Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr hareketini, seçimleri boykot etme kararından döndürmeye yönelik tüm ikna çabaları başarısızlığa uğradı. Sadr hareketinin muhalifleri de dahil olmak üzere herkes, seçimlerin Sadr hareketi olmadan yapılmasının ülkeyi bilinmeyen bir kadere sürükleyebileceğini ve belki de seçim tarihinin ertelenmesinin gerekebileceğini anlamış durumdalar. Seçim Komisyonu, seçimlerin önümüzdeki Ekim ayında planlanan tarihte düzenlenmesi ile ilgili hazırlıkların tamamlandığına dair neredeyse günübirlik açıklamalar yapıyor. Bu rağmen herkes, komisyonun prosedürlerinin yasal olmalarına rağmen, istendiği takdirde bir cezai işlem gerektirmeden ihlal edilebildiğini ve bağlayıcı bir nitelik taşımadığını biliyor.
Sadr Hareketi ile başlayarak daha sonra onu takip eden diğer siyasi parti ve güçler tarafından alınan seçimden çekilme kararlarının hepsi Seçim Komisyonu’nun seçimlerden çekilmek için tanıdığı sürenin dolmasından sonra meydana geldi. Komisyon ise yasa çerçevesinde hareket etmek istiyor. Örneğin, adaylıktan çekilenlerden hiçbirinin adaylıktan geri çekilme talebinde bulunmadığını, yani hepsinin seçimlere katılmış sayılacağını beyan ediyor. Ancak Seçim Komisyonu’nu bu açıklaması seçime katılan kişinin beyanıyla çelişmesi kimsenin dikkatini çekmiyor.
Tüm bunlara rağmen ülkedeki mevcut kriz, yasal bağlama göre kimin seçimden çekilip kimin seçime gireceği ya da seçimden çekilenler ile seçimle girenlerin siyasi gücü ve ağırlığı ile ilgili değil. Irak’taki mezhepsel ve siyasi dağılım haritasına göre, hiçbir büyük Kürt veya Sünni siyasi güç seçim yarışından çekildiğini açıklamazken, sorun, çeşitli akımlarının kendi içinde rekabet ettiği Şii güçlerinde ortaya çıkıyor.
Güçlü lideri Mukteda es-Sadr tarafından temsil edilen Sadr hareketi seçim yarışından çekildiğini açıklarken, “Hukuk Devleti Koalisyonu”, “Bedir” ve “Asaib” gibi diğer Şii güçler seçim yarışına katılma kararını sürdürdü. Ayrıca, siyasi uzantılara sahip silahlı gruplara bağlı olan bazı Şii siyasi güçler de seçim yarışına girecekler. Sadr hareketinin seçimlerden çekilmesi, bu güçlere, oyları birçok Şii akımı arasında dağılmış olan Sadr hareketi seçmenini kendi saflarına çekerek seçmen kitlelerini genişletme fırsatı veriyor gibi görünüyor. Sadr hareketinin seçimlerden çekilmesinin seçim sonrası dönemdeki denklemleri değiştireceğini anlayan “El Fetih İttifakı”, bu durumun ülkeyi bilinmezliğe sürükleyebileceğini fark ettiği için seçimlere yönelik tutumunu değiştirmiş durumda.
Bu bağlamda, Başbakan Mustafa el-Kazimi, “Bölgesel Komşuluk Zirvesi”nden yaklaşık bir ay sonra yapılacak olan seçimlerde tüm taraflar arasında ortak bir yol bulmak açısından zor durumda kalmış gibi görünüyor. Ancak tüm siyasi güçleri tek bir masada buluşturan Ulusal Diyalog Konferansı, bu olağanüstü krizlerin çözümüne yol açabilir. Kazimi, seçimlere yönelik şüphelere rağmen herkesi seferber ederek seçim tarihini belirlemeyi başardı ve seçimlerin başarıyla gerçekleştirilmesi için tüm hazırlıkları tamamladı. Artık Kazimi, Sadr hareketi de dahil olmak üzere herkesin katılımıyla ülkedeki seçimleri tamamlamak istiyor.
Sadr hareketinin muhalifleri, hareketin seçime geri döneceğini, yaptığının sadece bir siyaset ve medya manevrası olduğunu ya da hareketin, Şii arenasındaki diğer siyasi güçleri ve partileri destekleyeceğini söyleyerek Kazimi’yi kışkırtmaya çalışıyorlar. Kazimi ise başka bir yaklaşımdan yola çıkarak, Sadr hareketi mensuplarının seçime katılmamasının, önemli kazanımların elde edilmeye başlandığı bir dönemde ülkedeki tüm siyasi sürece yansımaları olabileceğini düşünüyor.
Ülkede yaşanan kaosun devam etmesine sebep olan birçok iç kriz bulunmasına rağmen Irak hükümeti, hem uluslararası ortamlara hem de Arap ve bölgesel ortamlara yönelik açılımlar yaparak önemli dış başarılar elde etti. Kazimi hükümetinin, Irak Bölgesel Komşuluk Zirvesi’nin başarılı bir şekilde gerçekleşmesi için tüm hazırlıkları tamamlaması, hükümetin dış başarılarını doğruluyor. Aynı başarıyı iç politikada da göstermek isteyen Kazimi, Sadr hareketi de dahil olmak üzere herkesin seçimlere katılımı için ortak bir formül üzerinde anlaşmaya varmak amacıyla bu ayın sonunda yapılması planlanan “Ulusal Diyalog Konferansı” ile yaklaşan seçimlerin başarısı için gerekli tüm şartları sağlamak istiyor.