Peşmerge ve PYD’ye Verilen Silahlar PKK’da Mı!
Prof. Dr. Celalettin Yavuz
Silahlar, düzenli ve ciddi bir denetimden geçmezse, özellikle çatışma riski olan yerlerde ticaretin ilk adresi olurlar. Bu durumu 1991-2003 arasında Saddam’lı Irak’ın kuzeyindeki “uçuşa yasaklı” ama her türlü silahın karaborsada satıldığı sahada çok iyi görme fırsatı bulmuştuk. Sovyetlerin dağılma döneminde (1991-1993) de dünyada Rus silahları için bir karaborsa oluşmuştu. Hatta zenginleştirilmiş uranyum bile o dönemdeki denetimsiz silah tüccarlarının ellerindeydi.
Gelinen günde Suriye ve Irak’ın durumu da pek farklı değil. Özellikle hafif ve orta silahlar, omuzdan ateşlenen tanksavar ve helikoptersavar silahlarının yeni karaborsa adresi oldular. Üstelik bu silahlar bölgeye “legal” yoldan, Batılı ülkelerin yardımıyla gönderiliyor.
Bunlar gerçekleşirken 20-21 Ocak 2016 tarihlerinde Türkiye’de yeni bir sürprizle daha karşılaştık. Bu kez silahın şekli, kullanım alanı daha da değişikti. Bir ayı aşkın süredir PKK terörüyle mücadelenin yaşandığı Şırnak’ın Silopi ilçesinde aramalar sırasında sayısız silaha ilaveten bir de insansız hava aracı (İHA) bulundu.
ABD yapımı İHA; RQ-20 Puma modeli ve sabit kanatlı. Menzili 15 km, irtifası 10 bin fitlik bu İHA sadece ABD ordusunda bulunuyor. 2007 yılından itibaren üretimine başlanan bu modelin fiyatı 20 bin dolarmış. Elle atılarak kullanılan mini İHA gündüz kullanılabiliyor ve kızılötesi kameraya da sahip. Bu arada azami hızı 83 km, havada kalış süresi de 2 saat. Ağırlığı da 5.9 kg.
Buraya kadar her şey tamam da, bu İHA nasıl oldu da PKK’nın eline geçti? Bu soruya en mantıklı cevap; ya PKK’nın Suriye uzantısı PYD’den, ya da Barzani’nin peşmergelerinden temin edilmiş olabileceğidir. PYD, halen ABD ve Rusya’nın Suriye’deki gözdesi. ABD’nin yaz aylarında havadan attığı 50 tonluk silah arasında bu İHA’dan da bulunabilir.
Barzani’nin Irak’taki peşmergelerinde de olması kuvvetle muhtemeldir. Her ikisine de ABD verdi, onlar da hibe veya “satış” karşılığı PKK’ya verdiler. Bir 3’ncü ihtimal daha var: ABD, doğrudan PKK’ya vermiş olabilir! Olabilir mi, olamaz mı sizce?
Suriye’de 2012 yılından itibaren Esad karşıtı güçlere silah yardımı da dâhil destek vermek moda haline gelmişti. Körfez Ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan ve Katar bu desteğin öncüleriydiler. Tabii Türkiye de bu “yardımsever” ülkeler içerisindeydi.
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) diye bilinen, çoğunluğu Esad rejiminin silahlı kuvvetlerinden kaçan Sünni askerlerden oluşan bu “birlik”, kısmen Türkiye’de (Hatay’ın Apaydın Kampı gibi) eğitimden geçirilmişler, sonra da Suriye’ye silahlarıyla birlikte uğurlanmışlardı.
Türkiye’den Suriye’ye daha sonra silah ve mühimmat desteğinin devam ettiği Adana ve Kırıkhan’da yakalanan “MİT Tırları” olayıyla da iyice belirginleşmişti. Bu tırları yakalayan savcı ve jandarma görevlileri halen “paralelci” denilerek yargılanmaktadır. AKP iktidarı bu yakalama işine çok kızmış, “yakalanan silahların Türkmenlere” gönderildiğini ileri sürmüştü. Ancak Suriyeli Türkmenlerden o dönemde yalanlama gelmişti.
Silahlar Suriye’de de, Irak’ta da kolay ve sıkça el değiştirebilmektedir. Bu durum satın alma veya tehdit yoluyla gerçekleşmektedir. Hatırlanacağı üzere ABD, Türkiye’nin de dâhil olduğu bir “Eğit-Donat” projesine 2014 yılı ortalarında 4 elle sarılmıştı. Kırıkkale’de eğitim verilen ilk 60 kişilik grup Suriye’ye geçtikten sonra kaybolmuşlardı. Bir süre sonra 6 kamyon silah ve mühimmatla birlikte, el-Kaide’nin Suriye uzantısı el-Nusra tarafından esir alındıkları duyuldu.
Esir mi değiller mi bilinmiyor. Her şeyden önce, bu olayla birlikte ABD’nin 500 milyonluk “Eğit-Donat” projesi çöktü. Ya silahlar? Sakın satılmış olmasınlar?
Son Söz: Irak ve Suriye’de iç savaş var. Kürtlerin bağımsızlık ilanı hazırlıkları var. Silah pazarı da alabildiğine var. Bu ülkeler yakın illerimizde de PKK terör örgütü alabildiğine var. Silahları daha önceden depolandığı gibi 2 komşu ülkeden de gelmektedir. Terörle mücadelenin esaslarından birisi de silah temin yollarını tıkamaktır. Ama bu akılla nasıl tıkanacak?