Tütüncü’nün 5. Ölüm Yıldönümü
Dr. Şemsettin Küzeci
İnsanoğlu her ne kadar uzaktaysa da bazen vefalı dostlarını ve sevdiklerinin yanlarında olduğunun hissine kapılır. Hayatın kuralı budur. Hanı şair der ya “ben gurbette değilim. Gurbet benim içimde”. İşte Kalbin içi de öyle bir şeydir. Dostum ve dava arkadaşım rahmetli şair, işadamı ve Kerkük Aşığı “Sami Yusuf Tütüncü” bugün aramızdan ayrılışının 5. yılıdır. Beş yıl içerisinde neler değişti neler değişmedi. Tabi ki, çok şey değişti… Ancak Sami Yusuf Tütüncü’nün dostlarına ve ailesine bıraktığı düşünceler, iyilikler ve Allah sevgisi değişmedi ve değişmez de…
Tütüncü; insanlıktan nasibini almış fazlasıyla da rabbine şükreden az ve çoğun değerini bilen bir insan idi. Birinci derecede ailesini, yakınlarını, dostlarını ve en önemlisi doğup büyüdüğü toprakları canının pahasına severdi ve uğruna kan dökerdi. Onda Allah sevgisi ve Vatan sevgisi olmazsa olmazlarından idi. Allah rızası için neler yapmadı ki, onu yakın dostları bilir. Belki de kalbinde binlerce sırla dünyasını değiştirdi.
Şiir edebiyat alanındaki çalışmalarının yanında bir düşünür veya bir sorumlu gibi memleketinin yararına projeler planlardı. Hayata geçirilmesi için sessiz sessiz planlar yapardı. Onlardan bir örnek verirsek: Kerkük Musalla mezarlığını etrafını duvarla örülmesi ve bazı noktalara elektrik lambalarının takılması onun önemli projesi idi. Bazı iyi insanlar onu gerçekleştirdi. Yakınlarına ve arkadaşlarına iş konusunda destek olup, imkân sağlaması, toprak sahibi olmalarına teşvik etmesi onun önemli bir özelliği idi. O’ Kanaat önderlerine saygısı ve sevgi göstermesi, onu ömür boyu parmakla gösterilen bir kişi olarak ün kazanmıştır.
Tütüncü’yü her ne kadar anlatırsam, belki de hakkında kitaplar yazarsam bile hakkını ve onun yaptıklarını ve yapacaklarını tamtamına yazamamam. Çünkü o bir vatanperver, Kerküksever, İnsan gibi insan ve gerçek bir dostu idi.
Vefatından birkaç saat önce kendisiyle konuştum. Abdest alıp namazını kıldırdıktan sonra Ankara’ya tedavi için yola çıkacaktı. Ancak Allah onu sevdi. Hamamdayken nazik ruhuna rebabine teslim etti. Severlerinin gözünü yolda koydu… Hakkında defalarca yazmak istedim ama bir türlü aklımdaki düşünceleri yazıya dökemedim. Ancak naçizane bu şiiri kalem alabildim.
YARIM KALAN ŞİİR
“Şair ve Türkmen İşadamı
Sami Yusuf Tütüncü’nün Ardından”
Hani Gelecektin Ankara’ya
Hani gelecektin Ankara’ya
Doktora gidecektik…
Son gece konuştuğumuzda
Sabahleyin geliyoruz demiştin.
Ama gün sökmeden
Bana gelen telefon dünyamı yıkmıştı.
Bana gelemeyeceğini anladım.
Çünkü sen, seni seven
Rabbine kavuşma telaşı içindeydin…
Saatlerce o telefona daldım.
Hani hani…
Hani gelecektin Ankara’ya hani…
Hani gelecektin Ankara’ya
Çıkacaktık Atamın huzuruna,
Oradan Başbuğu dua okuyacaktık.
Hani seninle Ankara’yı
Köşe bucak dolaşacaktık
Muradımıza varacaktık.
Hani hani…
Hani gelecektin Ankara’ya hani…
Senin için şölenler hazırlamıştık
Kayacan’la birlikte…
Ama senden sonra
O da beni yalnız bırakıp
Senin gibi Rabbine kavuştu…
Sensizliğe alışamadan…
Eyvah bu kurtlar sofrasında sizsizim!
Hayta küsmüş dostlara ıssızım.
Hanai hani…
Hani gelecektin Ankara’ya hani…
Ardından şiirler okundu, ağıtlar yakıldı
Kerkük yetim, öksüz, Türkmenler dayısız kaldı.
Kerkük’ün sevgisini bize ne güzel anlatmıştın.
Kebapçı da onu dile getirdi:
“Kışte gece sevili
Şiir hece sevili
Sen öğrettiv bizlere
Kerkük nece sevili”
Şimdi biz Kerkük’ü
Nasıl sevdiğimizi bilmesin
O yüzden geri dönmelisin
Ama dönemiyorsun!
Dönemeyeceksin biliyorum
Hani hani…
Hani gelecektin Ankara’ya hani.
ŞEMSETTİN KÜZECİ