KAÇAKAÇ KATLİAMI
(Telafer, 1920)
Dr. Şemsettin Küzeci
“Osmanlı İmparatorluğu topraklarından koparılan Irak, 1918-1920 yılları arasında, İngilizlerin işgaline, ardından doğrudan İngiliz yönetimine tabi olmuştu. Irak’ın tek hâkimi olan Arnold Wilson, profesyonel bir işgal valisiydi. Yerine göre anlayışlı tavrının arkasında gösterdiği sertlik siyaseti hafızalardan silinmemiştir. Durumun belirsizliği ve tüm Irak halkının Osmanlı özlemi sebebiyle olsun, 30 Haziran 1920 tarihinde Rumeyse‘de meydana gelen ufak bir olay, kısa süre içerisinde geniş çaplı halk ayaklanmasına dönüştü. Tarihçilerin bu konuda farklı bir şekilde kaleme aldıkları yazılarda bazı çarpıtmaların olduğu şüphesizdir. Aslında İngilizlere karşı ilk ayaklanma şanlı 1-4 Haziran 1920 tarihleri arasında Telafer bölgesinde patlak vermiştir.
Direnişçi Telafer halkı İngiliz ve paralı Hind askerlerini tamamıyla yok edip Telafer’i kurtarıp ingilizlre sert bir dersvermiştir. Bu konuyla ilgili İngilizlerin Erbil Siyasi Hâkimi Dipliwar itiraf ederek “Telafer’deki olaylar İngilizlerin Erbil’deki varlıklarını da tehdit etmeye başladı. Bu olaylar Erbil’in Sokak ve kahvehanelerinde de konuşulmaya başlandı. Ayrıca Musul’da Ahid Cemiyeti de Kürt aşiret başkanlarına mektup göndererek gelecek eylemlere hazır olsunlar bilgisi İngilizler ciddi bir şekilde tedirgin etti”. O dönemde Telafer’de Ahid Cemiyeti üyeleri Hac Ali Ağa Abdülkerim, Albudevle Aşireti Başkanı takma adı(Abul Heyca),Cemil Mohammed Nuri Al Halil Efendi Telafer’de Derk güçlerinin komutanı takma adı(İbn El-Velid) ve Subay Mohammed AliHac Hüseyin El-Nalebend Derk güçlerinin Telafer Subayı takma adı(El-Yamani).
Telafer Türklerince Şanlı Kaçakaç Destanı olarak anılan 1920 ayaklanması, Türkmeneli’nde işgal güçlerine karşı verilen ilk büyük direniştir. Kahraman Türkmen ilçesi Telafer, diğer Türkmen şehir, kasaba, bucak ve köyleri gibi İngilizlerin oyununa gelmemiş, Irak’ta kukla kraliyet sistemini kabul etmemiştir. Başka bir ifadeyle; İngiliz mandasının değiştirilmiş şekli olan kraliyete karşı, Musul’da faaliyet gösteren Türk Cemiyeti’nin ideolojisi doğrultusunda mücadele vermiş, şan ve şeref kazanmıştır. İngiliz kışlasını kuşatan kahraman Türkmenler, birçok İngilizlerin paralı askerlerini ve subaylarını öldürmüşlerdir.
20 Haziran 1920’den itibaren Rumeyse’de başlayan halk ayaklanması, Irak’ın orta ve kuzey kesimine sıçradı. İngiliz yönetimini hiç bir şekilde benimsememiş olan Türkmenler, 1920 ayaklanmasında aktif rol oynadılar. 13 Ağustos 1920‘de, Şahraban’da başlayan Türkmen Ayaklanması esnasında, 4 İngiliz subayı öldürüldü. Hanekin ve Kızlarbat’ta 14 Ağustos’a kadar süren olaylarda; bölgenin İngiliz sorumlusu öldürüldü. Kifri halkının yardımına koşan civardaki köylüler de Irak’ın İngiliz siyasi hâkimi binbaşı G.N. Salman‘ı öldürdüler.
KAÇAKAÇ DESTANI
TELAFER ŞAİRİ FELEKOĞLU
KAÇAKAÇ DESTANI
Telafer’den koptu sevre
İngiliz’i vura vura
Bin dokuz yüz igirmide
Vaya düştü İngiltere
Kimi millet söz verdiler
Sevre birlikte dediler
Sevre kızgın oldu gerçek
Döndüler yüz çevirdiler
Ama Telafer dayandı
Birbirine hep inandı
Arzuladı kanı millet
Sevresini gerçek sandı
Baş koydular bu meydana
Bakmadılar mala, cana
Bu dünyada unutulmaz
Doldu tarihle cihana
Bir toplanıp görüştüler
Bel bağlayıp duruştular
Sığındılar tek Tanrıya
Düşman ile vuruştular
Onca Serhenk öldürdüler
Erliklerin bildirdiler
Bin yaşasın böyle millet
Yurt bayrağın kaldırdılar
Gerçekle bir plân oldu
İngilizler viran oldu
Kalan öldü, kaçan kaçtı
Hazinesi talan oldu
İngiliz’den neçe kadın
Döküp başlarına benzin
Çok kimseler görür idi
Her birisi yaktı kendin
Ordu Musul’dan yürüdü
Yurda doğru topu kurdu
Merdaneler kümesinden
Birkaç atlı topa sürdü
İngiliz’den koptu havar
Geldi uçak bomba vurar
Millet bir az dargın oldu
Esliha yok, ne çare var
Millet Yardım beklediler
Çevre halkın dilediler
Onda solğun oldu Sevre
Söz verdiler, gelmediler
Sonra millet kaçı verdi
Dağa, daşa yüz çevirdi
Şehri saldı, çıhtı herkes
İngilizler şehre girdi
Şehre bir ordu koydular
Çok saray evler yıktılar
Talan edip yağmalayıp
Harmanlara od yaktılar
Şimdi yengi bir defter aç
Millet oldu hep Kaçakaç
Arvat, uşağ yola düştü
Ne bay kaldı ne yoksul aç
Dağıldılar kır çöllere
Ulaştılar yad ellere
Karlı koca birle düşkün
Düştü perişan hallere
Barşevit oldu bir neçe
Dağda, derede gizlice
Şehre baskın ederdiler
Her taraftan gece gece
Böyle çekti iş bir zaman
Çekilmez dert oldu yaman
Millet yokuş hâlâ düştü
İstediler çare aman
Toplandılar hep ağalar
Yokuş işi başaralar
Dönmek için yurda millet
Belki bir yol sağlayalar
Birisine söylediler
İşi yaptın sen dediler
Bu milletin günahını
Boynuna hep yüklediler
Bir az düşüntüye daldı
Eğdi başın, yere saldı
Hemen kaldırdı başını
Saruğunu yere çaldı
Dedi teslim olsam gerek
Millete yol alsam gerek
Millet uğrunda şereftir
Başım verip ölsem gerek
Söz bir edip ray kurdular
Yokuşa yol uydurdular
İngiliz’e mektup yazıp
Hemen elçi gönderdiler
Elçi yetip döndü revan
İngiliz’den geldi ferman
İşi yapan ele gelsin
Bütün millet bulsun aman
Atlı mindi her bir yere
Gitti haber vere vere
Bütün millet yurda dönsün
Ağalar hep girdi şehre
Haber ulaştı her yere
Döndü millet güle güle
Çağırdılar dey baba dey
Gene göründü bu Kale
Söz burada sona erdi
Gene millet aldı yurdu
Felekoğlu yazdı bunu
İhtiyarlar haber verdi
FELEKOĞLU