Vefatının 15. Yılında Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci
Dr. Şemsettin Küzeci
“Babagürgür bir kızdır, Kerkük üste yıldızdır
Aç gözün dünyaya bak, Gece değil gündüzdür”
Uzun yıllardan Irak Türkmenlerinin, Türkiye ve Türk Dünyasındaki sesi olan ünlü sanatçısı Abdülvahit KÜZECİ, Cuma 29 Haziran 2007 saat 22.30’da Kerkük’te vefat etti. Aylarca sağlık sorunlarıyla boğuşan Küzeci, vefatından önce yataktayken Türkmeneli TV’ye konuşmuştur. Seyircileri ile adeta vadeleşmişti. Şah eserlerini meydana koyan Abdülvahit Küzeci, okuduğu hoyratlar, onun son nefeste olduğunu vurguluyordu. Usta Sanatçı Küzeci’nin hayat serüveninin özetle okuyalım… 1925 yılında Kerkük’te doğdu. Okuma yeteneğini Cami’de Molla yanındayken keşfedilmiştir. Okulda Kuran-i Kerim okurken öğretmenleri tarafından sesi beğenilip ve teşvik edilmiştir. Ortaokuldayken öğrencilik hayatından ayrılıp, 1944’te Kerkük petrol Şirketinde işe başlamıştır.
Sanat hayatı, daha ilkokuldayken okuduğu Türkçe şarkılarla başladı. Türkiye’nin şakıyan bülbülü Celal BEG plaklarına merak ederek bunları her zaman dinlemiş ve şarkılarını öğrenmiştir. 1952 yılında Abdülvahit KÜZECİ altı aylık Londra’ya bir kursa gitmiştir. Orada BBC radyosunda Türkçe bölümü için Kuran’ı Kerim ve bir takım hoyrat ve şarkılar kayda almıştır. Bunlarda muhalif ve muçula hoyratları, Ay Dolanaydı, Altın Yüzük şarkıları…
1956–1958 yılında Ankara ve İstanbul’da olurken birtakım hoyratları, Ünlü sanatçı Nida Tüfekçi eşliğinde birçok şarkı ve Hoyrat (uzun havalar) kaydetmişti. 1959’da Türkmence bölümü açılırken ilk ses sanatçısı olarak bir takım şarkılar ve makam hoyratları kayda almıştır
Bu güne kadar Kerkük TV’sinde ve Bağdat Türkmence Radyosunda yaklaşık 200’den fazla şarkısı vardır. TRT Müzik bölümü repertuarında yaklaşık 100’e yakın notasıyla birlikte şarkı adına kayıtlıdır. 2002 yılının süper şarkısı ödülüne sahip olan ZARA’nın okuduğu “Kalenin dibinden bir taş olaydım” şarkısı yine Kerküklü Abdülvahit KÜZECİ ’ye aittir.
82 yaşında gözlerini hayata yuman Küzeci, doğup, büyüdüğü ve yaşadığı vatanı Kerkük’teki evinde ara sıra sanatçı ve hayranları tarafından ziyaret ediliyordu. Her ne kadar hasta yatağında olsaydı da ağzından düşmeyen ve her platformda dile getiren çok sevdiği hoyratlardan:
Sil kini
Sen kalbivden sil kini
Bu can nanca kocalsa
Yeri geli silkini
Kar etmez ahım; Türküsü onun hayatının bir parçası olarak gönüllerde taht kurmuştu. Türkiye’de birçok ses sanatçısı tarafından icra edilmiş, Mustafa Ceceli en iyi yorumcularından biridir.
Kar etmez ahim, sen Gülizare.
Onulmaz isler güzelim, dilde bu yâre
Olsam da geçmem, bin pare pare.
Sevmiş bulundum güzelim, gayri ne çare.
Koy aksın yaşım billah’i silmem.
Mecnun oldum güzelim, terk edebilmem.
Kessen de başım, senden ayrılmam.
Sevmiş bulundum güzelim gayri ne çare.
Üstat Abdülvahit Küzeci, Âşık Veysel’in yazdığı “Mimar” şiirine beste yaparak, İlahi aşkıyla yüreğinden alev alev dışarıya püskürürdü.
Bu dünyayı kuran mimar
Ne hoş sağlam temel atmış
İnsanlığa ibret için
Kısım kısım kol yaratmış
Kimi yayan kimi atlı
Kimi uçar çift kanatlı
Dünya şirin baldan tatlı
Eyvah balı tuza katmış
Kazması yok küreği yok
Ustası var çırağı yok
Gök kubbenin direği yok
Muallâkta bina çakmış
Kimi yayan kimi atlı
Kimi uçar çift kanatlı
Hep biliriz dünya fani
Oyalıyor seni meni
Âdem Havva’dan bu yana
Nice insan gelmiş gitmiş
Bu dünyaya gelen gülmez
Bir yol vardır giden gelmez
Bu hikmeti kimse bilmez
Bu ne sır demez kapatmış?
Türkmenlerin Milli Şairi Mehmet İzzet Hattat’ın yazıldığı “Öksüz Bülbül” şiiri onun için bir başka şaheser niteliğini taşırdı.
Bir bülbülüm öterim ne yerim var ne yuvam
Bir dertliyim gezerim ne çarem var ne davam
Benim destanı aşkım ne has anlara avam
Hülyalı gezen gönlüm dalına konmak ister
Ayırdı zalim felek doyurmadan tadına
Benim gibi öksüzün kim koşar feryadına
Ezelden yanıyorum güzel senin oduna
Benim bu yanan gönlüm elimle sönmek ister
Ne güzelsin gözümde güneş gibi gül gibi
Yıllar oldu ayrıldık bana gelir dün gibi
Birden ezdin bağrımı ilden ön gibi
Yollarında dilberin mum gibi yanmak ister
Azerbaycan, Türkiye ve daha nice Türk dünyasında bilinen “Evlerinin ögü yonca- Ninne Yavrum Ninne” türküsü Sinan Sait tarafından okunsa da Küzeci’nin bilinen eserlerinden biridir. Bu türkünün de TRT repertuarında kaynak kişisi olduğu saptanmıştır. Bu türkü nesilden nesle devam eden Küzeci’nin bir şaheseridir diyebiliriz. Vefatının 15. Yılında Abdülvahit Küzeci’yi saygıyla minnetle anıyoruz. Mekânı cennet olsun. Nur içinde yatsın…
EVLERİNİN ÖNÜ YONCA
Evlerinin Önü Yonca
Yonca kakmış dam boyunca
Boyu uzun beli ince
Ninne yavrum ninne
Esmer yavrum ninne ninne ninne
**
Evlerinin önü bakla
Gügerçinler vurar takla, vurar takla
Al meni koynunda sakla
Ninne yavrum ninne
Esmer yarim ninne, ninne ninne
**
Evlerinin ögü lale
Sakı doldur ver piyale ver piyale
Serhoş olağ düşeğ yola
Ninne yavrum ninne
Esmer yarim ninne, ninne ninne
**
Abdülvahit Küzeci’nin hayat serüvenini ağzından izlemek için bu linki tıklayınız: https://www.youtube.com/watch?v=wsy7IYYJrQY&t=1407s