İlk kurbanı Federal Mahkeme’nin olması muhtemel bir anayasa değişikliğini talep eden sesler yükseliyor. Irak’taki siyasi partilerin önünde anayasa değişikliği için çalışmaktan başka seçenekleri kalmadı. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve özellikle Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) doğrudan mağduru olduğu Yüksek Federal Mahkeme’nin verdiği kararların ardından Mahkeme’nin ilk kurbanı olacağı bir anayasa değişikliğinin önemiyle ilgili sesler yükselmeye başladı.
Irak Anayasası, kararlarını ‘kesin ve temyize tabi olmayan’ olarak nitelediği Yüksek Federal Mahkeme’ye herkes üzerinde mutlak yetki tanıyor. Irak’ın eski Başbakanı Haydar el-İbadi zamanında buğday tanesi ile tavuk kıyaslaması yaparak Federal Mahkeme’nin yetkilerinden şikâyet etmişti. Herkes şu anda bu türden bir değişime artık acilen ihtiyaç olduğunu düşünüyor.
Irak’taki siyasi partiler ve özellikle de üçlü ittifak (Mukteda es-Sadr, Mesud Barzani ve Muhammed el-Halbusi) bazı çevrelerin deyimiyle ‘çarşamba sürprizi’ni sabırsızlıkla bekliyor. Bu sürpriz, Federal Mahkeme’nin yarın (çarşamba) Meclis’in geçtiğimiz haftalarda cumhurbaşkanı adaylık başvurusu kapısını yeniden açmasının yasal olup olmadığı hakkında vereceği kararı ifade ediyor. Federal Mahkeme konuyla ilgili itirazları kabul eder ve adaylık başvurusunun yeniden başlatılmasının yasal olmadığına hükmederse, cumhurbaşkanı seçimi yarışının en güçlü rakibi olan KDP’nin saf dışı kalır. Böyle bir sürpriz karar -ister KDP’nin yanında olsun ister ona muhalefet etsin- tüm siyasi partiler açısından, daha önce IKBY’nin petrol satmasının yasal olmadığına hükmeden ve KDP’nin cumhurbaşkanı adayı Hoşyar Zebari’nin adaylığını reddeden Federal Mahkeme’nin Kürtleri ve özellikle de cumhurbaşkanı adayını reddettiği Barzani’yi cezalandırdığı anlamına gelir. Bu süreci komplo teorilerine başvurarak açıklayanlar da var. Bunların başında KDP’nin cumhurbaşkanı adayı Hoşyar Zebari geliyor. Zebari Federal Mahkeme’nin ‘art niyetli, siyasi ve kararı alanların gücünün üzerinde’ bir karar aldığını belirtti. Anadili Kürtçe olan Zebari’nin, Farsçaya da tercüme edilen sözlerinden, İran’ın üçlü ittifaka karşı olduğunu anlamını çıkarmak mümkün. Irak’taki birçok siyasi kulis de Zebari’nin bu düşüncesini destekliyor. İran’ın üçlü ittifaka karşı olmasının görünen ve görünmeyen sebepleri var. Görünen sebebi, İran’ın Irak’taki Şii cephenin dağılmasından endişe etmesi ve hatta bu cephenin birliğinin korunması hususunda ısrar etmesi. Bu nedenle İran, çoğunluk hükümeti ve hükümette yer alan Şiiler ile muhalefette yer alan Şiiler şeklindeki düşünceleri reddediyor. Hatta İran, Şii cephedeki birliği korumanın onları kontrol etme görevini daha çok kolaylaştıracağı görüşünde. Zira bu birliğin bozulması halinde Şii cephedeki partiler dağılacak ve Kürt ile Sünni partiler de ülke yönetiminde söz sahibi olacak. İran açısından bu durum, Şiilerin Irak’ta nüfus açısından çoğunlukta olsalar bile siyasi temsiliyet açısından çoğunluğu kaybetmesi anlamına geliyor.
İran’ın üçlü ittifaka karşı olmasının görünmeyen sebebi de bir başka komplo teorisine dayanıyor. Tahran, daha önce en zayıf pozisyonda bulunan ve kendi içinde en çok parçalanan Sünni cepheyi bir araya getiren bölgesel ve küresel güçleri, Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ile KDP lideri Mesud Barzani’yi Kürtler ve Şiiler arasındaki ‘tarihi ittifaka’ baş kaldırmalarına sevk eden taraf olarak görüyor.
Irak Meclisi ‘çarşamba sürprizini’ bekleyerek ülkenin yeni cumhurbaşkanının seçilmesi için henüz yeni bir oturum tarihi belirlemedi. Tüm işaretler bu oturumun yakın bir tarihte olmayacağını söylüyor. Federal Mahkeme yarın vereceği karar öncesinde siyasi partilere cumhurbaşkanı ve başbakan seçimi meselelerinde uzlaşı veya anlaşmaya varmalarına fırsat tanıdı. Anayasa, Irak Meclisi’nin yeni başkanı seçildiği sürece Meclis’in denetim ve yasama faaliyetlerini sürdürmesinin önünde bir engel oluşturmuyor. Bu nedenle Meclis, yeni bir cumhurbaşkanı ve başbakanın mı seçileceği yoksa mevcut cumhurbaşkanı ve başbakanın (Berhem Salih ve Mustafa el-Kazımi) günlük işleri yürütme statüsünde görevlerine devam mı edeceği konusuna bakmaksızın faaliyetlerine başlamak için meclis komisyonlarının kurulmasını bekliyor.
Öte yandan, isminin ve pozisyonunun açıklanmaması kaydıyla Şarku’l Avsat’a konuşan Iraklı bir politikacı, Salih ve Kazımi’nin görevlerine devam etmesinin Irak siyaset sahnesindeki birçok aktörün lehine olmadığını söyledi. Iraklı politikacı, “Cumhurbaşkanı Berhem Salih ve Başbakan Mustafa el-Kazımi’nin Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’a yakın oldukları ve özellikle Kazımi’nin ikinci dönem için en güçlü adayı olacağı yönünde yorumlar yapılsa da ikisinin çalışmaya devam etmesi Sadr’ın arzu ettiği şeyle bağdaşmıyor. Başka çevrelerin Salih ve Kazımi hakkında farklı düşünceleri var. Örneğin Sadr’ın müttefiki Barzani Kazımi’nin devam etmesinde itiraz etmiyor ancak eğer elinde olsaydı Salih’in Selam Sarayı’na ikinci kez girmesine izin vermezdi. (Şii) Koordinasyon Grubu Kazımi’nin mümkün olan en kısa zamanda görevden gitmesini temenni ediyor. Koordinasyon Grubu’nun Salih ile görüşü ise Kürtlerin pozisyonuna bağlı. Nitekim Koordinasyon Grubu Salih’in de ikinci kez göreve gelmesini istemiyor. Fakat Barzani’nin herhangi bir adayıyla rekabet ederse Salih’in lehine oy kullanmak durumunda kalacak” diye konuştu. Şarku’l Avsat-Bağdat