Kerkük İç Savaşın Eşiğinden Döndü
Şemsettin Küzeci
10 Nisan 2003 tarihinden 16 Ekim 2017 tarihleri arasında Kerkük’ün idaresine hâkim olan Kürt grupları, bugün tekrar Kerkük’ü ele geçirmeye çalışıyorlar. 16 Ekim 2017 tarihinde Irak Federal Polisi Gücü, Irak Ordusu ve Haşdi- Şabi güçleri Kerkük’te “Farz el-Kanun” Operasyonunun uyguladığında Kürt grupları Kerkük’ten çıkararak Kuzey Irak bölgesine kaçmışlardır. Kürt Vali Necmettin Kerim’in yerine yardımcısı Arap kökenli Rakan Cübüri getirilmiş, bugüne kadar da görevinde devam etmektedir.
Erbil -Bağdat Antlaşması
10 Ekim 2021 tarihinde Irak’ta gerçekleşen parlamento seçimleri sonucunda uyumsuzluk ortaya çıkmış ve 10 hükümet kurulmamıştır. Kürtlerin desteği olmadan da kurulamazdı. Bu nedenler Maliki (İtar Tensiki) Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Barzani ile 7 madde üzerinde anlaşarak, 2022 yılında hükümet kuruldu.
Bu maddeler;
- Kerkük Valisi tekrar Kürtlere verilmesi,
- Siyasi Kürt Partilerin tekrar Kerkük’e dönmeleri ve bürolarının iadesi, özellikle de KDP’nin Kerkük-Erbil yolu üzerinde Kerkük Operasyonlar Komutanlığının “Karargâhı” KDP’ye iade edilmesi,
- Kerkük’ün ortak güvenlik komutanlığı Kürt Asayışıne verilmesi,
- 31 Aralık 2007 tarihinde süresi dolan Anayasanın tartışmalı bölgelerle ilgili 140. Madde tekrar tefil (aktif)edilmesi,
- Kürt devlet memurları tekrar görevlerini iade edilmesi,
- Petrol ve doğal gaz kanunun meclisten geçirilmesi,
- Kürt bölgesinin Devlet gelirinden %17’sini Kürtlere ödenmesi,
Kürt Partilerin geri dönmesine engel yok!
Irak’ta hükümetin kurulması, toplumun güven, istikrar, huzur ve barış içerisinde yaşaması için tüm milli düşüncede olan kesimlerin ve grupların hemfikir olduğu şüphesizdir. Ancak bazı gruplar kendi kirli emellerini ve emperyalist güçlerin Irak ve Ortadoğu üzerindeki planlarına vesile olup, vekalet savaşı yürütenler, elbette ki, ülkede huzur, istikrar ve barışa karşı davranacaklardır….
Kerkük’te Arap ve Türkmenler Kürt siyasi partilerin Kerkük’e dönüp, faaliyetlerine başlamalarına kesinlikle karşı olmadıkları da tüm dünyaya haykırarak medya aracılığıyla ifade etmişlerdir. Ancak KDP’nin bizzat o “Karargâhı” istemesi halkın arasında kötü düşünce ve şüphe uyandırmıştır. Perki bilhassa neden bu Karargâh?
Karargâh’ın hikayesi
10 Nisan 2003 tarihi öncesi Kerkük-Erbil kara yolu üzerinde ve Kerkük’ün Erbil’e çıkış noktası sayılan ve bölgede bir kontrol noktası olarak bu Karargâh, Petrol şirketine 1 Km. uzaklıktadır. İşgalci ABD güçleri bu kontrol noktasını ele geçirerek, orada konuşlandı. Karargâhı genişleterek, bir kale haline getirdi… 2005 yılında ABD bu Karargâhı müttefiki olan KDP’ye teslim etti. 2005 ile 16 Ekim 2017 tarihine kadar KDP bu Karargâhı kendi kalesi ve sanki ikinci Abu Garip cezaevi gibi kullanılıyordu. Bu süreç, Kerkük’te güvenlik ve istikrarın olmadığı bir dönem olarak değerlendirilmektedir.
Kürtlerin Kerkük’ten kaçışları sonrası Operasyonlar Komutanlığının konuşlandığı KDP’nin bürosu “Karargâhı” ndan şok edici olaylarla karşılandı. Kerkük’te 5000 kişinin kayıp olduğu tespit edilenlerin çoğunun cesedi bu Karargâhtan çıktı. Eski hükümette Eğitim Bakanı ve şimdi kabinede Planlama Bakanı olan Muhammed el-Timim’in açıklamasına göre “Kerkük’ün güvenliğini tekrar Kürt Peşmergelerine teslim etmeyeceğiz. Önce bu 5000 kişinin hesabını versinler” dedi. Kaçırılan Arap, muhalif Kürt ve Türkmenlerden 5000 kişinin sorumlusunun Kürtler olduğuna vurgu yaptı. Özel kuyularda ve derin çukurlarda toplu bir şekilde gömülü cesetlere ulaşıldı. Cesetlerde işkence izleri ile kesik el ayaklar ortaya çıkmıştır. Bu görüntüler devlet tarafından tespit edilerek, tevsik edildikten sonra kayıp listeleri ile karşılandı. Bazıları DNA testi ile teşhis edilerek sahiplerine teslim edildi. Bazıları da isimsiz olarak toplu mezarlıkta defedildiler. Ardında Federal Mahkemeye dava açıldı. Ne yazık ki yine o dava dosyası bir seçim malzemesi olarak siyasilerin talimatıyla hâkimler tarafından faili meçhul olarak kayıtlara geçti ve kapatıldı…
Bugün KDP’nin ısrarla üzerinde durduğu bu Karargâh, Kerkük Arapları ve Türkmenleri için onur meselesidir. Kerkük’ün Ordunun ve halkın sembolüdür. Bu nedenle de KDP ile Arap ve Türkmenler arasında anlaşmazlık yaşanıyor. Bir de önemli bir faktör vardır: O Karargâhın karşısında KDP’nin 12 m yüksekliğinde bir Kürt Peşmerge heykelinin halen oracıkta durmasıdır.
Öte yandan Karargâhın mülkiyeti Kerkük Petrol şirketine aittir. Aslında o bölgede eskiden beri arazilerin çoğu Kerküklü Sarıkahya ailesine aittir. Ailenin reisi Bahattin Beg’dir. Bölgenin asıl adı “Zeytinlik” tir. Ancak Irak hükümeti bölgenin petrol şirketine yakın olması hasebiyle bölgeye el koymuştur. Tıpkı, Kürtler Kerkük’te yaşadığı Şorca semti gibi. Şorca eskiden Türkmen “Kirdar” ailesinin mülkü idi. Aşiret başkanı Emin Beg idi. Bu tarihi bilgiler Kerkük’ün devlet arşivinde bulunmaktadır.
Kerkük’te yaşayan Araplar ise, Karargâhın üzerinde Irak Bayrağının dışında başka bir Bayrak görmek istemiyorlar. KDP Karargâh üzerinde Kürdistan Bayrağını dikmişti. Bu da Kerküklülerin büyük tepkisine neden olmuştur.
Türkmenler ve Araplar 18 Aralık 2023 tarihinde yapılacak olan İl Meclis seçimlerinden önce seçmen kütüklerinin gözden geçirilmesini dile getirdiler. 2003’ten günümüzü Kerkük’te yaşanan demografik yapı konusunda Kürtlerin çok büyük bir kısmı Kerkük’te sahte kayıt ile yaşamaktadır.
Karargâh ile ilgili son bir bilgi de Karargahı’n mülkiyeti devletin “Yasaklı bölgeler” alanında olması, her hangi bir partiye verilmesi de yasaktır. Irak Federal Mahkeme bu maddeye göre de Karargâhın her hangi bir siyasi partiye verilmesine müsaade etme
Kürtlerin (KDP – KYB) döneminde Kerkük’teki olaylar
Saddam sonra ABD güçleri ile Kerkük’e giren Kürt grupları, Kerkük’ün önemli can damarlarını ele geçirdiler. Bunlar:
- Valilik, Polis, Muhaberat daireleri işgal edilmesi,
- Devletin resmi dairelerin işgali,
- Askeri karargahlarının işgali,
- Devlet Bankalarının soyulması ve işgali,
- Asker ve subay evleri konutların işgali,
- Kerkük Uluslararası Futbol Stadının Kürt göçmenlere tahsisi,
- Devletin mühimmat ve erzak depoları yağmalanması ve işgali,
- Türkmen ve Arap köylerini yıkıp, halkını da tutuklaması,
- Arap ve Türkmen tarım arazilerine el koyması,
- Kerkük Petrol şirketi ve açılmayan petrol koyularını abluka altına alınmasıdır.
- Kerkük’te Türkmen ve Arapların önde gelenlerinin çoğunu infaz etti bazılarını da çeşitli metotlarla ortadan kaldırdı…
- Kerkük’te fidye karşılığı gasıp kaçırma olayları,
- Kerkük’te doğan Arap köylerinde doğan çocuklarını tescilini Valilik emrine bağlanması,
- Arap ve Türkmen Üniversite mezunlarının atamalarına engel olunması,
- Kerkük’te tüm ihalelere fesat karıştırılması,
- Kerkük devlet daireleri ve okullarda Irak Bayrağının yanında Kürt bayrağının asılması,
- PKK terör örgütünün canisi Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için Kerkük Valilik makamında kampanya başlatılması,
- Kerkük’ü Kürt bölgelerine yapılacak Referanduma ilhak etmesi,
- Kerkük’teki ihalelerini Kürt müteahhitler verilmesi,
- Kerkük’teki strateji bölgelerde arsa ve devletin gayri menkullerini Kürtlere tahsis edilmesi,
- Kerkük’teki seçimlere Fesat karıştırması neticesinde “257 bin” Kürt’e sahte seçmen kartı verilmesi,
- Kerkük’ün demografik yapısının değiştirilmesi, Sahte Erzak karnesi tahsisi ile sahte nüfus kayıtlarını tescili,
- Sahte idari emirlerle Kürt memurlarını devlet dairelerinde atamalarının gerçekleştirilmesi,
Kerkük’te Şehit edilen Türkmen siyasiler
“İbrahim İsmail (Kerkük Eğitim Genel Müdürü), Albay Sabah Karaaltun (Kerkük Valiliği Terörle Mücadele Daire Başkanı), Sabah Ketene(Güvenlik Uzmanı), Dr. Haydar Dakuklu (Tıp Doktoru), Mustafa Kemal Yayçılı(Türkmen Lideri), Dr. Yıldırım Abbas Demirci (Dünya’da Ünlü Beyin Cerrahi mütehassis doktorlardan biri), Münir Kafili (ITC Seçim Dairesi Başkanı), Albay Nazım Hüseyin (Kerkük Nüfus Dairesi Başkanı, General Adnan Abdürrazzak (Kerkük Valiliği Güvenlik Dairesi Başkanı), Yaşar Cengiz (Siyasi Mahkum), Binbaşı Vesim Burhan Tayyıp (Kerkük Polis Müdür), Hasan Malı (Yüksek Yargı Hakimi), Hüseyin Malı (ITC Tezehurmatu Sorumlusu), Gazeteci Ali Ekrem (Altunköprü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni), Dr. Rıza Muhammed Emin (Kerkük Hastanesi Şb. Müdürü), Yarbay Aydın Musa (Kerkük Polis Teşkilatı Müdürü), Akademisyen Ali Almas (Kerkük Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yrd.), Albay Ahmet Tahir (ITC Güvenlik Dairesi Başkanı) Şehit edilenlerden bazıları… Bunlara ilaveten, yüzlerce Kerküklü Türkmen iş adamı, eğitimci, kanaat önderi ve zengin Türkmenlerin çocukları kaçırıldı. Fidye sonucu bir kısmı serbest bırakıldı. Bir kısmı da yok edildi…
KDP’nin Gerçek Hedefi
Kerkük’e girmeye çalışan KDP’nin gerçek hedefi, Arap ve Türkmenlere göre, 2003 ile 2017 tarihleri arasında Kerkük’te iktidar olan Kürt grupları, Kerkük’te güvenliği sağlayamadı, Kerkük’ün idaresini tekelle idare etmeye çalıştılar. Onlarca suikast, sindirme ve yok etme politikaları uygulandı. Kerkük’ün demografik yapısı değiştirildi ve daha onlarca uygulama sonucu Kerkük’ü Kürtleştirmeye ve istikrarsızlığa götürdü. Bu nedenle de Bağdat, Federal Polis ve Ortak operasyonlar ile Haşdi Şabi şehirde Fazıl Kanun uyguladı. Dolayısıyla da Kürtler 16 Ekim 2017 tarihinde Kerkük’ten çıkarıldı. KDP o dönemde KYB’yi hıyanetle suçlayarak, Kerkük’ün faturasını olanlara kesti.
Ayrıca Arap ve Türkmen grupları bilmektedir ki, KDP yeniden Kerkük’ü işgal etmeye çalışacaktır. Güvenlik, Valilik, Petrol, Yatırım, Atamalar ve Ticaret gibi konuları ele almak istediğini iddia etmektedirler. Bir taraftan da KDP döneminde yaşanan güvensizlikler tekrar yaşanacak endişesiyle KDP Kerkük’te istenmiyor. İl seçimleri öncesi böyle bir kararın alınmasının ciddi hata olduğunu, zamansız bir karar olması tepki ile karşılanmaktadır. Kerkük halkı, Bağdat’ yüksek sesle tepki gösteriyor. “Kerkük’ü seçim malzemesi haline getirmeyin” diye yüksek sesle haykırıyorlar…
Son durum
1 Eylül 2023 tarihinde devir teslim olacak karara tepki gösteren Araplar ve Türkmenler, 4 gün süreyle çadır kurup, KDP’nin girmesine izin vermeyeceklerini açıkladılar. Çok sayıda Arap aşiret başkanı, Milletvekillileri, Bakanlar ve Siyasi gruplar temsilcileri, Türkmenler de ITC başkanı ve yetkilileri Araplarla çadır kurarak aynı fikir ve düşünceyle tepkilerini dile getirdiler. Öte yandan Haşdi Şabî de protestoda yerlerini aldılar. Bağdat’ta gönderdikleri ciddi uyarılar karşısında Başbakan Sudani 2 Eylül’de bir komisyonu görevlendirdi. Komisyon Kerkük’te bazı yetkililer ve protestocuların temsilcileri ile bir araya gelerek, açıklama yapmadan apar topar Bağdat’a döndü. Kerkük Rahimava bölgesinde toplanan KDP yanlısı gruplar, Karargâha doğru yürüyüş yaptılar, 20 civarında aracı ateşe verdiler. Ordunun müdahale sonucu havaya ateş açıldı. Göstericiler orduya karşı da güç kullandı. 30 civarında kişi yaralandı. 4 kişi de hayatını kaybetti.
Kerkük’te hayat normale döndü derken Kürtlerin yaşadığı Şorca bölgesinde yeniden gösteri düzenlendi. Polis müdahalesi sonrası göstericilerden iki kişi hayatını kaybetti. Her iki taraftan da yaralananlar oldu. Ayrıca Kerkük Operasyonlar Komutanı Yardımcısı Tümgeneral Abdürrazzak el-Nuaymi, Yarbay Mazin Garip ve 7 Asker yaralandı. Göstericiler arasında PKK terör örgütü mensuplarının da olduğuna dikkat edildiğinde PKK’lı bir gösterici tarafından Irak Bayrağının yakıldığı da sosyal medyada yayılmıştır.
Sokağa çıkma yasağı
Gerçekleşen olaylar sonrası Irak Başbakanı Kerkük’te sokağa çıkma yasağı ilan etti. Kerkük’e yakın bölgelerden Kerkük’e destek kuvvetlerini acil gönderdi. Kerkük Operasyonlar komutanlığı Kerkük’ün güvenliğini kontrol altına aldı. Protestocular da çadırlarını kaldırdılar, Kerkük-Erbil yolu açıldı. 3 Eylül 2023 tarihi itibarıyla da Kerkük’te sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Bölgede yanan araçlar kaldırıldı. Devlet daireleri normal mesaiye başladı ve hayat normale döndü.
Öte yandan Irak Federal mahkemesi, Başbakanın kararını oy birliğiyle durdurdu. Kaldı ki, bundan sonraki, süreçte mahkemenin ne gibi kararlar alacağı henüz bilinmemektedir. Ayrıca Bağdat’ta Başbakan tarafından kurlun özel bir komisyon Kerkük seçimleri öncesi Kerkük seçmenleri ile ilgili bir dizi toplantılar yapıp, Seçim Kanunun 13. Maddesi gereği seçmen kütüklerinin gözden geçirilecektir. Bu da Kerkük için can alıcı bir konudur.
Kerkük’ün Mevcut Nüfusu
2003 yılında öncesi Birleşmiş Milletlerin Erzak karnesine dayanarak Kerkük’ün nüfusu “839Bin” olarak saptanmıştır. Ancak Kerkük’ün hâkimiyetini eline alan Kürt grupları (KDP-KYB) Irak’ın kuzeyi (Erbil, Süleymaniye ve Duhok) ve Türkiye’nin güneydoğusun ile Suriye ve İran’dan getirilen Kürtlerin Kerkük’e yerleştirilmeleri sonucu, Kerkük’ün demografik yapısı değişti. Şişirme nüfus sonucu ve sahte nüfus kayıtları ile siyasi ve sinsi uygulamaları da dikkate alınırsa Kerkük tamamen Kürt hâkimiyetine geçmiştir. Hatta Arapların iddiasına göre kendi resmi kıyafetlerini “İgeyil” bile başlarına takamadıklarını öne sürülmektedir.
Bugün Kerkük’ün nüfusu (1.700.000-bir milyon yediyüzbin) tahmini olarak, çoğunluk yine Kürtler: 700bin, Araplar: 600Bin ve Türkmenler ise, 400bin civarındadır. Bu rakamlar her ne kadar tahmin ise, ancak seçimlere katılanları ve Planlama Bakanlığını verilerine dayanarak ortaya çıkan tablo çizdiğimiz tablodan farklı değildir. Kaldı ki, sahta seçmenlerin konusu ve Kerküklü olmayanların Kerkük’te sahte oy kullanarak dengeleri etkilemeleri şehri içten içe etkiliyor… Bunların sayısı da 257 bin’dir…
Kerkük’te “Ortak Yönetim %32” uygulaması en uygun çözümdür
ABD’nin işgali sonra günümüze kadar Kerkük’te yaşanan istikrarsızlığın nedenleri tüm taraflarca açık ve nettir. 2003 ile 2017 yılları arası Valilik Kürtlere verilmiş, 2017 ile 2023 yılları arası da Araplara verildiğinde her iki dönemde Türkmenler mağdur edilmiştir. Kerkük’ün siyasi durumu nedeniyle özel bir politikaya tabi tutulması ancak Kerkük çözüme ve istikrara kavuşur. Kerkük’te Kürtleşme ve Araplaştırma politikalarından uzak bir çözüm bizce “Ortak Yönetim” ile idare edilmesidir. Ortak yönetim daha önceden gündeme gelmiş, Kerkük’te tüm taraflar onay vermiş, Ancak Kürtler geri adım atarak, tek başlarına şehre hâkim olmaya çalışmışlardır. Ortak yönetim “%32” yönetimidir.
Arap, Kürt ve Türkmenler Kerkük’te tüm devlet dairelerde %32 eşit bir şekilde idare edilir. %4 ise Hristiyanlara tahsis edilir. Öncelikle, Valilik dönemsel olabilir. Vali A gruptan olduysa B ve C gruptan yardımcıları olur, Devlet daireleri de uzlaşıyla idareleri 3 Grup arasında paylaşılır. İl Meclisi, devlet daireleri, güvenlik, yatırım, atamalar, ticaret ve yargı dosyası da bu şekilde dağıtılır. Böylece Kerkük’te istikrar sağlanır ve adalet uygulanır. Bu yöntemi de Federal Mahkeme denetler.
Ortak yönetim metodu 140. Maddeyi de çözüme kavuşturur. Her ne kadar yasal olarak 140. Madde süresi dolmuşsa gruplara arsında uzlaşıyla anlaşmaya varılabilir.
Kaldı ki, mülkiyet sorunları için önce Ortak yönetim metoduyla Kerkük’te bir komisyon kurulur daha sonra da Bağdat’ta yargıçlardan bir üst komisyon denetleme kurulu olarak onay makamı gibi çözümleri onaylar.
Yerel Seçimler Neden Önemli
10 Nisan 2003 sonrası ABD Kerkük’te Kürtleri ödüllendirdi. 2005 yılında yapılan Kerkük İle Meclisi seçimlerinde 41 kişiden oluşan Kerkük İl Meclisini ABD’nin oyunuyla çoğunluğu Kürtlerin kontrolünde oldu. Irak’ta son yapılan İl Meclisi seçimleri 2009 yılında idi. Ancak o tarihte de Kerkük’ün anlaşmazlık bölgesi ve seçmen kütüklerinde sahta kayıtların ortaya çıkması sonucu Kerkük seçimlerden istisna tutuldu ve Kerkük’te seçim yapılmadı. Mevcut yönetim 2017 tarihine kadar olduğu gibi devam etti. Sadece Vali Kürtlerin kendi aralarında anlaşarak, Mustafa Abdurrahman yerine ABD’den ithal edilen KYB’li Necmettin Kerim getirildi.
Netice olarak, Kerkük 2005’ten günümüze siyasilerin kirli antlaşmalarına gebe olarak idare ediliyor. 18 Aralık 2023 tarihinde yapılacak İl Meclisi seçimlerinin tüm kesimler için hayati önem arz eder. Peki, neden? Kerkük İl Meclisi üye sayısı 41’den 16 düşürüldü. Şehrin nüfusuna dayanarak 15 üye seçilecek. 1 kontenjanda kota olarak Süryaniler tahsisi edildi. Toplam 16 üye seçilecek. Seçilen Kerkük İl Meclisi üyeleri; Kerkük Valisini ve yardımcılarını, Meclis Başkanı ve yardımcılarını, Kaymakam’ı, devlet dairelerinin genel müdürlerini, Kerkük Belediye Başkanı, Polis Genel Müdürü, İstihbarat Müdürü ve tek kelimeyle Şehrin hükümetini seçecekler. Bu yüzden bu seçim her kesim için çok önemlidir.
Kerkük’ten Terör Örgütleri çıksın!
Bugün Kerkük’e baktığımızda Kerkük halkı istikrarlı bir ortamda yaşantılarını sürdürüyorlar. Ancak o demek değildir ki, Kerkük’te güvenlik yüzde yüz sağlanmıştır. Elbette ki, Kerkük’ün bazı bölgelerinde özellikle de etrafta, PKK, PJK, IŞİD gibi terör örgütleri bulunmaktadır. Merkezi hükümet bir an önce bu örgütleri bütün Irak’ta temizlemelidir…
Araplar ve Türkmenler Petrol ve Gaz Kanununa karşı
Bağdat-Erbil arasında 2022 yılında yapılan hükümet kurulma antlaşmasının önemli maddelerinden “Petrol ve Gaz kanunu” Kerkük’te hem Araplar hem de Türkmenler tarafından kabul edilmez bir kanundur. Bu kanun meclisten geçerse sadece Kerkük değil, önce Irak sonra bölge ve komşu ülkeler arasında büyük anlaşmazlıklar ortaya çıkar… Bu nedenle bu kanunun ortadan kaldırılması, bölgeye istikrar sağlar. Bölgeyi bölgesel bir savaştan korur.
Kerkük’e Özel Statü verilmesi
Dikta Baas rejimi döneminde Araplaştırma ve 2003 sonrası ise Kürtleştirme politikasına maruz kalan küçük Irak olarak bilinen Kerkük Şehrine bazı siyasetçiler ve gözlemciler en uygun çözüm şehre merkezi hükümete bağlı “özel statü” vermektir. Ya da bir “federe bölge” olarak ilan edilmesidir. Çünkü Kerkük şehrinin yer altı zenginlikleri, enerji kaynakların şehrin sürekli gündemde olmasına ve siyasiler arasında bir malzeme olarak sadece kâğıt üzerinde yazıp çizilmekte ve bu durum toplumda infiale neden olmaktadır.
Kerkük Türkiye’nin İlgi Odağı
Birinci dünyası savaşı sonrası Osmanlı himayesinde olan şimdi Irak (Musul, Bağdat ve Basra) Vilayetlerin İngilizlere geçse de 5 Haziran 1926 antlaşması gereği Türkiye Kerkük-Musul’u bir bütün Irak’a bırakmıştır… 1991 yılından bu yana Irak’ın resmi olmasa da 15 vilayeti Merkezi hükümet ve 3 vilayeti ise, (Erbil, Süleymaniye ve Dohok) Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesi olarak ikiye ayırılmıştır. Ancak Türkiye bugüne kadar bu durumu gündeme getirmiyordu. Oysa ki, Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zaman zaman Lozan’ı dile getirse de ve “bir gece ansızın gelebiliriz”, Sayın MHP başkanı Bahçeli’nin “Bayram namazını Kerkük’te kılacağız” demeçleri gerçekten de bölgede Türk halkına büyük moral oluyor… Ancak her şeyin zamanı var. Kerkük’te öncelikli barış, huzur ve istikrar getirmek, Irak’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde Kerkük’ü ve Kerkük’te yaşayanları korumak, bu şehrin terör örgütlerinde arındırmak ve halkını barışa kavuşturmak, tüm etnik gruplara eşit mesafede destek ve yardımcı olmak, her zaman Türkiye’nin Irak’a karşı ana politikasıdır.
Bu politika Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Fidan’ın Irak ziyaretinde de dile getirildi. “Türkiye Irak’ın Toprak bütünlüğü ve İstikrarını desteklemektedir”. Bu sözlerin yanında Sayın Fidan’ın Türkmenlerle özel görüştüğünde: “Irak’ın toprak bütünlüğüne, Seçimlerde kendinizi ispatlayın bir olun beraber olun” ve Kerkük’te Ortak yönetim kurma konularının üzerinde durarak Türkiye’nin görüşlerini yeniledi. Sayın Erdoğan Kerkük ile yakından ilgilenmesi için MİT Müsteşarı İbrahim Kalın’a talimat vermesi, Öte yandan Sayın Fidan’ın İran’da Kerkük ve Türkmenler ile ilgili olumlu ve devlet politikası olarak söylediği sözleri bir bütün Türkmen bölgelerinde ve Türk dünyasında da olumlu değerlendirilmiştir. Böylece Türkiye’nin Irak ve Türkmen politikası yeni bir döneme girmiştir…
Dünyanın Gözü Kulağı Kerkük’te
Bazı araştırmacı ve analiz yapanlar tarafından bölgede olup biteni analiz yapıldığında ortaya farklı farklı tablolar çıkmaktadır. Kerkük olaylarının perde arkası ve gerçek nedeni birkaç olaya bağlanmaktadır:
- Kuzey Irak’ta bulunan İran muhalif güçlerinin çıkarılması,
- PKK ve KYB, KDP’nin Kerkük girmesini istemiyor,
- KDP, Kerkük seçimlerinde %50+1 alırsa bölgenin hâkim olur. Böylece İran politikası suya düşer.
- Bu nedenler de Bölgede KYB ile PKK KDP’nin varlığına karşıdır.
Bölgede boy gösteren PKK, PJK, IŞİD zaman zaman Kerkük’te fitne yaymaya fırsat kolluyor. Ne tekim son Kerkük olaylarında Kerkük Şorca bölgesinde gerçekleşen yürüyüşte Polise karşı kullanılan güç ve bir Polis müdürün yaralandığı olayda PKK tarafında da Irak Bayrağı ateşe verilmiştir.
Erdoğan Noktayı koydu
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Putin görüşmesi sonrası uçakta Kerkük ile ilgili açıklamalarda bulunarak, “Ankara Kerkük’ün güvenliğini ve birliğini bozanlara karşıdır, Kerkük Türkmenlerin Özvatanlardır. Farklı kimlikler barış içerisinde yaşamaktadırlar” sözleriyle Türkiyenin desteğini tüm dünyaya bildirdi. Bu açıklama bölgede Türkiye’nin varlığını açık ve net bir şekilde politikasını ortaya koymuş oldu.
Duhok Şehrinde Kerkük Protestosu
Bugün 5 Eylül 2023 tarihinde Kuzey Irak Dohok vilayetinde Kürtler tarafından on binlerce Kürdün katılımıyla büyük bir protesto gösterisi düzenlendi. Gösteri de Irak’ın eski iktidarların Kürtlere karşı sinsi oyunlarından söz edildi. Daha sonra bugüne kadar tüm hükümetler Kürtlere karşı uyguladığı Politikaları eleştirdi. Ayrıca gösteride Kerkük’te ölen 4 Kürdün fotoğrafları taşındı ve taziye dilekleri sunuldu.
Öte yandan Irak Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bölge Başkanına 7 maddeden oluşan birer mektup gönderildi. Mektupta Kürtlerin hak ve hukuklarının anayasada geçtiği gibi ve antlaşmaların yerine getirmelerini istediler.
5 Eylül 2023