Irak ve Suriye’de IŞİD Sonu Senaryolar!
Prof. Dr. Celalettin Yavuz
Irak ve Suriye’de IŞİD’in sonu yaklaşırken bu iki ülkede ve bölgede “yeniden istikrar” diye düşünenler pek heveslenmemelidir. Zira bölge dışı ülkelerden ABD ve Rusya, bölge ülkelerinden İran, Suudi Arabistan ve İsrail de kendi senaryolarını sahne sürmeye başladılar. Dolayısıyla Irak ve Suriye’de IŞİD sonrasının geleceği bulanık…
Bu bulanıklığa giden en belirgin gelişmelerden biri Barzani’nin Irak Kürt bölgesinde yaptırttığı “Bağımsızlık referandumu” idi. ABD ve Rusya dahil pek çok ülkenin “Zamanı değil!” diyerek “Hayır!” demediği, hatta zımnen yeşil ışık yaktığı referandum gerçekleşti. Ancak “zamanlaması” İspanya’daki Katalonya bağımsızlık referandumuyla neredeyse aynı dönemde çakışınca AB’nin devleri “çifte standard” olmasın diye Barzani’ye de tıpkı Katalonya gibi “Hayır!” dedi.
Irak’ta peşmerge-merkezi hükümet arasındaki anlaşmazlık şimdilik hükümet lehinde çözülmüş gibi görünmektedir. Ancak şu ana kadar bir uzlaşma ve Barzani’den “Referandum” sonucundan geri dönüş emaresi görülmemiştir.
Ancak Kerkük dâhil, bölgede PKK terör örgütü varlığını sürdürmektedir. Üstelik bazı ağır silahlar da peşmergeden intikal etmiştir. Barzani’ye “PKK konusunda güvenmeyin!” diyenler bir kez daha haklı çıkmış oldu.
Kerkük’ün statüsü ve Türkmenlerin geleceğiyle ilgili konular ihmal edilmeyecek kadar önemlidir. Telafer yönünde yeni bir sınır kapısı açılması da Türkmenlerin geleceği açısından önemlidir.
İran yanlısı Haşdi Şabi’nin bilhassa Kerkük olmak üzere Irak kuzeyindeki yapılanmasının olası etkileri izlenmesi ve Türkmenler ile Türkiye aleyhinde olabilecek olası negatif gelişmeler diplomasiyle önlenmelidir.
IKBY bölgesinde uzun bir süredir zamanı geçen ve referandum sonrası 6 Kasım’da yapılacağı bildirilen seçimlerin ertelendiği 22 Ekim’de ilan edildi. IKBY şu an kaynıyor. Ama Barzani henüz referandum sonucundan çark etmiş değil!
Irak’ta asıl ilginç gelişme Rus Rosneft şirketi ile IKBY’nin petrol boru hattı üzerindeki anlaşmadır. Henüz pek dillendirilmeyen bu gelişme, aslında Rusya Devlet Başkanı 10-12 gün önce Türkiye’ye geldiğinde Kürt referandumu hakkındaki düşünceleri sorulduğunda verdiği “Bu konuda Dışişleri Bakanlığımızın açıklaması dikkate alınmalıdır!” şeklindeki kaçamak cevabından anlaşılmaktaydı. Rusya, Irak’ta “saman altından su yürüten” bir başka bölge dışı güç olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Suriye’de taş taş üstünde kalmadan da olsa Rakka’nın ABD güdümündeki PKK/YPG’li SDG tarafından alınmasından sonra IŞİD’in neredeyse son sığınağı olan Deyri Zor bölgesi hedef seçildi. Suriye’deki petrol-doğalgaz kaynaklarının önemli bir kısmını barındıran bölgenin kimin elinde kalacağı konusunda ABD ve Rusya karşı karşıya gelebilir.
Rusya, bu tehlikeyi görerek, Suriye’nin yeniden şekillenmesi konusunda inisiyatif almak istemekte ve bu maksatla da Putin, ‘Suriye Halkları Kongresi” adı altında bir oluşumun kurulmasını önermektedir.
Putin ayrıca bu kongrede, “Suriye’de çatışmasızlık bölgelerini kuran ve silahların susmasını sağlayan garantör ülkeler”in birinci rolde olmasında ısrarcıdır. Yani Rusya, İran ve Türkiye! Keza bölgedeki S. Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin de bu garantörlere katılımıyla kongrenin daha iyi işleyeceği kanaatindedir. Rusya’nın bu önerisine şu ana kadar ABD’den herhangi bir karşılık verilmedi.
YPG’nin Rakka’nın ele geçirilmesinden sonra şehrin merkezine Öcalan posteri asmasıyla Türkiye-ABD ilişkileri bir basamak daha gerildi.
Son Söz: Yukarıda özetlenenleri arttırmak mümkündür. Anlaşılan o ki, IŞİD sonrası Suriye ve Irak’ta danaların kuyruğu kopmaya devam edecektir. Aman dikkat ve diplomasi…