HALİDE NUSRET ZORLUTUNA
Av. Ata Terzibaşı
Edebi şahsiyeti
Çocukluğunu Kerkük’te geçirmiş, “Kerkük benim çocukluk cennetimdir” diye Sayın Nusret Hanım, Türkiye’nin en kuvvetli yazar ve şairlerinden biri, belki de en büyüğüdür. Eski hatıralarını konuşma diline çok yakın tatlı bir dille Kardaşlık dergisinde canlandırmakla kendisini bütün Kerküklülere sevdirmiş, onların gönüllerine girmiştir.
Daha önce de Kerküklülerce “evliya-i Allah’tan” sayılan yarlıganmış babası Avnillah Kazımı II. Abdülmecit zamanında Meşrutiyet davasını benimseyen ve Meşrutiyetten sonra da “Fedakâran-ı Millet “cemiyetinin başkanı sıfatıyla hürriyet mücadelesine devam eden büyük bir mücahit, kuvvetli bir yazar olup, beş yıl kadar bir müddet Kerkük mutasarrıflığında bulunmuştur. Bir ara pranga bend olarak müebbet hapse atılmışsa da 8908 İnkılabında kurtulmuştur. 1326’da basılan “Divan-ı Harb Arifi ve Avnillah Kazımı” adlı meşhur eseri Kerküklülerin kütüphanesini süslemektedir.
Bu kitapta yarlıganmış, Kerkük’ten İstanbul’a gidişini orada muhakeme olunuşu çekici bir üslupla anlamaktadır. Bugün ise değerli kızı, babasının hatırat yazmak alanındaki yerini itirmemiş, kuvvetli kalemiyle eski hatıralarını Kardaşlık dergisinde yayımladığından ötürü, Kerküklülerin sevgi ve selamını geçen yaz kendisine duyurduğumda çok mütehassıs olmuştu.
Ateşli bir mülteci, aynı zamanda ahlak ve fazilet üstünlüğüne sahip olan Halide Nusret Hanım’ın nazik kibarlığı edebi olgunluğu karşısında insan sonsuz bir hayranlık duymaktadır. Onun tatlı, güzel sohbetleri, muhatabını vecde gark eder.
Değerli şairimizin Eski Türk Edebiyatına olan deri vukufunu pek de tahmin etmiyordum. Ziyaretinde bulunduğum saatler çok sevdiği şairlerden Fuzuli, Nedim, Şeyh Galip’in şiirleri üzerinde durmuş, Fuzuli’nin en muğlak manzumelerini bütün inceliğiyle açıklamak kabiliyetini kolayca göstermiştir.
“O, insan bunun gibi kuvvetli şiirler yazamıyor” diye hem tevazu gösteriyor hem de Fuzuli gibi büyük bir dehanın önemini belirtiyordu. Ayrıca Namık Kemal, Mehmet Akif, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Şukufe Nihal’in de şiirlerini çok sevdiğini söyleyen Nusret Hanım’a bir ara Irak Türk şairlerinden hangisini beğendiğimizi sorduğumuzda “Nesrin Erbil” diye cevap vermişti.
Nesrin’in Hanım bir şair olduğu için mi şiirlerinden hoşlandığını sorduğumuzda ise onun ancak hanım bir şair olduğu için şiirlerini takip ettiğini, o bir Kerküklü şairlerin ise şiirlerini pek izlemediğini söyleyerek Bay Ali Marufoğlu’nun kendisine ithaf ettiği bir şiirinden mütehassıs olduğunu da sözlerine ekledi.
Hayatı
Halide Nusret 9 Eylül 1901’de doğmuş, garip bir tesadüf olarak da 9 Eylül 1926’da evlenmiştir. Kocası emekli General Aziz Vecdi Bey’i evvelki ziyaretimizde tarihi bir kitap hazırlamakla meşgul olmuştuk. İstanbul’un Kızıltoprak semtinde dünyaya gelen şairimiz, dört yaşında okumaya başlamış, ilk olarak alfabeyi annesi Ayşe Nazlı Hanım’dan öğrenmiştir.
Hala beraber yaşadığı annesi, Ruslara karşı girişilen 93 savaşında şehit düşen Yüzbaşı Ömer Bey’in kızıdır. Halide Nusret’in babası ise Erzurum’da Zorlu Han lakabıyla tanınan Zorlu Ali Bey’dir.
Şairimiz beş yıl kadar kaldığı Kerkük’te Kuran’ı hatmederek bu şehrin idadi mektebinin Arabi muallimi Süleyman Efendi’den Arapça, sanayi mektebinde Farisi muallimi Hızır Efendi’den Farsça dersler almıştır.
İstanbul’a döndüğünde orada Erenköy Kız Sultanı Lisesi’ni bitirerek İstanbul Üniversitesi Dar-ül Fünun (edebiyat) Fakültesi’ne devam etmiştir. Ancak buradan mezun olmadan öğretmen tayin edildi. Çeşitli lise, ortaokul muallim mektebi hocalığında bulunarak 1954’te kendi isteği ile emekliye ayrılmıştır.
Eserleri
1920’de yazdığı “Küller” adlı büyük hikâye kitabı ilk eseridir. Bundan sonra, üç defa basılan “Sisli Geceler”ini yazdı. Daha sonra “Hanım Mektupları”, “Gül’ün Babası Kim?”, “Beyaz Selvi”, “Rüzgârdaki Yaprak” adlı mensur kitaplarını ayrıca tefrika halinde “Aydınlık Kapı”sını yayımlamıştır. Şiir alanında da “Geceden Taşan Dertler”, “Yayla Türküsü”, “Yurdumun Dört Bucağı” adlı eserleri basılmıştır.
Nusret Hanım’ın yayımlanmış bu eserleri yanında son zamanlarda Türk Yurdu, Kardaşlık dergilerinde tefrika halinde çıkan hatıraları cana yakınlığı, sıcaklığı bakımından bizce onun en başarılı eseri sayılır. Bunda, az yazarlara nasip olmuş, konuşma dili ile yazı dilinin güzelce birleşme olayına rastlanılmaktadır. Bu hatıraların bir arada toplattırılarak bir kitap halinde yayımlanmasını gönül çok arzu eder.
Halide Nusret’in henüz basılmamış birkaç eseri de vardır. Bunlardan dini manzumelerini içine alan bir eserle seçme şiir kitabı başta gelir. Ayrıca Urfa kurtuluşunu hikâye eden Aşk-ı Zafer adlı bir romanı da basılmak üzere hazırlanmaktadır.
Kardaşlık Dergisi, Yıl:5, Sayı:7-8 Kasım-Aralık 1965