Türkmen Türk’ün Özüdür!
Fevzi Türker
Lübnanın başkenti Beyrut Limanında 4 ağustosta meydana gelen korkunç patlamadan sonra, Türkiye Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay, beraberinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile 8 Ağustos’ta, Lübnan halkına iktisadi ve ticari destek ziyareti çevesinde Beyrutu ziyaret etmiştir. Ayrıca bölgede incelemelerede bulunan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Lübnanda sanki biri Türk diğeri Türkmen iki ayrı etnik grup varmış gibi açıklamalarda bulunarak “Ben Türküm, Türkmenim deyip de vatandaşlığı olmayan kardeşlerimize de Türkiye Cumhuriteti vatandaşlığı vereceğiz, bu bize Cumhurbaşkanımızın talimatıdır.”dedi
Fransa Cumhuebaşkanı Emmanuel Makron (Macron),4 Ağustos 2020’de Beyrut limanında meydana gelen palamayı ve Lübnanın şu an yaşamakta olduğu ekonomik ve siyasal krizi fırsat bilerek 6 ve 31 Ağustos olmak üzere Lübnanı iki kez ziyaret etmiştir. Ziyaretinin ilkinde, Lübnana yapacakları yardımlarla ilgili yaptığı açıklamalarda, yüz yıl önceki mandacılık ve sömürcelik iştahını içeren ifadelere, Lübnalılar tepki göstererk fransa’yı ülkelerinin iç işlerine karşımkla suçladılar. Makron, suçlamaları redderken ve yapacakları yardımları dile getirirken, Lübnanlılrı Fransya taşıyacaklarına veya ülkesinin vatandaşlığını vereceklerine dair söz vermedi. Aaçıklamalarına, “Kardeşlik ve yardım söz konusu, Lübnan halkının çıkarlarına inanan Fransa rolünü oynamazsa, Türkler ve diğer güçler Lübnanın iç işlerine karışaşcak” diyerek, Türkiye’ye ve Türklere olan düşmanlığını açıkça dile getirmiş oldu.
Beş yüz yıl önce Osmanlı İpratorluğunun para, asker ve donanma yardımyla yüz yıl süreyle ayakta durabilen Fransanın bugünkü nankör lideri Macron’un Türkiye karşıtı hasmane Tavırlarını, ülkesinin sahip olduğu ekonomik, teknolojik ve askeri gücüne güvenerek sürdürmektedir. Macron gibi başıboş mayınların durdurulması, Türkiye’nin, hızlı adımlarla güçlü ekonomiye, daha güçl orduya, gelişmiş savunma teklonojisine ve güçlü dış politikaya sahip olmasını gerektirmektedir.
Sömürgecilik ile mandacılık dönemi dışında Fransızlarla Lübnanlılar arasında her hangi bir tarihi veya coğrafi bağın bulunmamasına rağmen, sömürgeci Macron, Lübnanı, Fransa’nın tapulu mülküymüş gibi sık sık ziyaret ediyor ve iç işlerine de karışıyor. Macron, Lübnanı İkinci kez ziyareinde de Lübnan yetkililerini, Lübnan krizi konusunda gereken düzenlemeleri en kısa sürede gerçekleştiremedikleri tadirde cezalandıacaklarını çekinmeden dile getirebilmiştir
Türkiye Cumhuriyeti devleti, ,dış Türklere her türlü siyasi, maddi, kültürel ve manevi desteğini herm düzeyde sürdürmelidir. Türkiye, Lübnan Türklerine, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı vermekle değil, onların varlığını, topraklaraklarına sahip çıkmalarını, dillerini ve kültürlerini yaşadıkları ülkelerde, ciddi desteklerle korumalıdır. Aynı şey Suriye ve Irak Türkleri için de geçerlidir. Bugün, Suriye Türkleri acınacak durumda. Yabancıların Türkiye’de mülk edinme kanunu, Irak Türklerinin varlığını tehdit ettiği gibi, Türkiye’ye göçe teşvik etmektedir.
Yaşadığımız ülkelerde Türklüğümüzü korumalıyız ve gurur duymalıyız. Yaşadığımız ülkelerde Türklüğümüzü koruyamazsak yok olur biteriz. Hiç bir şey Türklüğümüzün yerini dolduramayacağını bilmeliyiz ve herkese bunu anlatmalıyız. Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’ye dininin ne oldğu sorulduğunda “Din seçim, Türklük kaderdir” demiştir.
Türk ile Türkmen iki ayrı millet değildir. Türkmenlr, büyük Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Türkmenler, İslamiyeti kabul etmiş Oguz boylarıdır. Başta Türkmenistan, Türkiye, Azerbaycan Kafkasay, Afağanistan, İran, Orta Asyanın bazı bölgeleri, Rusya, Balkanlar, Irak Suiye, Filstin, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerde yaşarlar.
Arap tarihçilerinden İbn-i Kesir, Oğzlardan Müslümanlığı kabul eden gruba ‘müslüman olmayan Türklerden ayırmak için “Türkmen” dediler. Fars tarihçilerine göre ise Müslüman Oğuzları Tengriciliğe,(Türklerin eski dini inançları) bağlı olanladan ayırmak için “Türk-i iman” (inanmış Türk) demişler.
Türkçe’de “men-man” son eki güçlendiermek için kullanılır, bu açıdan bakakıldığında Türkmen, “Türklerin de Türkü”, “Soyca Türk” ya da”Soyu Türk” veya “Öz be öz Türk” nanlamlarına da gelir.
Özetlersek, Oğuzların Kınık boyundan olan Selçuklular da, Kayı boyundan olan Osmanlılar da, Akkoyunlular, Karakoyunlulr ve Safeviler de Türkün özü olan Türkmendirler.
İngilizler, 1923 Lozan barış Konferansında Kerkük ve Musulu’un zengin yeraltı kaynakalarını ellerinde tutabilmek amacıyla tarihte ilk defa Irak Türklerini etnik olarak Türk değil Türkmen olduklarını göstermeye çalışmışlardır. Ancak Türkiye’yi temsil eden heyetin başkanı, Başbakan İsmet İnönü, Türkmen ile Türk’ün eş anlamlı olduğunu ve Türkiye Türklerinin de Türkmen olduğunu vurgulayarak, İngilizlerin Tezini çürütmüştür.
OrtadoğuTürkleri (Türkmenleri) tek bir Birliğin çatısı altında toplanmalıdırlar. Türkiye’de yaşamakta olan çok sayıda Ortadoğu Türkmeni var. Türkiye Türlmenleri de eklenince, Ortadoğu Türklerinin sayısı 50’i milyonu bulur. Böyle bir çatının kurulması bölge Türkmenleri arasında dayanışmayı, Türklük şuurunu, akrabalık ve kültür bağlarını güçlendireceği gibi, yaşadıkları ülkelerdeki topraklarına sahip çıkmalarını ve sım sıkı bağlanmalarını sağlar. Bu Birlik, Türkiye’de yerleşik Irak Türleleri Kültür ve dayanışma Dernekleriyle, Türkiye Türkmenleri arasında yapılacak işbiriliğyle gerçekleşebilir. Ortadoğu Türklerinin atacağı böyle hayırlı bir adım, Ortadoğu Türklerine ve Türkiye’ye büyük yararlar sağlayacağı gibi, Türk Dünyasının birliğine az da olsa katkı sağlayacaktır.
Ortadoğu Türkleriyle ilgili dayanışma birlği düşüncemize, bir hayal ürünü olarak tanımlayanlar çıkabilir. Bizim kurduğumuz hayal, gerçekçi ve ulaşılabilir hayaldir. Varsın hayal ürünüdür diyenler çıksın. Ama her büyük başarının bir hayal ürünü olduğu unuulmamalıdır. Bir Türk milliyetçisi ve Türk Dünyası aşıkı olarak Ömrüm, hep hayal kurmakla geçmiştir, hayal kurmaya da devam edeceğimi söyleyebilirim, İnsan hayal ettiği sürece yaşarmış.
12.09.2020