Yeni Azerbaycan Partisi’nin milletvekili ve Yeni Azerbaycan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Hikmet Babaoğlu Türk medyası için değerlendirmelerde bulundu. Hikmet Babaoğlu Karabağ topraklarının işgalden kurtarılmasından sonra Türk dünyasına barışın geleceğini söyledi. Milletvekili Türkiye olgusunun bölge için istikrar sağlayıcı güç olarak ön planda gözüktüğünü özellikle vurguladı: ‘‘Türkiye bölgede barışçıl bir misyon yürütmekte ve tarihi barışın sağlanması açısından çok önemli bir aktör olarak kendisini göstermektedir.
27 Eylül 2020 tarihinden bugüne kadar tanık olduğumuz olaylar Azerbaycan’ın askeri ve politik hayatında yeni bir dönemin başlangıcı olarak tarihe geçecektir. Son yüzelli yıllık tarihinde ilk kez ülkemiz sırf askeri alanda böyle önemli ve stratejik başarılara imza atıyor. Hiç kuşkusuz kazanılan zaferler, imza atılan başarılar sadece son otuz yıl boyunca bölgede oluşmuş jeopolitik dengeyi değişmiyor, aynı zamanda bundan sonraki tarihi süreci de belirleyerek tüm Güney Kafkasya’da yeni stratejik dengeler oluşturuyor. Azerbaycan’ın Ali Baş Komutanı, devlet başkanı sayın İlham Aliyev bugünlerde Habertürk kanalına vermiş olduğu röportajda özellikle şu konuya vurgu yaptı: yeni jeopolitik görüntü. Kanımca, bu aslına bakılırsa, bölgede oluşmakta yeni jeopolitik dengenin anlatımıydı. Çünkü son dönemlerde dikkat ederseniz artık Güney Kafkasya’da bulunan güç dengeleri değişiyor ve Güney Kafkasya gibi karmaşık yapıya sahip bölgede yeni tarihi dönem başlıyor.
Bu yeni dönem aynı zamanda kardeş Türkiye’nin de Güney Kafkasya’ya tekrardan geri dönüşü olarak ta kabul edilebilir. Gerçi 1990’lı yıllarından başından ta günümüze kadar ekonomik, manevi, kültür açısından Türkiye’nin Güney Kafkasya’daki konumu ve etkisi vardı, hatta konum itibariyle sadece Güney Kafkasya’ya değil, aynı zamanda Orta Asya’ya geri dönüşü farkedilmekteydi, ama sırf politik ve askeri açıdan baktığımız zaman bölgede kendine ciddi anlamda yer edinmesi bugün gözüktüğü kadar açık ve net gözükmemişti. Oysa son yüzyılı dikkatlice incelediğimiz zaman görmemiz mümkündür ki, 1918 yılında Kafkas İslam Ordusu’nun Azerbaycan’a gelişiyle bölgede yeni dengeler yaranmıştı. Ne yazık ki, geçen süre zarfında bölgede çok farklı bir görüntü mevcut oldu, fakat şuan güçlenen Türkiye Kuzey Afrika’dan tutun da, ta Balkanlara kadar uzayıp giden çok karmaşık ve aynı zamanda çok önemli jeopolitik alanda yetki sahibine dönüşmekte. Özellikle biz Güney Kafkasya’da gelişen olayları eğer Ortadoğu’da gelişen olaylarla aynı anda inceleyecek olursak, şunu göreceğiz: dünyada oluşan yeni dünya düzeni çerçevesinde Rusya Türkiye beraberliği çeşitli zorlu sorunlu çözmekle beraber yeni aktör olarak ortaya çıkıyor ve kuşkusuz oralarda gelişen olayların mutlaka Güney Kafkasya’ya geleceğini önceden farketmek mümkündü ve şuan biz bu olaylara tanık oluyoruz. Türk ordusu ve Türk askeri nerde varsa, orda mutlaka barış var.
Türkiye olgusu bugün bizim bölge için de istikrar sağlayıcı güç olarak ön planda gözüküyor, bölgede barışçıl bir misyon yürütmekte ve tarihi barışın sağlanması açısından çok önemli bir aktör olarak kendisini göstermektedir. Tüm bunlar bölgede sadece Ermenistan Azerbaycan sorununun çözümünde değil, aynı zamanda Güney Kafkasya’da ve etraf bölgelerde barışçıl ve entagrasyona dayanan yeni bir düzenin oluşumuna da fayda sağlayacaktır ki, bu da tüm bölgemizin gelecekte gelişimi açısından oldukça büyük önem arz etmektedir.’’