“Çin Komünist Partisi, kendi vatandaşlarının kültür ve inançlarını yok etmeye çalışıyor”Pompeo, Çin’in Uygur Türklerine yönelik ağır insan hakları ihlallerine tepki gösterdi. Dini özgürlüklerin korunmasına ve saygı gösterilmesine vurgu yapan Pompeo, şu ifadeleri kullandı: “Çin Komünist Partisi tarafından Tibet’ten Sincan’a kadar uygulanan baskı politikasının terörizm ile alakası yok. Çin Komünist Partisi, kendi vatandaşlarının kültür ve inançlarını yok etmeye çalışıyor.”
Çin’de son yıllarda Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde “eğitim merkezi” adı altında faaliyet gösteren kamplar ile Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, 11 Temmuz’da, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektubu imzalamıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) raporunda, son 2 yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde çok sayıda kişinin “önleyici polisiye tedbiri” adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve siyasi bakımdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın toplama kamplarına gönderildiği belirtilmişti.
BM ve diğer uluslararası örgütler kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin ise şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.
Çin’in Sincan’daki baskı politikasına ilişkin belge
New York Times’ın geçen ay basına sızdırılan Çin yönetimine ait 403 sayfalık resmi belgeye dayandırdığı haberinde, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki güvenlik birimlerine “nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair verilen detaylı talimatlar” dikkati çekmişti.
Belgenin en az 200 sayfasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer Çinli yetkililerin, bölgedeki Uygur nüfusunun kontrolü ve aralıksız denetim yapılmasına ilişkin talimatları yer alırken, İslam’ın yayılmasını önlemek için önlem alınması uyarısında bulunulduğu görülüyordu.
Belgede, Şi’nin 11 Eylül saldırısı sonrası ABD’nin “terörle savaş” politikasını örnek alarak bölgede yaşananları “terörizmle mücadele” olarak tanımladığı, güvenlik birimlerine “asla merhamet gösterilmemesi” talimatı verdiği, diğer yetkililerin de bölgedeki kampları ve keyfi tutuklamaları meşrulaştıran yorumlarının yer aldığı belirtilmişti.