KDP’NİN Çöküşü ve KYB’NİN Yükselişi İRAN’IN Zaferi mi?
Fevzi Türker
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani’nin 25 Eylül’de gerçekleştirdiği korsan bağımsızlık referandumuyla, 2014’te İŞİD sayesinde işgal ettiği ve 2003’ten itibaren hızla Kürtleştirmeye çalıştığı başta Kerkük olmak üzere Türkmen yurdu sözde tartışmalı bölgeler olarak tanımlanan TÜRKMENELİ bölgelerini Kürt bölgesine katma macerası, Irak ordusuna bağlı birliklerin 14 Ekim 2017’de başlattığı başarılı askeri hareketle, Barzani’nin çok güvendiği Peşmerge güçlerinin cephelerden birkaç saatte kaçarak hezimete uğramasıyla sona ermiştir.
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani’nin en büyük rakibi sayılan ve Irak eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin kurmuş olduğu İran destekli Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi’ne (KYB) bağlı güçlerin Irak birlikleriyle her hangi bir çatışmaya girmeden, Kerkük ve diğer sözde tartışmalı bölgelerden çekilmesi, Bağdat ile KYB arasında bir anlaşmanın var olduğunu göstermektedir. Nitekim basında yer alan haberlere göre İranlı General Kasım Süleymani, Haşd El-Şaab’i lideri Hadi El-Amiri ve KYB liderlerinden Bavel Talabani arasında dokuz maddelik bir anlaşmadan söz edilmektedir.
Bu iddialar gerçekleşirse, Türkmenler de sessiz ve mücadelesiz kalırlarsa KYB, eskisi gibi Kerkük, Selahattin ve Diyala illerinde gücünü korur ve hükümetle tartışmalı bölgelerin geleceğiyle ilgili görüşmeleri de kendisi üstlenir. Kerkük’te daha önce olduğu gibi valilik, güvenlik, il meclis başkanlığı ve diğer genel müdürlükler kendisinde kalır. KDP’nin hezimetinden sonra yapılacak her hangi bir genel seçimde, KYB, GORAN Partisi ile Kürdistan İslami Partisi’yle seçim ittifakı kurabilirse IKB Yönetimini ele geçirebilir. Bu da Bölgesel Kürt Yönetimi’nin, İran hükümetinin ilgi alanına gireceği demektir.
Amacı gidebileceği bölgelerde Fars milliyetçiliği sayılan Şiiliğini yaymak olan İran Devleti, Kerkük ve diğer sözde tartışmalı bölgelerde KYB ile olan işbirliği kalıcı olursa Türkmenlerin varlığını, milli kimliğini ve birliğini ortadan kaldırmaya çalışabilir. Zira İran’ın öncelikli hedeflerinden biri, Türkmenler arasındaki mevcut mezhep fitnesini körükleyerek derinleştirmek olacaktır. Türkmenlerin bile kültür merkezleri yok iken İran, Türkmeneli Bölgesi’nde Fars dili ve kültürünü yaymaya iki yıl önce Kerkük’te açmış olduğu İran Kültür Merkezi’yle başlamıştır.
Dört bin yıllık bir tarihe sahip olan Türkiye, bu şanlı tarihini görmemeye ve yok saymaya çalışırken İran, İslam dinini ve Şii mezhebini kullanarak hızlı adımlarla Fars İmparatorluğu’na doğru ilerlemektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devlet’ini yönetenler ise ya politika yapmasını bilmemekte, ülke çıkarını düşünmemekte ya da Türk tarihini anlamamaktadırlar. Farslar da, Türkler gibi dört bin yıllık bir tarihe sahiptirler, ancak Farslar tarihileriyle övündüklerini ve gurur duyduklarını her fırsatta dile getirmektedirler. KDP’nin Kerkük Operasyonu’nda Irak birlikleri karşısındaki çöküşü ve KYB’nin yükselişi, İran politikacılarının ülkelerine kazandırdıkları büyük bir politik zafer olduğu gibi, Kürtlerin tarihlerindeki en büyük hezimettir.
Türkiye’nin yıllardır Mesut Barzani’ye ve yönetimindeki partisi KDP’ye vermiş olduğu her türlü maddi ve siyasi desteğin onda birini İran, Talabani yönetimindeki KYB’ye vermemiştir, fakat İran destekli KYB, İran’a bugün Kuzey Irak’ta büyük bir zafer kazandırmıştır. Barzani ise Türkiye’nin iyi niyeti ve desteğine rağmen, hiçbir zaman gerçek manada Türkiye’den yana olmamıştır, tam tersine Türkiye’nin düşmanlarına yani PKK’ya hem ev sahipliği yapmış, hem de nankörlük yaparak yeri geldiğinde Türkiye’ye hayasızca kafa tutabilmiştir.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Sayın Erşet Salihi’yi bu kritik dönemde, tarihi bir görev ve sorumluluk beklemektedir. Başta Kerkük olmak üzere sözde tartışmalı bölgelerdeki son gelişmeler, Türkmenler için önemli ve tarihi bir fırsat sağlamıştır. Bu tarihi fırsatı her yönüyle değerlendirebilmek ve yeni bir yol haritası hazırlamak amacıyla ITC Başkanı Salihi, Türkmen siyasi partileri, Türkmen sivil toplum kuruluşları ve Türkmen siyasi şahsiyetlerini acilen Kerkük’te toplanmaya davet ederek merkezi hükümete daha önce sunulan Türkmen haklarını koruma toplantısının sonuç bildirisinde yer alan talepler gözden geçirilmeli, varsa söz konusu taleplere yeni talepler eklenerek ilgili makamlara yeniden sunulmalı ve uygulanmasını sağlamak için gerekirse silahlı mücadele dahil milletçe her türlü mücadele verilmelidir.