IRAK TÜRKMENLERİ ATA’SINI KAYBETTİ
Önder Saatçi
Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde (1924) dünyaya gelen ve dolu dolu bir ömür yaşayan Ata Terzibaşı Hakk’ın rahmetine kavuştu. Gerek Irak’ta gerek Türkiye’de ve Azerbaycan’da ve hatta Türk dünyasında çok geniş bir kültür çevresi tarafından tanınan, sevilen ve takdir gören Terzibaşı bizlere büyük bir kültür mirası devrederek bu dünyadan ayrıldı. Terzibaşı, denebilir ki kalemiyle, Irak Türklüğüne can suyu verdi. Dil, folklor, edebiyat ve basın alanlarındaki eserleriyle Irak Türklüğünün ayaklı kütüphanesi oldu. O, Kerküklü araştırmacı Mahir Nakip’in ifadesiyle “Tek Kişilik Kerkük Araştırma Enstitüsü” idi.
Osmanlı’nın Irak’tan çekilmesinden kısa bir süre sonra dünyaya gelmiş olması âdeta Allah’ın bir lütfüdür. Yirminci yüzyıl boyunca varlığı reddedilen, en temel insani hakları budanan Irak Türklüğü onun eserleriyle varlık mücadelesini sürdürmüştür. Terzibaşı’nın derlemeciliği, araştırmacılığı, yazarlığı sayesinde Irak Türklüğünün kültür hazineleri kaybolmaktan kurtulmuştur. Irak Türklüğünü ayakta tutan en önemli dil mirası hoyratlar onun “Kerkük Hoyratları ve Manileri” kitabıyla kalıcı bir hazineye dönüşmüştür. Kerkük ağzından 1232 kelimenin TDK Derleme Sözlüğü’nde yer almış olması da onun Irak Türklüğüne kalıcı bir hizmetidir. Kerkük ve Erbil Şairleri Irak Türklüğünün medeni seviyesine şahitlik eden dev eserlerdir. Ata Terzibaşı bunları da bize yadigâr bırakmış oldu son yolculuğuna çıkmadan.
Ata Terzibaşı, silahsız mücadelenin bir sembolüydü. Fikrin ve kalemin gücüne bütün kalbiyle inanmıştı. O, hukukçu kimliğini yalnızca şahısların hizmetine sunmamış; aynı zamanda bütün bir Irak Türklüğünün savunucusu olmuştu. Onun ebedî davası Irak Türklüğünün bekası, duruşma salonları ise Kardaşlık, Beşir, Afak, Kerkük gibi dergi ve gazetelerdi.
Terzibaşı Irak’ta günden güne ağırlaşan hayat şartlarında hem ayakta kalabilmiş hem de eserleriyle çevresini aydınlatabilmişti. Yakın dostlarının pek çoğunun, Saddam’ın zindanlarında işkence gördüğü, can verdiği bir devirde o, kalemini bir gün olsun elinden bırakmadı. 35 yıllık Ba’s iktidarı döneminde, Irak’ta hayatın tabii bir parçası hâline gelen devlet terörü, onu Irak Türklüğünün kültür varlıklarını araştırmaktan bir an olsun alıkoymadı.
Terzibaşı bize bilimin, araştırmacılığın bir milletin varlık mücadelesindeki yerini anlatan canlı bir örnek oldu. Bilginin aydınlığının zulmün karanlıklarına er geç galebe çalacağını hayatıyla ortaya koydu. Cellatların insan mezbahasına çevirdiği bir dünyada milletlerin ancak ve ancak kültürüyle yaşayabileceğini gösterdi. Terzibaşı bize idealizmin, adanmışlığın ve çalışkanlığın da numunesi oldu. O, daima üreterek yaşadı ve bu hayat tarzını bize miras bıraktı. Hayatının son aylarına kadar yazmaya devam etti. En son eseri olan “Kerkük Ağzı Türkmanca Sözlük” ün 3. cildini de yayınlayarak devamını getirmeyi bizlere bıraktı.
Irak Türklüğü Terzibaşı’nın eşsiz gayretleri sayesinde kendisini var eden dilini, edebiyatını, folklorunu zengin bir kütüphaneye kavuşturmuş bulunuyor. Dünya durdukça bu kütüphanenin kapıları hiç kapanmayacak, Terzibaşı’nın kitapları, makaleleri, araştırmaları, sözlükleri Irak Türklüğünü daha mutlu günlere taşıyacak.