Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından Yerel Medya Çalıştayı düzenlendi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen çalıştaya, yerel ve ulusal basından temsilciler katıldı.
Basın İlan Kurumu (BİK) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Edibe Sözen, açılışta yaptığı konuşmada, içinde bulundukları çağın bir yönüyle güvenlik tedbirlerinin arttığı bir yönüyle de verilerin bollaştığı ve çeşitlendiği bir çağ olduğunu belirtti.
Bugün ülkeler arasındaki en büyük mücadelenin, güvenliği sağlama ve verileri denetleme üzerinden gerçekleştiğini ifade eden Sözen, eski dönemlere bakıldığında ise dünyada ekonomik gelişmişliğin petrol ve diğer doğal kaynakların üzerinden ölçümlendiğini söyledi.
Sözen, bugün petrolü değil, verisini gösteren ülkelerin gelişmiş ülkeler kategorisinde yer aldığını belirterek, “Dünyanın yeni bir örgütlenme biçimi var. Bunun içinde veriler, algoritmalar, dijital bir ekosistem var. Bu çağın istenmeyen olguları olarak manipülasyon, dezenformasyon gibi bir takım süreçler var. Bugün bunlar hemen her ülkeyi tehdit edecek kadar önemli hale gelmiş durumda.” diye konuştu.
Salgın sürecinde yapılan çalışmalarda, dezenformasyonun çok daha fazla yaygınlaştığının görüldüğünü, dezenformasyonun ülkelerin korkusu haline geldiğini ifade eden Sözen, şunları kaydetti:
“Dezenformasyon bir tehdit olma özelliği taşıyor. Son günlerde özellikle ülkemizin gündemine oturan, sığınmacılar ve göçmenler hakkında yayılan bilgiler çok tehlikeli bir dezenformasyon sürecini gösteriyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ve İletişim Başkanlığımızın bize sunduğu verilerden anlıyoruz ki son yıllarda, aylarda 10 milyon göçmenin girişi engellenmiş durumda. 500 bin Suriyeli gönüllü olarak ülkesine gönderilmiş durumda. Tehlikeli bölgeler terörden temizlenmiş ve tehlikeden arındırılmış durumda. Böyle olmasına rağmen tehdit edici filmler, söylemler bir şekilde gündemimizi meşgul etti. Genetiğinde göçmenler olan cumhuriyet tarihinin aksine göçmenlere karşı politikalar geliştirmek bu coğrafyaya ait bir söylem değil.”
Sözen, göçmen karşıtı söylemlerin aynı zamanda İslamofobiyi de destekleyen söylemler olduğunu, bunların birlikte düşünülmesi gerektiğini dile getirdi.
Dünyadaki en büyük güvenlik kuruluşlarının, başta NATO’nun, dezenformasyon ve manipülasyon konusunda uzun yıllar çalışma yaptığını anlatan Sözen, dezenformasyon sürecinin, ülkedeki birçok kurumun dahil olacağı süreç şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini aktardı.
BİK’in gazete, dergi ve internet siteleriyle ilgilendiğini, düzenleyici, denetleyici ve destekleyici fonksiyonları olan bir kurumda çalıştıklarını ifade eden Sözen, kurumun dezenformasyonla mücadelenin merkezinde yer aldığını dile getirdi.
Kurumun iki temel ilkesi olduğuna dikkati çeken Sözen, şöyle devam etti:
“Milli güvenliğe ve ülke menfaatlerine aykırı yayın yapanlara devlet desteğinin yararsızca dağıtılmasından yana değiliz. Bu süreç böyle devam edecek. Yerleşik amacı gazetecilik yapmak olan gazeteciler ve mevzuatla belirlenmiş yükümlülükleri yerine getiren bütün yayın kuruluşlarına desteğimiz tamdır. Yerel medyaya tarihin en büyük desteği verilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanımıza bu desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Yerel medyayı güçlendirmek bizim için çok önemli.”
Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının Anadolu medyasına, yerel medyaya her zaman sahip çıktığını, destek olduğunu ifade etti.
Anadolu medyasının milli ve yerli olduğunu anlatan Burhan, “Anadolu medyasında mandacı, darbeci olmaz. Son dönemde sosyal medya mecralarında ülkemizle ilgili kara propaganda yapıyorlar. Yerel medya bunlara karşı sigortadır, önemli durum tespiti yapar, bunlara karşı çalışma yapar. Yerel medya bunlara karşı dimdik ayaktadır.” diye konuştu.
Burhan, yerel televizyon kanallarının dolar üzerinden alınan uydu fiyatlarından muzdarip olduğunu belirterek, bu ücretlerin Türk lirasına çevrilmesini istedi.
Radyoların da telif hakları nedeniyle sıkıntılar çektiğine işaret eden Burhan, kamu reklamlarından yerel medyaya da destek sağlanması talebinde bulundu.
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zakir Avşar ise yerel medyanın gazetecilik okulu olduğunu, Türkiye’nin en başarılı gazetecilerinin yerel medyada yetiştiğini belirtti.
Yerel gazete olmazsa çok sesliliğin olmayacağını anlatan Avşar, şunları kaydetti:
“Yerel medya haberciliğin kılcal damarıdır. Bu kadar önemli bir yapıdan bahsediyoruz. Burada dijitalleşme olmazsa olmaz. Yerel medya da dijitalleşmeden etkilendi. Uyduya çıkıyoruz. Sadece gazetelerimiz, dergilerimiz etkilenmedi, televizyonlar da etkilendi. Yerel medyaya desteğin çok farklı boyutlarda olması lazım. Yerel medyaya teknoloji desteği ve teknoloji eğitimi vermemiz gerekiyor. Uydu ücretleri, yerel medyayı zorluyorsa burada bir sorun var demektir. Bunun mutlak suretle aşılması gerekir. Yerel medya ne kadar güçlüyse demokrasimiz o kadar güçlü olur.”