ADALET ASKEROĞLU-Azerbaycan
Şiirler
Mevlâna Celalettin Rumi şöyle söyledi:
“Gönüllerin dönüşünü aşktan bil”
***
Şükür, tanrım hem adildir
Hem rahimdir, aman eyler
Ne verdiyse gözüm üstte,
Ney eylerse yaman eyler.
Sevdirir kaddu-kameti,
Can pazarı emaneti
Mühürlüdür kiyameti,
Şu asiler ne zann eyler?
Askeroğlu, kes ahları,
Kendinde bil günahları.
Sev ki, gerçek sabahları
Seni ehli- iman eyler.
***
Mevlâna Celalettin Rumi şöyle söyledi:
“Akıllar zerrede tüm evreni görmediği başaranlardır,
Zira onlara gerçekten de ilham edilmiştir.”
Tanrım, gönlüm âşıkane,
Bir sabır ver dözüp, durum.
Nuş edeyim tatlı-tatlı
Düğüm-düğüm çözüp durum
Acemidir hep inleyen
Aklına yatsa baştır yiyen
Ben gerçeğin aşığıyım
Gerçek olmuş özüm, durum
Askeroğlu mertler arar,
Göğsünde Gülşen saraylar
Kaybolmaz asla haklar
Dolunaydır, sözüm durum
***
Sözü özü güldür, yavrum!
Rüzgâr eserse solmaz ki!
Bu ömür beş gündür, yavrum
Beşi de kara olmaz ki
Umut yarınlara uymuş
Mazlum şair gamı duymuş
Baştan bir kuyu kuruymuş
Su eklemekle dolmaz ki!
Durdum yüz-yüze felekle,
Ben kalemle o istekle
Bembeyaz bir melekle
Gelip canımı almaz ki
Askeroğlu, oldu neler?
Yazıldı gamlı nağmeler
Temeli küskün haneler
Dağılır, izi kalmaz ki!
***
Eser rüzgâr acı acı,
Bir anlık yatırmaz beni.
Kervanlarca yüküm belli,
Köprüler götürmez beni.
Şaha kalkmış ah amanlar,
Sallanmada hanümanlar
Beni dağıtır aslanlar
Tilkiler bitirmez beni
Safından ayrılan kuşun
Göğsüne saplanır kurşun
Çınar misali duruşum
Diz üstte çöktürmez beni
Askeroğlu, ölüm yalan
Bu söz çürüyemez, balam
Zamanında sevdalanan
Sabahlar yitirmez beni
***
Mevlâna Celalettin Rumi şöyle söyledi:
“Kulak, anlayışın bir anda gördüğünü,
Anladığını yıllarla dinlese bile yine de bitirmez.”
Kalp sesimi aklım dedi,
Ben de dedim tam vaktinde
Gören gözlerim için şükür!
Gördüm nazarın, hakkın da.
Kan kokulu neler varmış
Can söken naleler varmış
Kırmızı laleler varmış
Bu allı güllü şansımda
Askeroğlu, hak söyledim
Aşkımı çıra eyledim
Çok büyüdü, şah eyledim
Oturdu gönlüm tahtında
***
Mevlâna Celalettin Rumi şöyle söyledi:
“Nurdan yoksun olan bir gönül, gönül değildir.
Vücutta ruh yoksa o, topraktır kesinlikle.”
İçinden savrulup durur
“Ben” olan, bende olmayan
Bir gün iner ayaklara,
Tiz olup pete olamayan
Boğdu onu kendi savı,
Bilmez nedir iyi, kötü
Boşuna ömrünü sürür,
Doğup da bende olmayan
Olum da ölüm de doğru
Bir “ol!” –dan olanlar doğdu.
O nedir ki, Askeroğlu!
Hem olup hem olmayan.
***
Mevlâna Celalettin Rumi şöyle söyledi:
“Aşk öyle bir alev ki, parlayınca sevgiliden başka
Ne varsa hepsini tutuşturur.”
Zalim felek şah diyerek
Mat edip dondurma beni
Gidişatla at oynatıp
Boşuna kandırma beni
Seni diyorlar ad ile
Çekerler ahi dad ile
Kalır mı ki, od od ile,
Yandım, bir de yakma beni
Askeroğlu, dara düşmüş
Nerden gelmiş, nere düşmüş?
Bitmiyorsam, zora düşmüş
Zulümle bitirme beni.
***
Mevlâna Celalettin Rumi şöyle söyledi:
“sırrı ar gönülde kalırsa dileğin hemen kabul edilir.”
Dileğimi sır sakladım,
Sakladım ki, gerçek ola.
Kanat geren şahin gibi,
Uçup gide sağa sola.
Gülüm güllerin gülüdür,
Güllerin gönüllüsüdür,
Naz etmenin ölüsüdür,
Çok zordur getirmem yola.
Askeroğlu, söz dermişim,
Aşkı efsane dervişim.
Diyeceğimi demişim
Yazdım ki, yazılı kala.
***
Ağam, beni durma, sına,
Gizler sır olduğu yerde
Alın yazım mühürlenmiş,
Üstat pir olduğu yerde
Sevenler aşktan bayılır,
Kumrusu erken uyanır,
Dikenler gülden ayrılır,
Yarlar bir olduğu yerde.
Askeroğlu hakkın kulu,
Özünde azamet gurur
Kansızlar kan dökmez, durur
Kalpler hür olduğu yerde
Adalet ASKEROĞLU