TÜRKMENLERİN NE ZAMAN SİYASİ AĞIRLIĞI OLACAK?
Fevzi Türker
Türkmenlerle ilgili siyasilerimizin yanlış politikaları yıllardır üzerinde durduğumuz bir durumdur ve galiba durmaya da devam edeceğimize benziyor. Siyasilerimizin büyük çoğunluğu, halkımızın varlığını hedef alan onlarca tehlikeyi göz ardı ederek, Türkmenleri bu tehditlere karşı koymanın bilinen eski yöntemler değil, direniş olduğunu ve bunun yollarını aramak yerine kişisel egolarını tatmin edercesine işin kolayına gidererek yıllar boyu halkımızı hem oyalama hem de yanıltma yolunu bilerek veya bilmeyerek tercih etmişler ve tercih etmeye de ısrarla devam etmektedirler.
Türkmen halkının ve yurdu Türkmeneli’nin durumunu, 13 Eylül 2018 tarihli ‘’Türkmenlerin Çözüm Bekleyen Sorunları’’ başlıklı yazımızda da belirtmiştik. Türkmenlerin onlarca ciddi ve çok boyutlu tehlikeli sorunları vardır. Yaklaşık yüz yıldır Türkmenlerin çözüm bekleyen sorunları göstermelik toplantı, kurul ve kurultaylarla ne çözümü mümkün olacak ne de Türkmenler olarak bir yere varmamız mümkün olacaktır. Çünkü hak alınır verilmez, dolayısıyla ne pahasına olursa olsun bu sorunların köklü çözüm yollarını aramanın zamanı gelmiş ve geçmektedir. Aksi halde güçlü ve siyasi ağırlığımız olmadığı müddetçe, Türkmenlerin sorunlarının çözümüne katkı sağlaması mantık dışı olan bir bakanlık veya bir bakan yardımcılığı için avuç açmaya devam edeceğiz.
Halk olarak bilmemiz gerekir ki, karanlık gelecekten kurtuluşumuzun tek yolu birleştirici bir direniş örgütünden geçer. Birleştirici ve kurtarıcı böyle bir örgüt olmadan, ne bugünkü yapısıyla Irak Türkmen Cephesi (İTC), ne de uyduruk tabela partilerimiz ne de kurulması son günlerde sık sık gündeme getirilen Milli Türkmen Meclisi, Türkmenleri içinde bulundukları bölünmüşlük ve mezhepçilik belasından kurtarabilir. Mezhepçiliğin yerini milliyetçilik, bölünmüşlüğün de yerini milli birlik almadıkça, kurulacak meclis kısa bir süre önce başka bir meclisi doğurabileceği gibi halkın tüm kesimlerini temsil edemeyeceğinden, özgür iradeli olamayacak ve bir önceki meclisten farklı olmayacaktır.
Türkmenleri, herkese sözünü dinletebilecek ve yeri geldiğinde gücünü gösterebilecek, Türkmen sorununa çözüm bulabilecek her yönüyle güçlü milli bir direniş örgütü lazım. Bizim bu görüşümüze, hayal diyenler çıkabilir. Varsın hayal desinler, insan hayal ettiği sürece yaşarmış. Gerçekler her zaman hayalden doğmuştur. Bizim de bu hayalimizin gerçekleşmesi neden mümkün olmasın? Kırk yıl önce İstanbul’da kendini Kürt olarak tanımlayan Kürt vatandaşların sayıları yok denecek kadar azdı. Şuan ise oyunu HDP’ye oy veren Kürt vatandaşların sayısı bir milyonu aşmaktadır. Bunun nedenini sanıyorum bilmeyen yoktur. Kürtleri uyandıran, bilinçlendiren ve hatta onları denetleyen bir örgütleri var.
Seksenli yıllarda Bulgaristan Türkleri, JİVKOV döneminde zorla isimleri değiştirildi ardından da Türkiye’ye göçe zorlanmışlardır. 2011’de Bulgaristan’da yapılan genel nüfus sayımına göre ülkenin nüfusu 7.544.570 milyon olarak bildirilmiştir. Sayım sonuçlarına göre kendini Türk olarak tanımlayanların sayısı 588.318’dir. Yani o tarihte Bulgaristan Türklerinin oranı nüfus %8 civarındaymış. Komünizmin çöküşünden sonra Bulgaristan Türkleri kendi siyasi partileri olan Haklar ve Özgürlükler Hareketini (HÖH) kurarak doğru adımlarla siyasete atılmışlardır. HÖH üyelerinin büyük çoğunluğu Türklerden oluşmaktadır. Parçalanma tehlikesiyle de karşı karşıya kalan HÖH bir ara otuzdan fazla milletvekiliyle parlamentoya girerek Bulgar hükümetine ortak olabilmiştir. Bulgaristan’da 2017’de yapılan erken genel seçimlerde ise HÖH parlamentoya 26 üyeyle girerek Bulgaristan parlamentosunda üçüncü parti olmuştur. Sekiz milyonluk Bulgaristan’da, nüfusları yaklaşık 6 milyon olan Türklerin siyasi kuruluşu olan Hak ve Özgürler Hareketi (HÖH) parlamentoya, 2017’de yapılan erken seçimlerde 26 milletvekili gönderirken, 38 milyonluk Irak’ta, nüfusları 3.5 milyon olan Türkmenlerin siyasi temsilcisi sayılan İTC ise parlamentoya sadece 2 milletvekili gönderebilmiştir.
Türkmenler olarak başka toplulukların direniş ve kurtuluş hareketlerinden ilham almamız gerekmektedir. Eski yöntemlerin halkımıza hiçbir alanda herhangi bir yarar kazandıramadığı açıkça ortadadır. Dolayısıyla yararsız olan söz konusu eski yöntemlerin daha fazla sürdürülmesinin halkımıza pahalıya mal olacağını siyasilerimizin neden anlamadıkları hayret edici bir durumdur. Yolu gayet dikenli ve zor olan direniş hareketleri, ancak yürekli, cesaretli, fedakar ve davasına sadık olan insanlarca gerçekleşebilir. Anlaşılan kimse zor ve dikenli olan, fedakarlık gerektiren bu dikenli yola girmek istememektedir. Kurtuluş hareketleri, laf değil azimle, canla ve çelik iradeyle yürütülür. Ama anlaşılan biz halk olarak zulümden ,yok sayılmaktan ve horlanmaktan kurtulmayı mücadele vererek değil elma piş ağzıma düş misali kolayda aramaktayız.
Nüfusumuzun 3.5 milyon olduğunu ve Irak’ın üçüncü unsuru olduğumuzu her fırsatta söylüyoruz, ama son milletvekili seçimlerinde parlamentoya yalnız 8 üyeyle temsil edilebildik. Ama bu 8 vekilimizin kaçı yeri geldiğinde göğsünü kabartarak Türkmen olduğunu haykırarak ifade eder veya Türkmen haklarını savunur? Türkmenlerin en kıdemli ve büyük siyasi kuruluşu olan( (İTC) bile bu seçimlerde parlamentoya bizce üç değil iki üyeyle girebilmiştir. Siyasi bir hezimet sayılan bu sonucun sorumlusu kim ve bu hezimetii, gelecek seçimde kim nasıl başarıya dönüştürebilecektir?
Türkmen halkının Allah’tan sonra yegane umudu ve güvencesi olan Türkmen gençliğinin ilk hedefi, yüz yıldır mazlum, sahipsiz ve Türkmen halkına sahip çıkmak ve bu uğurda mücadele etmek olmalıdır. Türkmenleri, kurtuluşa ancak haklı davasına inanmış Türkmen gençliği taşıyabilir. Türkmen gençliğini, tarihi ve milli görevler beklemektedir. Türkmen gençliğinin yapması gerekenler arasında, özgürlüklerine kavuşmuş halkların ve toplulukların kurtuluş ve özgürlük hareketlerini incelemek ve yakından takip etmek ve sonucunda da Türkmenlere uygun milli bir kurtuluş yolunun çizilmesi olmalıdır. Türkmen gençliği, böyle bir milli mücadele hazırlığını 2-3 yılda tamamlayarak mücadeleyi başlatabilir. Türkmenler, siyasi ağırlığa ve güce sahip oldukları zaman haklarını yalvararak değil bileklerinin gücüyle elde ederler. Siyasi ağırlık mücadeleyle sağlanır, aksi takdirde halk olarak geleceğimiz Allah korusun karanlık olacaktır, çünkü yüce Allah RA’D suresinin 11.ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor “Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez.” Türkmenler olarak, eğer yüce Allah’ın yardımını bekliyorsak önce kendimizi islah etmeliyiz ki, Allah ta bize yardımcı olsun.
25.10.2018