Suriye sınırında, Yayladağı sınır kapısının hemen ötesinde, Lazkiye’nin de kuzeyini kapsayan Türkmen Dağı Bölgesi’nde Rus bombardıman uçaklarının desteğiyle yürütülen askeri operasyonda bölgenin yerlisi olan ve yerleşim yerlerini korumaktan başka beklentileri olmayan Türkmenlerin büyük kayıplar verdiği öğrenilmiştir.
Devam eden hava operasyonunda, daha once Yayladağı sınırına yakın kamplarına yerleştirilen sivil halk çok fazla zarar görmemiş olsa da, çok sayıda Türkmenin öldüğü ve yaralandığı gelen bilgiler arasındadır.
İki yılda atılan füzelerin toplamının son 4 gün içinde atıldığı; karadan, havadan ve denizden aynı anda onlarca füzenin ve misket bombalarının atıldığı belirtilmektedir.
“Salkım bombası” olarak da adlandırılan 500 kg ağırlığındaki her bombanın içinde 202 bombacık var. Patladığında her bombacıktan ise 2 bin şarapnel parçası çıkabiliyor ve 73 metre yarı çapındaki bir Alana etki ediyor. Etki alanı geniş olduğundan verdiği zaiyat da büyük oluyor. Bu bombacıkların bir başka özelliği, bir çoğunun patlamadan düştükleri yerlerde “kara mayınları” gibi üzerlerine basılmayı bekliyor. Dolayısıyla “aptal bomba” kategorisinde değerlendirilen bu bombacıklar fark edilmeden haftalarca, aylarca tehlike yaratmaya devam edecektir.
Oldukça stratejik bir konum olan “Türkmen Dağı”ndaki mevzilerin kaybedilmesi; hem Türkiye ile Türkmenler arasındaki bağlantının kopmasına neden olacak, hem bölge Kürtlerine veya Hizbullah güçlerine yeni bir alan açılacak hem de en önemlisi Türkiye’nin bölgedeki varlığını olumsuz etkileyecektir.
Bölgeden gelen son haberlere gore Rus helikopterleri sınır hattında uçarak Türkmenlerin mevzilerini tesbit ediyor ve vuruyorlar. Bombardımanın olduğu bölgelerde Hizbullah yanlısı militanların oluşturduğu rejim yanlısı güçlerin; Acısu, Fırınlık ve güneyde Burç Kassap yönünden ilerledikleri görülüyor. Acısu’nun Türkiye sınırına mesafesinin sadece 2 km olduğunu dikkate alırsak, tehlikenin boyutunu göstermesi bakımından önemlidir.
Eğer gerekli askeri önlemler alınmadığı takdirde, bölgenin en yüksek dağı olması sebebiyle stratejik öneme sahip Kızıldağ’ın tamamen kaybedilmesi halinde, sınırımıza sadece 500 metre uzaklıkta bulunan, bölgenin en doğu ucu olan “Yamadı”ya kadar atış üstünlüğü aleyhimize neticelenecektir.
Buradaki birinci tehlike, çevredeki Türkmen köylerinin tamamen ateş hattı içine girmesi olacaktır. İkincisi ise sınırımızın 2 km ötesindeki “Acısu” bölgesinin kaybedilmesi olacaktır. Ki burası, Türkmen birliklerinin batı sahil kesimi ile kuzey hattındaki son noktadır.
Kızıldağ ve güneydeki “45 tepesi” ile birlikte adeta bir üçgen oluşturan bölge, hem Türkiye açısından hem Suriye hem Hizbullah güçleri hem de PYD açısından stratejik ve oldukça hayati öneme sahip bölgedir.
Kuzeydeki “Burc Keseb kasabası” üzerinden Türkmen Dağı ile “Cebel Ekrad” arasındaki bağlantının koparılması ve böylece Türkmen Dağı’nın topyekun kuşatılması halinde Türkmenlerin bölgedeki mevcudiyetleri kaybolmuş hatta gelecekleri tehilke altına girmiş olabilecektir.
Halbuki bölgede, sınırımızın hemen öte yakasında silah ve cephane ile desteklenen Türkmenlerin varlığı, Türkiye’nin de sınır güvenliğini garanti altına alacaktır. En önemlisi Türkiye’de bölgede öncelikli söz sahibi ülke benim diyorsa, milli çıkarları gereği duruma müdahale etmek zo-run-da-dır…
smail CENGİZ, Genel Başkan
Tel: +90 533 715 15 90 – Mail : ismailcengiz999@gmail.com