Sadece Afrin’e Değil, Suriye’ye Bakalım!
Prof. Dr. Celalettin Yavuz
Türkiye bir süredir Afrin’deki Zeytin Dalı Harekâtı ile yatıp kalkıyor. Milletimiz neredeyse tek vücut olmuş ve TSK ile TSK’nin desteklediği ÖSO’nun zafere ulaşması için ya dua ediyor, ya da onlara yemek pişiriyor, tatlı-tuzlu ne yaparsa onu göndermek istiyor! Başarıyla devam eden harekâtın 15’nci gününde 8 asker, bir gün sonra ise 2 asker şehit oldu, 5 asker yaralandı. Daha sonra şehitlerimize yenileri eklendi. Asker şehitlere ÖSO ve Kilis-Reyhanlı bölgelerine atılan roket mermileri sonucu bazı vatandaşlarımızın şehadeti de eklendi.
Dönemin başlarında ABD Savunma Bakanlığı, %80’ine yakını PYD-YPG’li olan SDG’nin TSK’nın Afrin’e yönelik Zeytin Dalı harekâtı nedeniyle Suriye’nin kuzeyinde kuvvet kaydırdığını kabul etti. Bu açıklama bizzat Pentagon Sözcüsü Galloway tarafından, ‘SDG’nin son dönemdeki gerilimler nedeniyle bazı kuvvetlerini kaydırdığının farkındayız!’ şeklinde ifade edildi. Söz konusu geçişlerin koalisyonun yönlendirmesiyle olmadığını ifade eden Galloway’in açıklamasının özeti şöyledir:
‘SDG ile ortaklığımız IŞİD’i yenmeye yönelik harekatla sınırlıdır. Son dönemdeki gerilimler nedeniyle bazı kuvvetlerini kaydırdığının farkındayız. Ancak bu koalisyonun yönlendirmesi değildir. Kuzeybatı Suriye’deki durumla ilgili çok endişeliyiz. Bütün taraflara IŞİD’e, Suriye krizini çözmeye ve masum sivilleri korumaya odaklanmaya davet ediyoruz.’
Dönem ortalarında Pentagon’un bir diğer sözcüsü ABD Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Korgeneral McKenzie Afrin’den Türkiye’ye yönelen saldırılardan haberdar olmadığını ancak Türkiye’yi hedef alan tüm PKK saldırılarını kınadıklarını söyledi.
McKenzie’ye ABD’nin Türkiye’ye SDG’ye gönderilen ağır silahları Rakka operasyonundan sonra toplama sözü verdiği hatırlatılarak, silahların ne zaman toplanacağı sorulunca cevabı ‘Niyetimiz silahları IŞİD’e yönelik operasyonların tamamlanmasından sonra toplamak. Biliyorsunuz IŞİD’le mücadele şu an Orta Fırat Vadisi’nde sürüyor ve o ekipman orada SDG tarafından iyi bir amaç için kullanılıyor!’ şeklindeydi.
Zeytin Dalı Harekatı’nın ilerleyen safhalarında PKK-PYD terör örgütünün hezimeti unutturacak yönlere dikkati çekmeye çalışacağı, bu maksatla kendisi veya uzlaşacağı diğer terör örgütleriyle Türkiye’deki büyük metropollerde sansasyonel terör faaliyetlerine başvurabileceği, Türkiye ve müttefiklerinin ‘sivillere de ateş açtığı’ yalanını propagandaya taşıyacağı, daha önce sütunumuzda verilmişti.
Keza, harekât devam ettikçe ve özellikle Afrin merkezine doğru ilerlerken de teröristlerce kurulacak mayın vb tuzaklarla zayiatın artabileceği de değerlendirilmişti. Bunların gerçekleştiğini son günlerde daha rahat görebiliyoruz. Dolayısıyla son günlerde önemli artış kaydeden şehit sayıları bu bağlamda dikkate alınmalıdır.
Ankara’da Vergi Dairesi’ne yapılan ve özellikle Irak sınırına yakın yerlerde artış kaydeden PKK terör saldırıları, Afrin’e bitişik sınır illerinden Hatay ve Kilis’e de teröristlerin füze saldırılarının da gene Zeytin Dalı Harekâtı sebebiyle yapılabileceğini öngörülmüştür. Bunların devamını da getirmeye çalışacaklardır.
Öte yandan PKK-PYD’nin Afrin’e militan kaydırmasından ABD, Rusya ve Esad rejiminin haberinin olmaması mümkün değildir. Ama asıl soru, ‘Afrin’e girilmemeli!’ denilmesinin sebebidir. Neden Afrin’e girilmesin? Harekâtın siyasi hedefinde Afrin’in terörden temizlenmesi varsa, Afrin nasıl bırakılabilir? Böyle strateji mi olur?
Son Söz: Tv kanallarımız da yetersiz bilgi veriyor. Pek çok ‘Savunma Uzmanı’ ne yazık ki magazinsel değerlendirme yaparken, konudan bihaberler de strateji uzmanı kesiliyor! Henüz mesleğinin başlangıcındaki genç akademisyen (yardımcı doçent), her telden yazan köşe yazarı veya uluslararası hukuk uzmanı bile olmayan hukukçu (avukat) strateji uzmanı olabilir mi? Ne yazık ki kamuoyu aydınlatılacağına sapla saman birbirine karıştırılıyor. Suriye’nin ve bölgenin bütününe bakmak akla gelmiyor! İşi sulandırma konusunda üstümüze kimse yok!