RUSYA’NIN GÖZÜ KERKÜK PETROLÜNDE
Dr. Cüneyt MENGÜ
Türkiye üzerinde oynanan oyunların arasında Kerkük petrolünün Ceyhan limanı yerine Baniyas ve Trablusşam limanlarından ihraç etme çabaları vardır. Arapça Independent ve Rus Medyasında yer alan haberlerde; bu çabanın Rusya öncülüğünde Irak, İran, Suriye ve Lübnan aralarında ortak bir proje antlaşması yapmak üzere görüşmelerin devam ettiği bildirilmektedir.
Harita da görüldüğü gibi Kerkük’ten başlayan ve Irak’ın Hadise şehrinden geçerek Suriye toprakları üzerinden biri Lübnan’daki Trablusşam, diğeri Suriye üzerinden Baniyas Limanlarını bağlayan petrol boru hatları faaliyete geçerse Türkiye’nin Ceyhan limanından ihraç edilen Petrol boru hattına ihtiyaç kalmayacaktır.
Bir Türkmen şehri olan Kerkük, öteden beri jeo-ekonomik özelliklerinden dolayı her dönemde büyük devletlerin odak noktası olmuştur. Irak,1916’da Sykes-Pico ‘ta Fransızların payına düşmüştür. Mondros Mütarekesinin ardından Fransızlar, 1920’de San Remo’da Irak petrolünün % 25’i karşılığında Irak’ı İngilizlere terk etti. Musul- Kerkük meselesi 1922’de başlayan Lozan görüşmelerinin en önemli konularından biri olmakla birlikte aynı zamanda İngilizler tarafından bir pazarlık aracı olarak kullanılmıştır. Iraklı tarihçi ve yazar Fazıl Hüseyin, Arapça basılan “Musul Problemi” adlı kitabında; İngilizler’in Irak’ta kurulan yapay devletin başına geçecek yandaşlarına hazırlamış oldukları manda yönetimi ve petrol bölgelerinin kullanımı ile ilgili hazırlanan tasarı meclis tarafından imzalanmadığı takdirde Musul vilayetini Türkiye’ye bırakırız tehdidinde bulundukları yer almaktadır. Sonuçta Iraklılar antlaşmayı 1922’de imzaladılar ve Türkiye de 1926’da Musul vilayetini Irak’a terk etti.
İngilizler, geçmiş yıllarda başlattıkları petrol arama çalışmalarını hayata geçirmeye başladılar. 1927’de Kerkük yakınlarında bir petrol sahası ve gaz alevi olan ‘’Baba Gürgür “ den petrol fışkırmaya başladı. Baba Gürgür, Türkmenler için bir Allah’ın lütfu murat kapısı olarak yanan ateşin 40’ar metre çapında 2500 yıldır devam ettiği söyleniyor.
İngilizler tarafından petrolün boru hatlarıyla Akdeniz’e sevkiyatı haritada görüleceği gibi üç limanın hedef olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır. İlki, halen İsrail toprakları içerisinde yer alan Hayfa, ikincisi Suriye topraklarında Baniyas, üçüncüsü ise yine Suriye topraklarından geçerek Lübnan’daki Trablus limanıdır. Hayfa hattı 1934’de İngiltere merkezli British Petroleum (BP) tarafından kurularak Akdeniz’e petrol sevkiyatını başlatmıştır. 1947’de Arap-İsrail savaşları başladı ve akabinde 1948’de İsrail Devletinin kurulmasıyla Hayfa hattından çalışmalar durduruldu. Hayfa hattının tekrar devreye girmesi ise İsrail’in ana projelerinden birisidir. Hayfa hattından başka alternatif güzergâhlar İngilizler tarafından planlanmış, 1952’ de Suriye topraklarından biri Trablus’a, diğeri ise Baniyas limanlarına ulaşan iki boru hattı inşa edilmiştir.
Bu iki hat, Suriye ve Irak’taki siyasi rejimler arasındaki ilişkilerin şekline göre kullanıldı. İlişkilerin bozulması veya Suriyelilerin yüksek miktarda maddi talepleri yüzünden sevkiyat zaman zaman duraklamıştır. 1980’lerin başında Irak-İran savaşının başlamasıyla bu iki hat uzun süre devre dışı kaldı. Ayrıca karışıklıklar sebebiyle petrolün daha güvenli bir şekilde sevkiyatının sağlanabilmesi için 1976 yılında Türkiye’de Irak arasında Kerkük-Ceyhan boru hattı inşa edilerek devreye girdi.
Daha sonra aynı güzergahta kapasite artırımı için 1987’de ikinci boru hattı hizmete girdi. Böylece petrol sevkiyatı Kerkük’den boru hattı vasıtasıyla, Kuzey Irak’tan ise tankerlerle yapılmaya başlandı. Baniyas hattı Suriye ile Irak arasındaki ilişkilerin toparlandığı 1997 yılında yeniden faaliyete geçse de ABD’nin 2003’de Irak’ı işgal etmesinden günümüze kadar bu iki hattın kullanımı tamamen durmuştur.
2014’te Musul DAEŞ tarafında işgal edildiğinde petrol sevkiyatının durmaması için haritada görüldüğü gibi Kerkük’ den Şırnak’a direkt yeni bir hat daha inşa edildi.
Baniyas ve Trablusşam boru hatlarına gelince; Suriye ve Irak’taki savaşların altyapı üzerindeki etkileri nedeniyle bu hatların yeniden onarımının yaklaşık 8 Milyar USD olacağı ön görülüyor. Söz konusu çalışmalar ile ilgili Rusya’nın dev petrol şirketi ROSNEEFT’in devrede olduğu söyleniyor. Reuters Ajansına göre Bağdat Yönetimi, ROSNEEFT’in ülkenin güneyindeki petrol sahalarının geliştirilmesi yönündeki taleplerine de olumlu bakmaktadır. Öte yandan ROSNEEFT’in Kürdistan Bölgesindeki faaliyetlerinin Moskova’nın dış politikasının bir yöntemi olarak kullanıldığı da söylenmektedir.
Türkiye’ye karşı bu tip dışlama planı ülkemiz ekonomisinde sıkıntılar yaratabilir.
Kolektif ve bireysel yönden Irak’ta yaşayan Türkmenler için maddi bakımdan durum değişmeyecektir.
1940’ larda Kerkük Ozanı;
Baba Gürgür gavurdı (İngilizlerin eline geçtiği için yabancılaştı.)
Akcigerimi kavurdı
Gittim leber ofise (Labour Office-İş Bulma Kurumu )
Türkmenleri kavurdı ( kovardı; Türkmence ’de kavmak, kovmak demektir.)
demiştir.