ŞAİR HAYAT MEMİŞ/ ROMANYA
Yalnızlığımı paylaştığım bitmeyen geceler
Ve sebeb-i hicran anlatan nağmeler,
Hiç bitmeyecekmiş gibi gözükse de varlıkları,
Zaman gerekince koyuyor noktaları…
Dr. Şemsettin Küzeci
Şair Hayat Memiş 1990’da Romanya’nın Köstence şehrinde doğdu. 2009’da Köstence’deki “Mircea cel Bătrân” Ulusal Koleji- Matematik-Fizik bölümü mezunu olduktan sonra, aynı yıl itibariyle kazandığı ve halen 5. sınıf öğrencisi olduğu Bükreş ”Carol Davila” Tıp Fakültesi’nde örgencilik hayatına devam etmektedir.
İlkokul 4.sınıf itibariyle il derecesine, 7. sınıf itibariyle ise Ulusal etaplarına katıldığı Türk Dili ve Edebiyatı Olimpiyatlarında çok sayıda birincilik kazanmasıdır. İlk Türkçe şiirini 14 yaşında yazmakla beraber bunun devamında gelen şiirleri Romanya’daki Türk Birliğinin dergilerinde, Romence şiirlerini ise “Zari Alb Astre” dergisinde yayınlanmıştır.
Eserleri;
-Yıldızlarla dertleşmek, 2005
-Bir damla mutluluk, 2006, Türkçe ve Romence
-Düş Bahçem, 2007
-Gönül Masalı, 2007
DUDAKLARIMDA BİR YÜREK SIZISI
Çağırıyorum, mutluluk! Gel… Yaklaş bana!
Aradım seni senelerce denizde, dalgada
Daldım, kendimi unutarak sonsuzluğuna
Ve bulmaya çalıştım bir umut sandallarda
Onlar da benim gibi kaybolmuşlar burda
Dillerinde yanan o eski ruhlu şarkılarla
Berraklığı arzuladılar şiddetli sularda
Unutularak onları saklayan anılarla
Anlamsız tek nakarat geçmişi süsleyen
Ve sonsuzluğa uzanan umutla beslenen
Yıpranmış sevdalardan haber bekleyen
İzlerdir o sandallara suskunlukla seslenen
Ve vurulmuşlar bu limandan o limana
Kapılıp güzel masallar fısıldayan rüzgârlara
Benim gibi unutulmuşlar… Soruyorlar bana
Umut bağlasınlar mı Güneş’li yarınlara?
Benim gibi engin denizlerde kaybolmuşlar
Yollarından izlerini silmiş sert rüzgârlar
Gözlerim avunmaya çalışır… Alın yazısı
Ve dudaklarımda keskin bir yürek sızısı…
HAYATTAN BİR ADIM ÖTEDE
Hayatın hızla yanımızdan geçişini izleriz
Geleceği değil, hep geçmişi tercih ederiz
Geçmiş kilitsiz eski sandık, karanlıkta saklı
Her saniye yankılansa bile aklımızda adı
Adım adım izler bizi soğuk gölgeleri
Çekmez üzerimizden siyah gözlerini
Kaçmak isteriz bazen, sonra vaz geçeriz
Zamandan kaçarken ya da ona doğru yürürken
Aynı zamanda nefret ederim geçmişi özlerken
Uğraşmak anlamsız kaçış yok yağmurlardan
Çağırmamız nafile Güneş kendiliğinden doğar
Gülümseyelim yeter, ısıtsın yorgun yüzlerimizi
Şevkatli kollarıyla kurutsun ıslanan ümitlerimizi
Sonsuzlukta mutluluğu aramaya lüzûm yok
Çünkü sevgi hayattan bir adım ötede…
YAǦMURLU GÜNLER
Güneş doğduğunda sokağımıza
Hiç batmayacağını zannederiz
Sonra da ışığı gölgeler sardığında
Karanlığa kabullenmek istemeyiz
Sönerken umutlarımız gökyüzünde
Çaresizliğimizi bir kez daha anlarız
Koyu hüzün sisleri beliriz gözlerde
O zaman kendimizle başbaşa kalırız
Bulutlar kaparken ay ışığının yolunu
Yaşarız hüznümüzü başbaşa kendimizle
Sonsuz gecelerde ararız sonsuzluğu
Aslında sonsuzluğumuz kalbimizde
Düşünceler aklımıza çember olurken,
Hayatımız film misali geçer önümüzden…
Dört yanımızı kaygılar, endişeler sararken,
Zaman zamansız geçer geçmişimizden…
Anlamayız neyin ne olduğunu güzün
Yapraklar yaşlı yaşlı, sararır, dökülür
Hayatımızın baharına doğarken hüzün
Hatıralarımız oya gibi sandıktan sökülür
BOŞ ÇERÇEVE
Senden bana kalan: hatıralar sandığı
Ansızın çıkıp gidişin kalp ağrısı
Resmimiz ve güzel günlerin anısı
Tek bir umut bile yok, kalmadı…
Kilitlenmişim yalnız kafesime,
Kavgalarım hep kendimle…
Sitem eder dururum sensizliğe
Aslında umudum yok dönmene…
Bazı şeyler çoktan bitmişti belki
Seninki oyun, sevgiydi benimi
Her şey sandığın kadar basit değil ki
Oyundan ibaret olmamalıydı bizimki
Sıra sana da gelecek mutlaka
Devranın dönmediğini sanma
Bir gün farkına vardığında
Sakın benim için ağlama…
Senin yalan mutluluğun resimden
Seni silip gitti evdeki çerçeveden
Bir anı bile bırakmayıp o günlerden
Senden vaz geçtim, doğrusunu istersen…
ŞEHİT ANNESİNE ŞİİR
Gözlerinin ışığını koynundan alıp,
Aslan gibi tek oğlunu senden koparıp,
Seni geceler boyu ağlatıp,
Nasıl kıydılar böyle bir gence, nasıl?
“Şehit oldu başınız sağolsun” deyenlere,
İnanmadın o zaman sana haber verenlere
Sonra gördüğünde sana can katanı
Tutamadın yüreğinin kan ağlayışını, gözyaşlarını
Birden aklına geldi, onun evden çıkışı
“Askerim ben, anne!” mutluluk haykırışı
Her kelimesinde gözyaşı saklı mektupları,
Ve şimdi karşında duruyor cansız canın
Hayattaki tek kazancın,
Tek umudun, tek oğlun
Hayallerindeyse torunların
Olamadı, vatan sevgisi üstün çıktı
“Ne geçti ellerine? Kıydılar oğluma
Canıma, tek göz ağrıma
Kefenine sarılmak mıydı nasip bana?
Onu kendi ellerimle gömmek mi toprağa?
Ah, oğlum, yiğidim, helal olsun
Bu vatan uğruna her şeyim
Senin kanın bayrağımıza renk olsun,
Şimdi dünyada sensizim…”
Kendini avutmak istiyorsun
Avunmak neye yarar?
Ana yüreği bu, yanar,
Gözyaşı bu, sel olup akar.
Resmi her gece koynunda
Dargınsın uykulara
Senin kalbinse oğlunla
Kara toprağın altında
Gözyaşların dinmez, durmaz,
Kalbin tek ifadesi başkaları anlamaz
İnsana kimse ana gibi yanmaz
Eski anılar uslu durmaz…
Cehennem’i yaşıyorsun yeryüzünde
Yanıp kavruluyorsun acı alevlerinde
“Ben olmalıydım onun yerinde” diyorsun
Neye yarar? Can bedenden geçti… Ağlıyorsun…
SEVGİ İLE BAKTIǦIM SENSİN
Siyahları giymiş şehrime doğarken gece
Günahlarım, korkularım çıkar aheste aheste
Gözlerim kapanır, hiç bir şey göremezken
Aydınlanır yasları gözlerine bakarken
Başköşelere yerleşirken yürek sızım
Yutkunduğunda suç sözlerimi aklım
Kaybolurum aklımda, söylemem sevgimi
Sesini duyunca, tekrar bulurum kendimi
Hatırlayınca sensiz geçen uzun günlerimi
Bulutlar bağrında saklarken Güneş’imi
Yağmur yağar o zaman düşüncelerime
Sonra sen gelirsin gün gibi gecelerime
En dondurucu ayazını salarken yalnızlığım
Donarken damarlarımda akan hayatım
Derin rüyasına daldığım sensin
Ve… Isıtır kanımı nefesin…
SEBEB-İ HİCRAN
Ucu kırık bir kalem ile bir kâğıt,
Karşımda sessiz sessiz yakıyor ağıt
Aynı tatsız meze yine masamda
Yaşlı anılar kıvranır olur mezarlarda…
Yosun tutmuş kalbimin süslü odaları,
Umutları götürmüş bir sonbahar rüzgârı,
Sabırla eriyen bir sigara külü
Ve aklımda düşünceler türlü türlü…
Mahvolmuş hayaller ve mutluluklar,
Kaderine boyun eğiyor insanlar,
Eski fotoğraflarda arıyorlar geçmişi,
Mazinin mühürü basıldı… Bitti işi…
Yalnızlığımı paylaştığım bitmeyen geceler
Ve sebeb-i hicran anlatan nağmeler,
Hiç bitmeyecekmiş gibi gözükse de varlıkları,
Zaman gerekince koyuyor noktaları…
HİÇ BİR ŞEY DEǦİL OLDUǦU GİBİ
Aynı nefesle, eskisi gibi bir yürekle
Korku tanımayan, engel görmeyen
Denizlere sıgmayan bir dalgayla
Geldim, aynı yere, belki bir adım öne
Zirveler değil bana uzak görünen
Ne bulutlar, yağmurlarını esirgeyen
Ne onların ardında saklanan Güneş
Bana hic birşey değil olduğu gibi eskiden
Sözlerin anlamından yoksun kaldığı
Sevdaların tılsımından ayrıldığı
Şimdilerde dinlemiyorum şarkı sesi
Eskisi gibi değil kemanların çaldığı
Geleceğimin geçmişinden soyundu
Hayallerim, hüsranlarım susturuldu
Sustular ben onlara sağır oldukça
Ağır bulutlarımı rüzgâr kovdu…
PAZARTESİYDİ
Sana geldiğimde bir pazartesiydi,
Seni kendim gibi, aramadan buldum
Tükendiğinde bir damla umudum
Seslerimi bastırmıştım, sustum
Sana geldiğimde bir pazartesiydi,
Ve bir ışık göründü dağların ardında
Cesaretle süzüldü kilitli dünyamda
Penceremi Güneş’e kapatmıştım oysa
Sana geldiğimde bir pazartesiydi,
Emanet ettiğimde baharına gözlerimi
Yalın ayaklarıyla yürüyen titrek kalbimi
Sardın serinlerinlerinden korur gibi…
Sana geldiğimde bir pazartesiydi,
Yıldızların böyle anlamlı baktığını
Gecede ayın inci gibi parladığını
Farkettiğimde rüzgârın şarkısını
Sana geldiğimde bir pazartesiydi,
Şiirlerle süslendiğinde dudaklarım
Kalemle dans ettiğinde parmaklarım
Martı gibi özgür olduğunda aklım
Sana geldiğimde bir pazartesiydi.
Öksüz bırakıldığında şiirlerim
Parmaklarımı bıraktığında kalemim
Bir pazardı, sonbahardı ve ben gittim…
KALEMİM
Zamanın tırmaladığı ellerimde çizgiler
Fenerini söndürmüş umudumun keder
Yalnızlığı yüreğime dikmiş kaderin iğneler
Bayramlarım saklandı çocukluğuma
Anılardan haber yok… Sandıklarda
Noktalar kondu uzun sonsuzluğuma
Güneş ışığı bile terketti odamın duvarını
Çiçeklerimi soldurdu bir sonbahar ruzgârı
Ben ise sessizlikle besliyorum içimin haykırışını
Anlamı itirildiği için sükünete bürunse sözlerim
Hüsranlar tüketse de mürekkebini kalemimin
Son damlası ebedî atar umudu kalbimin…
HAYAT MEMİŞ