Azerbaycan’ın Hoşgörü Siyasetinin Somut Örneği Olarak Ahıskalı Türkler
Fazıl Mustafa*
Genel olaraq Türk toplulukları bilim adamları için konuların tarihsel metodoloji üzerinden çözümü aktüel olduğundan sosiolojik metodoloji gereken düzeyde kullanılmamaktadır. Sosiolojik metodoloji somut mekân ve onun hudutları içinde konunu araştırmayı önerir ve tarihi zaman anlayışının mücerretliği üzreinden konunun çözümünü uygun görmez. Türkiyeli akademisyen Sibel Kılıc ve Ayşegül Aydıngün’ün da vurğu yaptığı gibi, Türkiye’de Ahıska Türkleri konusundaki çalışmaların önemli bir kısmı da uzun süre tarihçiler tarafından yapılmış. Sosyolojik ve antropolojik çalışmalar ise son derece sınırlı kalmış. Son yıllarda bu durum değişmeye başlamışsa da, çalışmaların önemli bir kısmı Ahıska Türkleri konusunu uluslararası ilişkiler perspektifinden inceleyen çalışmalar olmuş. Öte yandan, son yıllara kadar yapılan çalışmaların yine önemli bir kısmı betimleyici, saha araştırmalarına dayanmayan ve kuramsal bir çerçevede konuyu incelemeyen çalışmalardan oluşuyor. (1)
Ahıska türkleri ile ilgili konunun da çağdaş dünyada sosiolojik yöntemle araştırılması daha ciddi sonuçlar elde etmek için fırsatlar yarata biler. Tarih tamamlanmış və ortada mağdur durumda qalmış və sırtında bir kaç Vatan anlayışını yaşatan, iztıraplara karşı direniş gösteren bir topluluk var. Onun hakları artıq iç hukuk düzeyinden uluslararası hukuk düzeyine kadar varmış ve somut sonuçlar elde edinmiştir.
Ortada olan gerçek budur ki, Ahıska türkleri 1944 Sürgünü’nün vahşetinin ardınca halen de bu sürgünün sonuçlarını yaşıyorlar və toplu şekilde Vatana dönüş gerçekleştırememışler. Bu geri dönüşün gerçekleşememesinin sebepleri konusunda Sibel Kılıc ve İsmail Aydıngün ile birlikte hazırladığı “Ahıska Türkleri: Ulusötesi Bir Topluluk -Ulusötesi Aileler” kitabı verimli bir klavuz sayılabilir. 1992 yılından beri Ahıska Türklerinin yaşadığı ülkelerin tamamında saha araştırması verilerini temel alan, kuramsal bir perspektiften konuyu ele alan bu sosyolojik çalışmada önemli tesbitler yer almaktadır. Bu çalışmalarda haklı olarak Ahıska türklerinin 21. yüzyılda ulusötesi bir topluluk olduğuna atıfta bulunur ve sadece göç edilen ülkedeki durumunu anlamanı değil, aynı zamanda geride bıraktıkları yerle bağlarını nasil sürdürdüğünü de anlamanı sağlar. (2)
Ulusötesilik 21. yüzyılın iletişim teknolojilerini kullanarak bağlarını sürdürmek demektir. Ahıska Türklerinin örneğine bakacak olursak, çok farklı ülkelerde yaşayan aile fertlerinin, akrabaların ve topluluk üyelerinin birbirleriyle iletişim teknolojilerini kullanarak bağlarını sürdürmeleri, hatta mekândan bağımsız bir şekilde, yüz yüze görüşebilmeleri demektir. Bu durum sadece Ahıska Türklerinin iletişimini mümkün kılmıyor, aynı zamanda dayanışmanın devamını ve güçlüklerle mücadele edebilmek için gerekli moral desteğini de sağlıyor. (3) Bu açıdan da Azerbaycana göç etmek zorunda kalmış Ahıska türklerinin yalnız bu ülkeye eteqrasiyonu müzakire konusu değil, hem de başka ülkelerde yaşamak zorunda kalmış soydaşları ile bağlarını koruma usülleri, uluslararsı düzeyde hukuk davası yürütme yöntemleri de ele alınmalıdır.
Elbette Ahıska Türkleri örneğinde söz konusu olan ulusötesicilik modern anlamda tanımlayabileceğimiz kozmopolit bir ulusötesicilik değil, gayet geleneksel nitelikli etnik bir ulusötesiciliktir. Başka bir deyişle, her ne kadar ulusötesi bir biçimde yaşasalar da aslında bu ulusötesicilik son derece yerel ve milliyetçi bir niteliğe sahiptir. (4)
İlginctir ki, klasik Oğuz destanı olan “Dədə Qorqud”da Aksaka adı ile anılan Ahıska türklerinin faciası 14 Kasım 1944 yılında başladığında onların 42 bini Kızıl Ordu sıralarında almanlara karşı savaşmakta idi. 115 mini aşkın Ahıskalı Orta Asyaya sürülmüş ve onlardan yolda ağır şartlara katlanmayarak 17 min kişi helak olmuştur. (5)
Bilindiği gibi Ahıska Türkleri günümüzde toplu şekilde 9 farklı ülkede – Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna ve ABD-de yaşıyor. Günümüzde Ahıska Türkleri için gerçek vatan kendilerini 100 min civarında vatandaşlık aldıkları Türkiye Cumhuriyeti sayılabilir. Fakat Gürcistan’ın güneyinde yer alan Ahıska’daki köyleri Ahıskalılar için tarihsel bir vatandır. Ne yazık ki, sayıları bini aşan Ahıska Türkleri Gürcistan’da ağırlıklı olarak Tiflis’te yaşıyorlar. (6) Beş ilçe ve 200 köyden meydana gelen Mesheti bölgesinde şu anda ağırlıklı olarak Gürcüler ve Ermeniler yaşamaktadır. 100’e yakın köy ise Türklerin sürgününden günümüze kadar hala boştur. (7)
Bunların yanısıra, Ahıska Türkleri, Gürcistan’ın tamamını vatan olarak görmüyorlar. Ahıska Türkleri için çoğunun doğduğu Orta Asya ülkeleri de vatandır. Öte yandan, 1950’lerin sonundan göç ettikleri, Sovyet rejimi boyunca kendilerini en güvende hissettikleri ve hala da yaşadıkları Azerbaycan da vatandır. Azerbaycan’da bu sayının 90 bin civarında olduğu düşünülüyor. Örneğin 2009 Azerbaycan nüfus sayımına göre ülkede yaşayan 38.000 Türk vardı ancak sayımda Azerbaycan vatandaşı olan Ahıska Türkleri ile Türkiye Türkleri arasında ayrım yapılmamıştır zira resmî sayımda her iki grup da “Türkler” ya da “Azerbaycanlılar” olarak sınıflandırılmıştır.(8) Birleşik Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin 1999’da yayımlanan raporu Azerbaycan’da 100.000 Ahıska Türk’ünün yaşadığını ve feshedilmiş Barış ve Demokrasi Enstitüsü, 2001 yılında Azerbaycan’da 90.000 ila 110.000 Ahıska Türk’ünün yaşadığını belirtmiştir. Benzer şekilde akademik tahminler, Azerbaycan’daki Ahıska Türk topluluğunun 90.000 ila 110.000 olduğunu öne sürmüşler. (9)
Ahıska Türkleri Azerbaycan’da ağırlıklı olarak Saatlı ve Sabirabad’da yoğunlaşmışlardır. Kırgızistan’daki Ahıska Türkü nüfusu 45 bin civarında ve en büyük nüfusu ise Kazakistan’da bulunuyor ve sayılarının da 200 bini bulduğu düşünülüyor. Özbekistan’da 1989 Fergana Olayları öncesinde 100 bin Ahıska Türkü yaşarken, günümüzde bu sayı önemli ölçüde azalmış durumda ve ülkedeki Ahıskalı Türk nüfusunun 40 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Ahıska Türklerinin Rusya’daki nüfusunun da 100 bin olduğu tahmin ediliyor. (10)
Gürcistan, 1999’da Avrupa Konseyi üyesi olmuş ve üyeliğinin şartı olarak Ahıska Türklerinin geri dönüşüne ilişkin bir yasanın hazırlanması için çalışmalara başlamıştı. Söz konusu yasa taslağı 11 Temmuz 2007 tarihinde Gürcistan Parlamentosu’nda görüşüldü ve 1 Ocak 2008 tarihinde yürürlüğe girmek üzere kabul edilmiş. Buna rağmen, Gürcistan’a geri dönüş çok sınırlı kalmış. (11) Eski Sovyet döneminde ya da 1991 sonrasında Gürcistan’a geri dönenler de büyük zorluklar yaşamışlar. Aslında Gürcüstan Ahıska Türklerinin geri dönüşüne şartlı izin vermiştir. Şartlardan birincisi; geleceklerin sadece Ahıska bölgesine değil, tüm Gürcistan topraklarına yerleşmeleridir. Gürcistan bu şartı, Ahıskalıların bölgeden 91 bin kişi çıkmasına karşın bugün dönecek olan rakamın çok olması ve bölgenin bunu kaldıramayacağı savına bağlamaktadır. İkinci şart, Türklere verilecek kimliklerde Türk ve Müslüman yazmayıp Gürcü ve Hristiyan yazacaktır. Gürcistan’ın bu şartının altında ise bölge halkının aslında Türk olmayıp Meshi denen Gürcüler olduğu, zamanla ve zorla Osmanlılar tarafından Müslüman yapılarak Türkleştirildikleri savı yatmaktadır.
Ahıska Türkleri, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’ndeki diğer yedi etnik grupla beraber Orta Asya’ya sürgün edilmiştir. Bu gruplardan Çeçenler, İnguşlar, Balkarlar, Karaçaylar ve Kalmıklara Stalin’in ölümünden sonra çıkarılan 1956 Yüksek Sovyet Kararı ile eski hakları iade edilmiş ve sürgünden önceki vatanlarına yeniden dönmelerine izin verilmişken, diğer üç grubun dönmesine bu dönemde izin verilmemiştir. (12) Ahıska Türkleri, 1956 Kararnamesine kadar Sovyetlerin tehcir politikasının bir parçası olan “özel iskân rejimi”nin, kendilerini en temel medeni haklardan yoksun bırakan sert şartlarında yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu kararnameden sonra baskılar azalmakla birlikte Volga Almanları, Kırım Tatarları ve Ahıska Türklerinin anayurtlarına geri dönmelerine izin verilmemiştir. (13) Bunlardan sadece Kırım Tatarlarına, Sovyetlerin sona ermesiyle birlikte eski hakları iade edilmiş, ve akabinde son onbeş yıl içerisinde Ukrayna’dan Kırım’a önemli miktarda dönüş gerçekleşmiştir. Diğer grup, aslen Sovyet Volga Alman Cumhuriyeti’nden sürgün edilen Volga Almanları, ekseriyetle Sovyet döneminden sonra Almanya’ya göçmüşler ve Volga Bölgesinde ülkesel talepleri olmamıştır. Sadece sürgün edilen sekiz grubun sonuncusu Ahıska Türkleri’nin eski haklarının iadesi ve anavatanlarına dönüşü çözümlenmemiş olarak kalmıştır. (14)
Ahıska Türklerinin örgütlü olarak yürütmüş oldukları mücadele pratik değere dönüşmeyen birtakım kazanımlar elde etmiştir. İlk olarak 30 Mayıs 1968’de SSCB Yüksek Prezidyumu Ahıska Türklerinin diğer Sovyet vatandaşları ile aynı haklara sahip olduklarını ifade eden bir karar almıştır. 1974 yılında Sovyet Hükümetince alınan bir diğer karara göre sürgünde yaşayan şahıslar yurtlarına dönebilme hakkı elde etmişlerdir. Bu kararlar, 1979 yılına kadar Gürcistan SSC’ni aşamamış, pratik sonuç doğuramamıştır. 1979 yılında Gürcistan Komünist Partisi Merkez Komitesi yılda 150 aile olmak üzere Ahıskalıların geri dönüşü ile ilgili düzenleme yapmış, 1981 ile 1988 yılları arasında 1300 kişinin Gürcistan’a dönüşü sağlanmıştır. Fakat bunların yarısı etnik şiddet eylemleri yüzünden ülke dışına kaçmak zorunda kalmıştır. (15)
Ahıska Türklerinin en iyi uyum sağladıkları ve aslında “özel yerleşim”in 1956 yılında sona ermesinden sonra göç etmeye başladıkları Azerbaycan ve 1991 sonrasında göç etmeye başladıkları Türkiye’dir. Ahıska Türkleri tüm yaşadıkları yerlerde kimliklerini muhafaza etmişlerdir. Azerbaycan, 1989 yılında Özbekistan’ın Fergana Vadisi’ndeki şiddetten kaçan Ahıska Türklerinin bir kısmını kabul etti ve topraklarına yerleştirdi. Sonrasında Ermenistan ve Karabağ‘dan sürülen Azerbaycan Türkleri nüfusuyla ilgili sorunlar ortaya çıktığından yerleştirme işlemi tamamlanamadan 1994 yılında durduruldu. (16)
Azerbaycanda Ahıskalılar kimliklerini sadece korumamış, bilakis güçlendirmişlerdir. Genellikle bu tür sürgünleri yaşamış topluluklar, özellikle de küçük topluluklar var olma mücadelesi verirler. Sovyet rejiminin Türk kimliğine yönelik saldırısı, resmî olarak bu kimliği tanımaması, Ahıska Türklerinin tehdit altında hissettikleri kimliklerine daha fazla sarılmalarına, onu daha fazla korumalarına neden olmuştur.
Ahıska Türklerinin Azerbaycan’a sürgünleri ve etno-kültürel özellikleri 28 Nisan 1956, zorunlu göçe maruz kalan halkların hayatında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. SSCB Yüksek Sovyeti’nin 135/142 sayılı Kararnamesi ile sınır dışı edilenler için bazı kısıtlamalar kaldırılmış olsa da, asıl ikamet yerlerine dönmelerine izin verilmedi. Yüksek Sovyet’in 31 Ekim 1957 tarihli bir diğer kararı, Gürcistan’dan sürülenlerin Azerbaycan’a 3039 adamın (17) yerleşmelerine izin verdi. Bu kararnamede 1944’te olduğu gibi tehcir edilenlerin bir kısmına Türk değil “Azerbaycanlılar” deniyordu. Ahıskaların meskunlaşması, onların çeşitli ihtiyaçlarının ödenilmesi bakımından Azerbaycan SSR Nazirler Sovyetinin 24 Temmuz 1958 yılı kararı çok önemliydi. Azerbaycan’da genellikle Saatlı, Sabirabad, Şemkir, Gence bölgelerinde yaşayan Ahıska Türklerinin bir kısmı da Kuba ve Haçmaz bölgesinde meskunlaştı. Ahıska Türklerinin Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde perakende şekilde yerleştiklerini de görebiliriz. Soykök aynılığı, dil ve din birliği, asrlar boyu birge yaşayış gelenekleri sonuçda Azerbaycanlılarla Ahıskalılar arasında kültürel ve günlük hayatda bir sıra ortak cehetlerin formalaşmasına sebep olmuşdur. (18) Şöyle ki, XX asrın birinci yarısında Ahıskada Azerbaycan dilinde okullar açılmış, burada Ahıskalılar ve Azerbaycanlılar Azerbaycan dilinde eğitim almışlar, Azerbaycan dilinde orta okulu bitiren ahıskalılar Bakü şehrindeki yüksek okullarda eğitimlerini davam etdirmişler. (19) Bütün söylenenlerden de görüldüğü gibi, aynı soy-kök, aynı dil ve tarihi-kültürel özellikler Ahıskaların Azerbaycan’da yerleşmesinin esas sebeplerini teşkil etmişdir.
Ahıska Türkleri yaşamak zorunda kaldıkları tüm ülkelerde uyum içinde yaşadılar ve yaşadıkları toplumlara katkı sağladılar. Ancak kendi kimliklerini, kendi kültürlerini mümkün olan en yüksek düzeyde korudular ve asimile olmadılar. Evlilikleri büyük çoğunlukla grup içinde yaptılar ve Türklüklerini kesinlikle unutmadılar. Elbette yaşadıkları Orta Asya ülkelerinin ve Azerbaycan’ın kültüründen etkilendiler. Özellikle yaşadıkları ülkelerin dilinden, yemek kültüründen etkilendiler ancak Türklüklerini, etnik kimliklerini hep muhafaza edip ve güçlendirdiler.
Ahıska Türklerinin etno-politik yaşamının en önemli özelliklerinden biri vatana ve toprağa bağlılıktır. (20) Günümüzde Azerbaycan’da yaşayan bazı Ahıska Türkleri kültürel ve günlük yaşamlarını hala Ahıska’da olduğu gibi sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz. Ahıska Türklerinin etnik kimliğini koruma azmini azerbaycanlı araştırmacı Asif Hacılı şöyle ifade etmektedir: “Ahıska Türk folklörü çok zengin ve çeşitlidir. Sürgün, ayrılık ve azablar içinde bu hazinenin nasıl korunduğu insanı hayretler içinde bırakıyor. Bunu yalnız Türk ruhunun ölmezliği ve büyüklüğü gibi anlamak olur”. (21)
Azerbaycan’da yaşayan Ahıska türkleri çağdaş devirde qloballeşmenin, modernleşmenin ve diğer unsurların tesirlerine rağmen ister günlük yaşamlarında, isterse de örf ve adetlerinde etno-kültürel özelliklerini yaşatmaya devam ediyorlar. Yukarıda belirtildiği gibi, toy-düğün adetlerinde temen alma, giysilerinde ğatğa ve leçek kullanmaları, eski yemek tarifleri, evlerini eskisi gibi yastık-minderle döşemeleri ve daha bir çok gelenekleri tarihin tüm sınavlarına rağmen Ahıska Türklerinin etno-kültürel özelliklerini koruduklarının bariz örneklerindendir. (22) Bir asırda iki defa siyasi sebeblerden dolayı göçe maruz kalan Ahıska Türklerinin doğal olarak bazı örf ve adetleri, yemek tarifleri değişikliğe maruz kalmış veya unutulmuştur.
Konumuz yalnızca devlet olarak Azerbaycanın siyaseti ile sınırlı düşünüle bilmez. Çünki gerçek Azerbaycan devletinin siyaseti 1991-ci ilde bağımsızlık qazanıldıktan sonra dikkatçekici ola biler. Bir halk olarak Azerbaycan türklerinin bağımsızlık kazanmazdan 35 yıl önce Ahıskalı türklerle eski Sovyetler Birliği’nin en sert dönemlerinde kendi toprak sahalarını ve ekmeklerini paylaşımından gedir. Tüm bölgelerde birgeyaşayış taleplerine uyum sağlayaraq en zor şartlada bir-birine dayak durmuş insan dayanışması söz konusudur. İlgincdir ki, aynı dönemde Ahıska türklerinin meskunlaştığı bölgelere şimdiki Ermenistan’dan 200 bin azerbaycanlı da zorla sürgün olunmuştu. Bunu biz hoşgörüden daha çok aynı dili, tarixi ve sürgün kaderini paylaşan iki türk topluluğunun milli dayanışması olaraq telaffuz etmeliyiz.
Azerbaycanda her zaman Ahıska türklerine eşit müamele yapılmış, bazı konularda onlara özel imtiyazlar tanınmıştır. Haydar Aliyev eski Sovyetler Birliğinde Azerbaycan Komunist Partisinin birinci sekreteri olarken yüksek okullara Ahıskalı genclerin müsabakadan kenar alınması hakkında karar kabul etmiş ve bundan yüzden fazla Ahıskalı genc yararlanmıştır. Ferqaneden yenice zorunlu köçmən olan Ahiskalılara Azerbaycan bağımsızlığı kazandığı zaman yürütülen toprak islahatı sürecinde yerli azerbaycanlılarla eşit şartlarla pay toprakları verilmiştir. Ahıska türklerinden Mevlut Bayrakdarov Sosyalist Emek Kahramanı olmuş, Rasim Bayraktarov ise Azerbaycan SSR Ali Sovyetinin deputatı seçilmiştir.
Ahıskalılar hem birinci, hem de ikinci Karabağ savaşında kendi Vatanları gibi tanıdıkları Azerbaycan uğruna savaşlarda böyük yiğitlik göstermişler. Böyle ki, Birinci Karabağ savaşında bu kardeş toplumumuz 81, ikinci Karabağ savaşında ise 8 şehit vermiş. Şu anda onlarla Ahıskalı qazimiz bulunmaktadır.
Onlardan İskender Aznaurov Azerbaycanın Milli Kahramanı, Murat Eflatov ise Vatan savaşı kahramanı olmuşlar. Ahıska türklerinin “Vatan” Cemiyeti ise Azerbaycanda en aktif sivil toplum kuruluşlarından biri olarak tanınmaktadır.
Günümüzde her bir türk devletinin gündeminde Ahıska türklerinin hukuk davasının tezleri yer almalıdır. Gürcüstan devleti ile tüm irtibatlarda türk devletleri her biri ayrı-ayrılıkta bu hukukun taleplerinin gerçekleşmesini dile getirmelidirler. Türk Devletleri Konseyinin Ahıska türklerinin uluslararası hukuka göre Vatana geri dönüşünü maddi yönden desteklemek için özel fon da oluşturması yararlı olurdu. Bu fon aracılığı ile Ahıska bölgesinde mülklerın satın alınması verımlı olurdı. Öte yandan Birleşik Milletler platformunda Ahıska türklerinin şimdiki durumu ile ilgili tebligatları da güclendirmek ve devamlı yapmaq önemli işlerden biri sayılabiler.
Ahıska türklerinin hak davası bütün türk topluluklarının hak davası gibi anlaşılmadıkca, konuyu uluslararsı düzeyde aktüalleştirmek da zor olacaktır. Bu gerçek bir türk dayanışmasını zorunlu kılan en önemli konulardan biridir.
- Felsefe üzre felsefe doktoru, Azerbaycan Milli Meclisi Sivil toplum kuruluşları ve deini kurumlar Komisyonu başkanı, Böyük Kuruluş Partisi Genel Başkanı
KAYNAKÇA:
1.https://ytb.gov.tr/haberler/hicbir-topluluk-ahiska-turkleri-kadar-uzun-soluklu-bir-travma-deneyimlememistir
- Kılıc, Sibel -Aydıngün, İsmail. Ahıska Türkleri: Ulusötesi Bir Topluluk-Ulusötesi Aileler. Ahmet Yesevi Universitesi, 2014, s. 16
3.https://ytb.gov.tr/haberler/hicbir-topluluk-ahiska-turkleri-kadar-uzun-soluklu-bir-travma-deneyimlememistir
4.https://ytb.gov.tr/haberler/hicbir-topluluk-ahiska-turkleri-kadar-uzun-soluklu-bir-travma-deneyimlememistir5. Clashes force 2,000 Meskhetian Turks to flee Ukraine – World Bulletin”. World Bulletin.
- Aliyev B. (2002). Meskhetiya i meskhi (turki-meskhetintsy) a. Tsentral’naya Aziya i Kavkaz,1 (19), 182-183.
- a.g.e., 183
- Zeyrek, Yunus, Ahıska Bölgesi ve Ahıska Türkleri, Ankara 2001, s. 2-3.
- Sezgin, Mahmut Niyazi/Ağacan, Kamil, Dünden Bugüne Ahıska Sorunu, Ankara Çalışmaları, No:14, Ankara-Mayıs 2003, s. 9
- Bayraktar, Rasim. Ahıska, 21. Yüzyılda İnsanlık Dramı, İzmir 1999, s. 8. 2; ZEYREK, age, s. 41.
- Mert, Okan. Türkiye’nin Kafkasya Politikası ve Gürcistan, İstanbul 2004, s.36
- Sezgin, Mahmut Niyazi/Ağacan, Kamil. Dünden Bugüne Ahıska Sorunu, Ankara Çalışmaları, No:14, Ankara-Mayıs 2003.
- Kutukçu Atif. Uluslararası hukuk çerçevesinde Ahıska türklerinin anavatanlarına dönüş sorunları. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1722241
- Kalafat, Yaşar/Ağacan, Kamil. Güney Kafkasya Barışının Sağlanmasında Anahtar Etnisite-Ahıskalılar, Avrasya Dosyası, Cilt: 10, S: 1, s. 187-197.
- Academic Journal of History and Idea Nasirova / 3035-3044 Vol.11 /Num.5 October 2024
- Piriyeva S.A. Ahıska türkləri Azərbaycanda: tarixi, sosial-mədəni həyatı, Bakı, Elm 2005, s. 71
- a.g.e., s. 73
- a.g.e., s.74
- Aliyeva M. Ahıska Türklerinde Kültür ve Dil Değişimi, Ahıska Vizyonu 2013, İstanbul: Anadolu Ofset, 2014, s.63
- Hacılı, Asif. Ahıska türkləri: Vətən bilgisi. İstanbul, 2009, s.29
- a.g.e., s.30
- Aliyeva M. a.g.e., s. 26