Günahsız Hırsızlar[1]
Şemsettin Küzeci
Hırsız (uğru): Başkasının malını çalan kimse.
Çalmak ise bir nesneyi izinsiz, kimse fark etmeden götürmektir. Bilindiği gibi hayırsızlığın farklı türleri vardır. Kimi mal kimi de çeşit çeşit gereler çalmaktadır. Bunlardan başka müzisyenler, bestekârlar arasında ezgi; şairler arasında söz ve şiir; yazarlar arasında deyimler, parçalar da çalınabilmektedir. Hırsızlığın da yergini ve beğenileni vardır. Ama “Hırsızın her iki dünyada yüzü karadır.” demişler. Bir de “kutsal hayırsızlık” vardır. Hayırsızlığın kutsallığına şaşıp durursunuz elbet çünkü bu tür hayırsızlık yapan hayırsızlar günahsızdırlar, masumdurlar.
İşte hayırsızlığın ilacı vardır, yalnız gönül çalmanın ilacı yoktur. Çünkü çalınan eşyaların, nesnelerin vs. telafisi yapılabilir ama herkes gönül çalabilir mi? Çünkü gönül çalmak gönle bağlıdır. Gönlü çalınan insanlar da âşık kesilir, çıldırır. Mecnun’a, Ferhat’a döner. Aşk meydanlarında yanar yanar… Söner. İşte Fuzuli, bakın ne diyor:
Âşık oldur kim kılar canın feda cananına
Meyl-i canan etmesin her kim ki kıymaz canına
Canını canana vermektir kemali âşıkın
Vermeyen can itiraf etmek gerek noksanına
(Azerbaycan Şiiri s. 118)
Aşk kötümserliği gideren rüzgârdır, gönül bağlarında tomurcukları açtıran ve yaşatan ve bülbülleri öttüren sezgidir.
Abdüllatif Benderoğlu böyle ifade ediyor:
Yeni açan tomurcukları
Benzettim yeni sevgiye
Yeni doğan sevgimizi de
Yeniden öğrettim sana
(Doğu İnsanları s. 40)
Aşk; insanı kuşatan bir sürüdür, sevgidir, zorluktur.
Salah Nevres aşkın bu özelliğini şöyle dile getirmiştir:
Senin için her şeyim coşar ceddini aşar
Seni sevmek su ise sevmemek de günahtır
Titreyen dudaklarında vahşi bir lale açar
Seni öpmek suç ise öpmemek de günahtır
(Irak Türkmen Edebiyatı Tarihi 1, s. 102)
Aşk güzelliktir, duygudur, insanlıktır, gerçektir, aşk esrar sanmak değil o günah satanların yüzüne bir tokattır.
Seyfettin Biravcı ise şu sözlerle anlatıyor:
Aşk esrar satmak değil insan sevmektir insan
O günah sözcüğün örseler üstünde ezmeli
Aşkın gerçek nağmesi vicdan demektir vicdan
Onu bir suç bileni kurşunlara dizmeli
(Kardeşlik Dergisi, s. 198, s. 89)
Aşkın da çeşitleri vardır; sevgili aşkı, ana, yurt, tabiat aşkı… Ben de bir soylu insan olarak aşkı bütün varlığımla yaşarım hem de taşarım.
İp saldım at başına,
Yar insan şat başına
Men dedim gevlim apar,
Demedim yat başına
Benim de gönlüm bir yosmanın saçlarına takıldı. Kahverengi bir göze, bir çınar boya, bir gül yanağa, bir baldudağa gönlümü verdim. Armağan diye bana yanağındaki halı verdi. Üç siyah hal, üç kızıl güneş gibi içime doğdu, sonrası gönlüm kilitlendi.
İşte, temiz gönüllerin kapısı çalınmaya açık, kine karşı kapalıdır. Aşk da dediğimiz duygulu bir sevgidir. Gönüllerde doğar, gönüllerde büyür. Ömür boyunca da gönüllerde yaşar.
Her kim diyer aşk yalan gönüllerde bu ateş nedir
Gizli gizli ağlıyor gönülde bu ateş nedir. (Folklor)
[1] Şemsettin Küzeci, (Yurt Gazetesi, Sayı 992, Tarih: 21.12.1989). Eski Türkçe yayınlanmıştır.

