
AK Parti Genel Merkez İnsan Hakları Başkanlığı öncülüğünde Cumhur İttifakı milletvekilleri ve temsilcilerinden oluşan 30 kişilik heyet, Refah Sınır Kapısı’nı ziyaretinde, İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma ve insani krize dikkati çekti.
AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın başkanlığındaki AK Parti, MHP ve BBP milletvekillerinden oluşan heyet, Mısır’ın başkenti Kahire üzerinden Refah Sınır Kapısı’na ulaştı.
- Küresel Sumud Filosu’na İtalya’dan katılacak Türk aktivistler son hazırlıklarını yapıyor
- Dünyaca ünlü oyuncu ve yönetmenler, İsrailli film kurumlarıyla çalışmayı reddettiklerini duyurdu
Heyet adına burada basın açıklaması yapan Yalçın, “Ey insanlar. Sesimizi duyun. Bu bir haykırıştır. Buradan Gazze’nin hemen yanı başından tüm insanlığa, vicdan sahibi tüm insan evlatlarına sesleniyoruz. Nefesimizi Gazze’nin çığlığına katmak için haykırıyoruz.” sözleriyle konuşmasına başladı.
İsrail’in Gazze’de hayasız bir soykırım yaptığına, Gazze’yi abluka altında tutarak masum insanların açlıktan kırılmasına neden olduğuna dikkati çeken Yalçın, burada terörle mücadele yürütülmediğini, yalnızca sivillerin katledildiğini, Gazze’yi insansızlaştırmaya yönelik bir etnik temizlik suçu işlendiğini belirtti.
Her bir şehidi saygı ve rahmetle andığını ifade eden Yalçın, “Bunlar kuru birer rakam değildir, olmamalıdır. Burada can verenlerin her biri kanlı canlı insanlardır. Her birinin içi yanan bir anası, ciğeri sönen bir babası vardır. Her birinin yetim ve öksüz kalmış çocuğu, her birinin boynu bükük kalmış eşi, dostu, kardeşi vardır. Her birinin hayalleri ve umutları vardı. Evi, mahallesi, komşusu vardı. Yani bir hayatı vardı. İsrail, işte bu hayatları teker teker söndürdü. Gazze’deki insanların yüzde 90’ını yerinden ederek göçe zorladı. Binaların yüzde 80’ini yerle bir etti. Hastaneleri, okulları, camileri vurdu. Canlı veya cansız ne varsa yok etti.” diye konuştu.
Yalçın, İsrail’in Batı kurumlarının içinde kümelendiği ve gizlendiği mecralardan aldığı güçle bu vahşetin üzerini örtmeye çalıştığına işaret ederek, şöyle devam etti:
“Bu soykırım artık gizlenemeyecek bir boyuta ulaşmıştır. Hiçbir terörle mücadele operasyonunda 70 bin sivil ölmemiştir, ölmez de. Sırf bu gerçek bile İsrail’in terörle mücadele etmediğini soykırım uyguladığını göstermek için yeterlidir. 7 Ekim 2023 bir başlangıç veya bir sebep değildir. 7 Ekim İsrail’in soykırım için arsızca tutunduğu, dünyanın gözünü boyamak için hayasızca kullandığı bir bahanedir. Ancak uluslararası toplum maalesef görevini yerine getirmemekte ya da getirememektedir. Batılı başkentlerin birçoğunda durum aynıdır. Birçok başkent İsrail lobilerinin esiri olarak bu acı soykırımı bile görmezden gelme eğilimi göstermektedir. Halbuki, görüyoruz ki üniversitelerde ve sokaklarda hakkı savunan ve bu zulmü protesto eden halis niyetli ve vicdan sahibi bir uluslararası kamuoyu günden güne uyanmakta ve kendini belli eder hale gelmektedir. Umulur ki bu sağduyulu sesler artış gösterir ve kendi siyasetçilerini de İsrail baskısından özgürleştirerek insanlığın, hakkın ve hakikatin yanında olmaya iter.”