Erdebil ve Oğuz Türklerinin tarihindeki yeri !
Fevzi Türker
Erdebil,tarih boyunca Aerbaycan coğrafyasının kalbi sayılan bir şehirdir.Bu şehir Oğuz Türklerinin batıya giden göç yolları üzerindedir .Selçuklular,Safeviler ve bir çok Türkmen boyu Erdebil ve çevresinde uzun yıllar yaşamış hatta burayı merkez haline getirmişlerdir.
Safevi devletinin kurucusu Şah İsmail Safevi (hatayi),Erdebil tekkesinde doğmuş ve büyümüştür ve1501’de Safevi devletini Tebriz’de kurmuştur. Ancak Erdebil, Safevi devletinin manevi ve tarihi merkezi olarak yerini hep korumuştur.
Erdebil tekkesi,Türkmen safeviyye tarikatına bağlıydı. Safeviyye tarikatının kurucusu Şeyh Safiyyüddin İshak Erdebilli (1252-1334),Türkmen kökenli bir şeyhti.Safeviler hem Erdebil kökenli hem de Türkmen soylu bir hanedandır.
Erdebil çevresinde Bayat, Afşar, Ustaclu, Rumlu, Şamlu ve Tekkelü gibi Oğuz ve Türkmen boyları yoğun bir şekilde yaşamıştır.Bu boylar daha sonra Safevi ordusunun temelini oluşturmuştur.Yani Erdebil, adeta Oğuz-Türkmen siyasetinin ve kültürünün merkezi haline gelmişti.
Erdebil de yaşayan insanlar tarih boyunca hep Türkçe (Azerbaycan lehçesi) konuşmuşlar.Bugün bile Erdebil,Güney Azerbaycan’ın en yoğun Türk nüfusuna sahip olan şehirlerinden biridir.
Edebil, hem köken olarak hem de tarihi geçmişi bakımından tam anlamıyla bir Türk şehridir.
Erdebil ismi köken olarak eski Türkçede,
erte/erde(kutsal) ve bil(şehir)
parçalarından oluşmaktadır. Yani Erdebil ismi kutsal şehir anlamına gelmektedir.
Safevi devleti kurulmadan önce Azerbaycan Türklerinin tamamı Sünni mezhebinden idi.Şah İsmsil Safevi, devletini kurduktan sonra siyasi nedenlerle özellikle de Osmsnlı devletine karşı daha güçlü bir devlete sahip olacağına inanarak, Şii olduğunu iddia ederek önce devletini ve halkını zorla,daha sonra da İranı ele geçirdikten sonra,İranlıların büyük bir
bölümünü şiileştirebilmiştir.
Şah İsmail Safevinin anası,Akkoyunlu devletinin hükümdarı Uzun Hasan’ın kızı Halime Begüm hanımdır,yani Şah İsmail,Akkoyunku Sultanı uzun Hasan’ın torunudur.Şah İsmail’in eşi taçlı Begüm hatun ise yine Sultan uzun Hasan’ın soyundan olduğu bilinmektedir
Yavuz Sultan Selim 1512’de tahta çıktığında,taht kavgalarını önlemek için altı kardeşinden beşini ve bazılarının çocuklaını öldürtmüştür.Öldürülen şehzade Ahmet’in oğlu Murat,Safevi devletinin başkentiTebriz”e kaçarak Şah İsmail’in sarayına sığınmıştır.Sarayda iyi karşılanan ve himaye gören şehzade Murat,bazı kaynaklara göre Şah İsmail ailesinden bir kızla evlendirilmiştir.Şah İsmail,şehzade Muradı Osmsnlı devletine karşı bir siyasi koz olarak kullanınca,Türk olan iki devlet arasında baş gösteren mezhep kavgası giderek yerini çaldıran savaşı gibi iki taraftan yüz binlerce Türkün ölümüne neden olan kanlı savaşlara bırakmıştır.
Tarihin iki büyük devleti olan Osmanlı ile Safevi devletleri ,mezhep için değil,Türklerin birliği için savaşmış olsalardı bugün Avrupanın ortasından Çin seddine kadar uzanan bölge, dili Türk dini İslam olan büyük bir ülke olabilirdi
Türk milleti,Osmanlılarla Safevilerin yıllarca süren mezhep kavga ve savaşlarından çok çekmiştir.Kuzey Azerbaycan Türkleri ile Güney Azerbaycan Tükleri ve Irak Türkleri,Farsların sürdürdüğü mezhep fitnesine karşı uyanık olmaları gerekir.
Fars rejiminin uzun vadeli hedefinde ,Sasani devletini yeniden kurmak var.Bunu saklamadan açıkça her menasebette dile getiriyorlar.
Bu hedef doğrultusunda geniş çaplı siileştirme hamlelerini her yerde yoğun bir şekilde yürütmektedirler.
Fars rejimi ,45 milyon geney Azerbaycan Türklerini zaten yok saymaktadır.Hedefinde eskiden olduğu gibi Türkistanı ele geçirmek de var.Kuzey Azerbaycanı da şiiciıik yoluyla etkisi altına almak ister.Fars rejmi Irak Türklerini şiicilik yoluyla maalesef şu an ikiye bölmüş durumda.
Rahmetli anamın bir sözü var “sen o arkadaşına de ki biz her şeyden evvel Türkmanığ”.
Türkler, her yerde ve her şeyden evvel Türklükleriye övünmliler.Türklerin, özellikle de Güney Azerbaycan,Irak ve Suriye Türklerinin İlk görevi Türklüklerini mücadele ederek korumak olmalıdır.
Bu arada 11.11.2025’te Irak’ta genel seçim yapılacaktır .Bu seçim,her yönden tehlikelerle karşı karşıya olan Türkmenler açısından belkide son ve büyük bir fırsattır kaçırılmamsı gerekir.Tütkmenin varlığını,evladının ve torunun geleceğini düşünen her Türkmenin seçime katılarak oyunu,hedefinde sadece Türkmen halkına hizmet olan adayların lehine kullanması kutsal ve milli bir görevdir yerine getirilmelidir.
