük ölçüde petrol gelirlerine bağımlı olduğunu gösteriyor.
Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, Bağdat’ta düzenlenen Ekonomiyi Geliştirme ve Yatırım Ortamını Canlandırma Vergi Konferansı’nda yaptığı konuşmada bu tabloya dikkat çekerek, ülkenin karşı karşıya olduğu en büyük sınavın ekonomik reform ve çeşitlendirilmiş bir ekonomiye geçiş olduğunu vurguladı. Sudani’ye göre geçmişte alınan reform kararları çoğu zaman siyasi slogan ve baskı aracı olarak kullanıldı; bu yüzden gerçekçi bir dönüşüm sağlanamadı. Ancak bugün, artan mali baskılar ve toplumsal talepler nedeniyle reform artık ertelenemez bir zorunluluk haline geldi.
Sudani, Aralık 2023’te düzenlenen Vergi Sisteminin Reformu Konferansı’nın önemli öneriler ortaya koyduğunu, ardından Bakanlar Kurulu’nun 2024/24074 sayılı kararıyla reform paketlerini yürürlüğe koyduğunu ve süreci izlemek için yüksek bir komite oluşturulduğunu hatırlattı. Bu adımların, uluslararası yatırımcıların ilgisini çektiğini belirten Sudani, tüm zorluklara rağmen reform sürecinin Irak için güven tazeleyen bir mesaj olduğunu ifade etti.
Nitekim hükümetin çabaları sonucunda petrol dışı gelirler 2022’de toplam gelirlerin %7’sini oluştururken, 2024’te bu oran %14’e yükseldi. Ayrıca vergi gelirleri 2024’te bir önceki yıla göre %26 arttı, 2025’in ilk yarısında ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla %3’lük bir artış kaydedildi. Bu veriler, dönüşümün başlangıç aşamasında da olsa somut sonuçlar vermeye başladığını gösteriyor.
Ancak Irak’ın ekonomik hikâyesi yalnızca mali disiplinle sınırlı değil; enerji sektörü de reformun en kritik ayağını oluşturuyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA)’nın 23 Ağustos 2025 tarihli raporuna göre Irak’ın elektrik sektörü ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya: düşük verimlilik, sürekli kesintiler ve ithal gaza aşırı bağımlılık. Bu durum hem mali hem de ekonomik baskıları artırıyor.
Buna karşın rapor, Irak’ın enerji dönüşümünde büyük bir potansiyele sahip olduğuna işaret ediyor. Ülkenin güneş ve rüzgâr enerjisinden yararlanarak 2030 yılına kadar yaklaşık 30 gigawatt kapasiteye ulaşabileceği öngörülüyor. Bunun için gerekli olan ise doğru politikaların uygulanması ve yeterli yatırımın sağlanması.
Bu potansiyelin değerlendirilmesi, Irak için stratejik bir fırsat anlamına geliyor: enerji güvenliğinin güçlendirilmesi, yeni istihdam alanlarının açılması, karbon salınımlarının azaltılması ve ekonominin çeşitlendirilmesi. Kısacası, enerji reformu yalnızca çevresel bir gereklilik değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlığın da temel koşulu.
Ancak bu dönüşümün gerçekleşmesi için Irak’ın ciddi adımlar atması gerekiyor. Rapora göre öncelikli olarak elektrik altyapısının modernizasyonu, kamu–özel sektör işbirliklerinin teşviki, yerel insan kaynağının geliştirilmesi ve uluslararası işbirliğiyle finansman ile teknoloji transferinin sağlanması şart. Aksi takdirde, ertelenen her reform, elektrik krizini, mali açığı ve çevresel baskıları daha da derinleştirecek.
Bugün Irak’ın önünde net bir tercih bulunuyor: ya reformları cesaretle uygulayarak geleceğe yatırım yapacak, ya da mevcut kırılganlıklarıyla daha büyük bir krizin içine sürüklenecek. Ekonomik reform ile enerji dönüşümü, birbirinden kopuk süreçler değil; aksine, Irak’ın geleceğini şekillendirecek iki paralel eksen. Ve bu süreçte en büyük kazanan, yıllardır krizler ve kesintilerle mücadele eden Irak halkı olacak. Çünkü sürdürülebilir ekonomi ve temiz enerji, yalnızca rakamlara yansıyan başarılar değil; aynı zamanda insanların günlük yaşamına doğrudan dokunan bir değişimdir.