Büyükelçi Fatih Yıldız’ın Kerkük Ziyareti Hakkında Düşünceler

Büyükelçi Fatih Yıldız’ın Kerkük Ziyareti Hakkında Düşünceler

Ziyat KÖPRÜLÜ

 

Türkiye Cumhuriyeti Bağdat Büyükelçisi Fatih YILDIZ, arife günü 20 Ağustos 2018 tarihinde Kerkük’e resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Geç kalmış ama yerinde ve gerçekleşmesi gereken isabetli bir ziyaret olmuştur.

Bu ziyaret şayet Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin plan ve direktifleri çerçevesinde gerçekleştiyse ala, yok eğer girişkenliği ve Türkmen meselesine yatkınlığıyla bilinen Sayın Büyükelçimizin kendi inisiyatifiyle olmuşsa bu da ala ve takdire şayandır. Takip ettiğimiz kadarıyla Büyükelçimizin ziyareti fark gözetmeden bölgede bulunan bütün ırki etnik ve dini grupları kapsamıştır. Şüphesiz ki Büyükelçimiz bu ziyarette Türkiye Cumhuriyeti’nin arka bahçesi sayılan Kerkük ve Tuzhurmatu’da yaşananları duyduğundan daha ziyadesiyle kendi gözüyle birinci elden görme ve kendisine aktarılan sıkıntıları can kulağıyla yine birinci elden dinleme fırsatını bulmuştur.

Büyükelçi, ziyaretiyle ilgili bir raporu elbette ki geçecekler ve muhakkak ki bir takım önerilerde bulunacaklardır. Umarız ki yazdıkları Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkililerince dikkate alınır. Kendilerinin de ifade ettikleri gibi bu ziyaret Kerkük’ün imar ve kalkınmasına katkıda bulunacaktır.

Bilindiği gibi bundan tam 6 yıl önce yine Ağustos ayında (02.08.2012) ve yarım asrı aşkın bir süreden sonra dışişleri düzeyinde bir ziyaret de Sayın Ahmet DAVUTOĞLU tarafından gerçekleştirilmişti. O tarihlerde ziyaretle ilgili kaleme aldığım bir makalem çeşitli yayın kuruluşlarımızda yayınlanmıştı. Sayın Bakanın ziyaret sırasında verdiği vaatler Kerkük için çok hayati ve önemli olduğu gibi uygulanması açısından da Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çok yararlı aynı zamanda çok kolaydı. Ancak maalesef geçen altı yıllık süreye bakıldığında yatırımlar açısında Kerkük’te hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Bu hususta şayet güvenlik durumları bahane edilirse, Türkiye’nin yatırım yaptığı Somali gibi Afrika ülkelerinin durumu Kerkük’e nazaran çok daha güvensizdir.

Türk Dışişleri kaynaklı bu iki ziyaret sırasında verilen vaatler karşılaştırıldığında Sayın Davutoğlu’nun verdiği vaatlerle Sayın Yıldız’ın verdiği vaatlerin örtüştüğünü görürüz. Bu da demektir ki altı yıl önce tespit edilen ihtiyaçlar karşılanıp giderilmemiştir.

Irak’ta Türkmen davasıyla ilgili bu ve benzeri konular bir gerçeği açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu gerçek, Türkmenlerin belli bir süreden beri Türk dış politikasında yer aldığı ancak Türkmenlere nasıl ve ne şekilde bir yardım ve destekte bulunma hususunda elle tutulur yazılı, aşama aşama izlenebilen ve adım adım ilerleyen planlı bir politikanın olmayışı gerçeğidir. Türkmenlerin bugüne dek çektikleri asıl sıkıntı ve Türk Devleti’nin bugüne kadar olan eksikliği budur işte.

Ülke olarak eğer milli güvenliğiniz tehdit altında ise o tehdit unsurunu ortadan kaldırmak veya etkisiz hale getirmek için o bölgede söz sahibi olmanız gerekmektedir. Bunu da ya askeri ya da ekonomik olarak gerçekleştirebilirsiniz. Uzun bir süreden beri Türkiye Cumhuriyeti’nin güneyinde milli güvenliğini tehdit eden bir takım olaylar cereyan etmektedir. Bu gibi tehditlerin büyük bir kısmı Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Suriye topraklarında gerçekleştirilen Fırat Kalkanı ile Afrin’i kontrol altına almak üzere gerçekleştirilen Zeytin Dalı hareketleri sayesinde bertaraf edilmiştir. Bugün Türkiye Devleti nasıl ki Suriye konusunda söz sahibi olabiliyorsa, Irak’taki Türkmenlere sahip çıkma, Türkmeneli’de önemli yatırımlara imza atma, ekonomik yönden kalkındırma ve can damarlarını elinde tutma gibi girişimler kendisine yarınlarda söz sahipliği verecektir.

Bu yazımızda Kerkük’te kısa vadede yapılması gerekenlerle ilgili naçizane bir takım önerilerimizi sıralamak ve gerek değerli Büyükelçimizin gerekse Saygıdeğer Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt ÇAVUŞOĞLU’nun dikkatlerine sunmaktan büyük bir onur duyarız.

1- SİYASİ ALANDA:

1-1- Sayın Büyükelçi Türk hükümetini, seçimlerde sahtekarlık yapanların nasıl yanında kaldığını, gerek Türkmenler gerekse başka gurupların nasıl aleyhinde olduğunu ve elle sayıma gidildiğinde nasıl bir tiyatronun oynandığına dair muhakkak ki haberdar etmişlerdir. Dolayısıyla kurulacak yeni Irak hükümeti görüşmelerinde Türkmenlere de yer verilmesi gerektiği hususunda Türk hükümeti özellikle AL-Sadır, El-Ebadi ve Al-Hakim gruplarına izah etmeli ve gerçekleşmesi için baskı yapmalıdır. Çünkü koalisyon anlaşması yapan taraflar seçimlerde açık bir şekilde tespit edilen sahtekarlıklara göz yumup mahkemeye karar aldırttılar ve Türkmenleri saf dışı bırakarak koalisyon görüşmelerine başladılar. Ancak asıl tehlike Kürt gruplarının anlaşmazlık bölgeleri konusunu yüksek sesle yeniden gündeme getirmeye başlamasıdır. Bu hususta Dışişleri Bakanlığımız mutlaka Türkmenlerle dirsek temasında olmalı, Kerkük ve Türkmen bölgeleriyle ilgili gizlice varılacak anlaşmalardan haberdar olma yollarını aramalıdır ve aleyhte olanlara engel olmalıdır. Aksi takdirde kurulacak koalisyon hükümeti bu guruplarla bir anlaşmaya varıp ileride istenmeyen ve beklenmedik kararlar alabilir.

2- YATIRIM VE EKONOMİ ALANLARINDA:

2-1-Kerkük ilini ekonomik yönden canlandıracak olan bazı yatırımlara yönelip ilk etapta Kerkük Havalimanının işletmesinin Türk firmaları tarafından ele alınması ve havalimanın bir an önce devreye girmesinin sağlanması,

2-2- Kerkük havalimanın açılmasıyla ister istemez Kerkük’te bir Türk Konsolosluğunun açılması elzem olacaktır.

2-3- Cumhurbaşkanlığına bağlı TİKA ve benzeri kuruluşlarımızın gerçekleştirilmesi zaruret teşkil eden bazı projeleri gerçekleştirmek üzere bölgede gerekli çalışmaları yapmaya teşvik etmek ve destek olmak, örneğin Kerkük’te tam teşekküllü bir hastanenin kurulması,

2-4- Musul’da elektrik sıkıntısını gidermek için uzatacağımız enerji hattının yanı sıra ilk etapta Kerkük’teki elektrik santralinin gözden geçirilmesi, daha sonra Altunköprü kasabasından geçen Zap Suyu üzerinde Kerkük ve civarını besleyecek örnek bir santralin kurulması ve projeyi Irak’ın geneline yaymak üzere gereken çalışmaların yapılması gibi girişimin hem Türkmenlere hem de Türk girişimcisine yararı olacaktır.

2-5- Kerkük’e 35 km uzaklıkta olan Altunköprü kasabası Zap Suyu üzerine düşmesi hasebiyle toprakları son derece mümbittir. Çeşitli sebzeleriyle Kerkük’ten Samarra’ya ve daha güneye uzanan uzun bir yerleşim şeridini beslemektedir. Bu kasabada kurulacak bir salça ve konserve fabrikası önemli bir yatırım teşkil eder. Bu alanda hizmet veren Türk firmalarını bu tür yatırımlara yönelmeleri hususunda teşvik etmek bölgede gerek istihdam gerekse üretim açısından önem arz eder.

3- EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANLARINDA:

3-1- Irak’ta kurulacak Koalisyon Hükümetinin Eğitim Bakanlığıyla derhal görüşmelerde bulunmak ve Türkmeneli’de Türkçe tedrisat veren okullara ihtiyaç duyulan branşlarda Türkiye’den öğretmen gönderme anlaşması yapmak.

3-2-Kültürel açıdan büyük bir boşluğu doldurabilecek olan 1960 lı yıllarda açılan ve 1970’li yıllarda kapatılan Kerkük’teki Türk Kültür Merkezinin yeniden açılması,

Umarım Sayın Büyükelçimiz Fatih YILDIZ’ın izlenimleri sonucu ortaya çıkan temennilerini ve bizim naçizane önerilerimizi dinleyen kulaklar ve uygulamaya koyan yetkililer bulunur.